2012'de Dünya da, Türkiye de Bir Sinema Sahnesiydi

2012'de Dünya da, Türkiye de Bir Sinema Sahnesiydi
2012 dünyada ve Türkiye’de sanat ve popüler sinema yeni zirvelere ulaştı.

Amerikan sineması ve onun ulusaşırı ticari sistemi olan Hollywood sineması dünya çapında sinemaları doldurdu. Bunun yanında hem Avrupa hem de Asya’dan birbirinden güzel toplumsal ve kişisel sanat filmleriyle buluştuk.

BİRİNCİ PERDE: DÜNYA SİNEMASI

Eskilerin geri dönüşü olarak nitelenebilecek şekilde Avrupa ve Asya sinemalarından bilinen, ödüllü ve bireysel tarzları olan yönetmenler festivallere geri döndüler. Michael Haneke’nin Aşk (Amour), Kim ki-duk Acı (Pieta), Thomas Vinterberg Onur Savaşı (The Hunt), Ken Loach Meleklerin Payı, Gristian Mungui Tepelerin Ardında, Bemardo Bertolucci Ben ve Sen, Abbas Kiarostami Sevmek Gibi. Avrupa’dan sanatsal olarak da gişede de başarılı olan filmler çıktı: The Intouchables (Fransa), The Kid with a Bike (Belçika), A Royal Affair (Danimarka), Sound of Noise (İsveç), Utanç/Shame (İngiltere), Kon-Tiki (Norveç), Geasar Must Die (İtalya), Gome as You Are (Belçika). Avrupa’da değişik ve kolektif bir üretim biçimi uyarlayan Iron Sky ise başka bir merak konusuydu. Asya’dan ise Endonezya dövüş filmi Baskın (The Raid) türün standartlarını yeniden tanımladı.

AŞK (AMOUR) Michael Haneke

Fransız yeni dalga akımıyla öne çıkan ve 1950lerden beri dünyaca tanınan iki oyuncu Emmanuel Riva (Anne) ve Jean-Louis Trintignant (Georges). 801i yaşlarında olan bu iki usta oyuncu filmde birbirlerine aşık bir çifti canlandırıyor. Anne’in hastalanmasının ardından yatalak olarak bakıma muhtaç hale gelmesi ve eşi Georges’in sonuna kadar ona sahip çıkmasını konu alan bir film. Haneke’nin dramatuıji ve oyuncu odaklı yönetimi, yer yer hayal ve gerçekliği sorgulatan yapısı, yaşlı çiftin fedakarlık ve aşkı seyirciyi adeta hipnotize ediyor. Amour bu yıl mevcut festival ödüllerini topladı, Oscar’da da yabana film kategorisinde en kuvvetli aday.

SİNEMA DİLİNİN AMERİKAN TEMSİLCİSİ:
HOLLYWOOD

Küresel ve uluslararası sinema dilinin Amerikan temsilcisi Hollywood, bu yıl da prestijli ve popüler filmler üretmeye devam etti. Hem bağımsız hem de tür filmlerinde patlama yaşandı. Yılbaşına doğru çok beklenen Hobbit bizi Tolkien’in orta dünyasına geri götürdü. Skyfall İstanbul'da çekilen sahneleriyle dünyada en çok gişe yapan James Bond filmi oldu. Gişenin yıldızları bu yıl: The Avengers, The Hunger Games, The Amazing Spider Man, The Dark Knight Rises, The Hobbit, Skyfall, The Twilight Sağa Edipse Part II.

ACI (PIETA) Kim Ki-Duk

Güney Kore’nin kendine özgü ve sınır tanımayan biçimci yönetmeni çok zor bir konuyu yine seyirciyi şaşırtarak sunuyor. Hayatını, borcu olan küçük esnafi sakatlayarak kazanan bir gencin 30 yıldır görmediği annesi ile karşılaşması rahatsız edici bir yalınlıkla anlatılıyor. Acı izlemesi zor bir film ancak sonundaki sürprizi için sabırla seyre değer.

ONUR SAVAŞI (The Hunt) Thomas Vinterberg

Danimarka’dan çıkan Dogme 95 sinema akımının kurucu yönetmeni Thomas Vinterberg bir kere daha kendi toplumundaki önyargılara eleştirel bakmayı başarmış. Film, bir anaokulu öğretmeni olan Lucas’ın kendine hayran olan bir çocuğun yaydığı söylentiler nedeniyle toplumdan dışlanışımn öyküsü. Gerçeği görmek istemeyen, önyargıları tercih eden, ispatsız suçlamalarda bulunan, vicdan gözü körelmiş insanların eleştirisi olan bu filmde bir Isa figürü olarak sunulan Lucas rolünde Mads Mikkelsen oyunculukta yeni zirvelere ulaşmış.

CAN DOSTUM (The Infouchables) Olivier Nakache/Eric To lada no

Fransız sinemasının dünya çapında iftiharı olan ve toplamda 400 milyon dolar hasılat yapan film Amerikan sineması dışında da öykü anlatma biçiminin dünya çapmda başardı olabileceğinin ispatı oldu. Felçli bir aristokratın kendisine bakmak için tuttuğu genç bir adamla olan sevgi dolu ilişkisi tüm dünyada kucaklandı.

UTANÇ (Shame) Steve McQueen

İrlandalI yönetmen Steve McQueen ilk filmi Açlık ile hem siyasal hem de insani olanı harmanlamayı bilmiştir. Utanç ise cinsellik, ensest ve insan olmanın erdemi üzerine felsefi bir film. Seyri zor olan Utanç Michael Fassbender ile Carey Mulligan’m oyunculuğu ile bütünleşiyor. Acı, sevgi, şefkat ve utanç duygulan karakterleri ve seyirciyi sanyor.

Bu yıl Kanada’dan ise Beyond the Black Raînbow, ve Monsieur Lazhar küçük bütçeli ve farklı filmler olarak karşımıza çıktı.

Noel ile gösterime giren ve usta yönetmenlerin elinden roman uyarlaması olarak bize ulaşan, Les Miserables, Arına Karenina, Lincoln, Life of Pie, Zero Dark Thirty Django Unchained ve Silver Linings Playbook adlı filmler 2013 Şubatı’nda Oscar için yarışıyor olacak.

Fantastik ve komedi türlerinde de 2012 verimli bir yıl oldu. 1970’lerin televizyon dizisinden uyarlanan Tim Burton/Johrıny Depp İkilisinden Dark Shadows, doğaüstü olayları birinci kişi olarak bir kameradan gösteren Chronicle, Saddam-Kaddafi gibi diktatörleri yererken iğneyi kendine de batıran The Dictator, sosyal medya ve gençlik halet-i ruhiyesini anlatan ProjectX, tarihi bir kişiliği korku türünde yeniden sunabilen Abraham Lincoln Vampire Hunter ile Will Ferrel’ın İspanyolca oynadığı Meksika Western parodisi Casa de mi Padre dikkat çektiler.

2012’NİN İZ BIRAKAN FİLMLERİ

ARGO (Ben Affleck): Ben Affleck Iran devrimini bir Amerikalının gözünden olanca tarafsızlığı ile yansıttı.

The Mastar (Paul Thomas Anderson): Joaquin Phoenix’i kendini arayan bir tarikat tutkunu olarak filmde sergiledi performans eşsiz.

Prometheus (Rldley Scott): Alien’ın öncülü olan bu film şimdiden bilim kurgu klasiği.


Cloud Atlas (Warchowski Kardeşler-Tom Tykwer): 6 öyküyü birbiriyle iç içe anlatan bu filmin değeri önümüzdeki yıllarda anlaşılacak.

Jango Unchained (Quentin Tarantino): Tarantino’nun pastiş ve retro yaklaşımı yine kendini gösteriyor.

Life of Ple (Ang Lee): Genç bir Hintlinin okyanusta tek başına bir sandalda bir kaplan ile hayatta kalma mücadelesini anlatan bu filmi bir yönetmenlik şaheseri.

The Imposslble (Juan Antonlo Bayona): 2004 yılında Tayland’da tsunamiye yakalanan ve hayatta kalmayı başaran bir ailenin dramında Naomi Watts'ın fiziksel çaba gerektiren performansı anılmaya değer.

Moonrlse Klngdom (Wes Anderson): İki çocuğun Amerika’nın kırsalında yaşadıkları bunalım bu kadar güzel anlatılamazdı.

The Company You Keep (Robert Redford): The Weather Underground adlı 1970’lerin devrimci grubuna bir saygı duruşu.

Beasts of The Southern Wild (Benh Zaillin): Amerika’nın güneyinde radikal bir ekoloji grubuna ait küçük bir kızın öyküsünü, Sundance kökenli bu düşük bütçeli film ile adını dünyaya duyurdu.

Salmon Flshlng İn the Yemen The Best Exotlc Marlgold Hotel

Animasyonlarda ise Brave, Frankenweenie, Hotel Transylvania, Rise of the Guardians, Paranorman, Wreck-lt Ralph, Ice Age 4, Madagascar3, Lorax hem çocuklar hem de yetişkinlerce sevgiyle izlendi

DÜNYA SİNEMASINDA KAYIPLAR

Bu yıl Tony Scott’ın intiharı ve Theo Angelopoulos’un bir polis motosikleti altında kalışı sinemaseverleri şok etti. 2012 dünya sinemasından yetenekleri kopardı: The Angelopoulos (Ulis’in Bakışı), Tony Scott (Top Gun), Nora Ephron (You’ve Got Mail), Ray Bradbury (Fahrenheit 451), Larry Hagman (Dallas), Ernest Borgnine (Marty), Ben Gazzara (The Kiling of a Chinese Bookie), Whitney Houston (Bodyguard), Michael Clark Duncan (Green Mile), Turhan Bey (Ali Baba), Harris Savides (Zodiac).


KEŞİFLER

Bu yıl Açlık Oyunları ile seyircinin gönlünde taht kuran Jerınifer Lawrence ve Bradley Cooper (Silver Linings Playbook) kariyerinde yükselmeye devam etmekle kalmadılar 2012’nin en şaşırtıcı sleeper hit’ini ürettiler. Bu ikilinin ve filmin Oscar şansı yüksek. Christopher Nolan’m kendine koyduğu yüksek standartlar sonucu Kara Şövalye Yükseliyor, önceki Batman filmleri kadar ses getiremedi. Ancak Bain rolünde Tom Hardy saygı uyandırdı. Joseph Gordon-Lewitt kafa karıştıran Looper filminde, Eva Green ise cadı rolünde Dark Shadows’da parladılar. Anne Hathaway ise hem Dark Knight Rises hem de Sefiller (Les Miserables) ile farklı rollerde seyirci karşısındaydı.

İKİNCİ PERDE: TÜRK SİNEMASI

2012’de Türkiye’de sinemada üretimde hafif bir iniş yaşadı. Sayı 75 filmden 55 filme düştü.

Popüler sinema tarihinin en çok seyirci çeken filmi, Fetih 1453 ile oldu. Muhafazakar ve Osmanlıcı siyasete ve medya dönüşümüne eş olarak Osmanlıyı ihtişamla anlatan bu filmi 6.5 milyon İtişi izledi.

2012’nin En Çok Gişe Yapan 10 Türk Filmi

Fetih 1453 {Faruk Aksoy)

Evim Şensin (özcan Deniz)

Berlin Kaplam (Hakan Akgül)

Sen Kimsin? (Ozan Açıktan)

Moskova’nın Şifresi Temel (Adem Kılıç)

Çanakkale 1915 (Yeşim Sezgin)

Uzun Hikaye (Osman Sınav)

Çakallarla Dans 2: Hastasıyız Dede (Murat Şeker)

Kurtuluş Son Durak (Yusuf Pirhasan)

Dabbe: Bir Cin Vakası (Haşan Karacadağ)

Türkiye’nin uluslararası sinema sanatına katkı sağlayan ancak gişede başardı olamayan bağımsız sineması ise bu yıl harikalar yarattı.

2012’nin En İyi 10 Bajjımsız Türk Filmi

Araf (Yeşim Ustaoğlu)

Yeraltı (Zeki Demirkubuz)

Tepenin Ardı (Emin Alper)

Lal Gece (Reis Çelik)

Babamın Sesi (Zeynel Doğan, Orhan Eskiköy)

Gözetleme Kulesi (Pelin Esmer)

Küf (Ali Aydın)

Güzelliğin On Par’etmez (Hüseyin Tabak)

Zerre (Erdem Tepegöz)

Toprağın Çocukları (Ali Adnan özgür)

Altın Koza ile Altın Portakal çekişmesinde yeni yönetmenler aradan sıyrılırken, usta yönetmenleri de festivalleri eleştirir hale getirdi. Araf, Yeraltı, Tepenin Ardı festivallerde dışlanırken Avusturya’da göçmen bir Türk ailesinin öyküsünü anlatan Güzelliğin On Par’etmez aradan sıyrılıp Altın Portakal aldı. Bağımsız filmler dağıtım ve tanıtım mağduru olurken Vücut, Zerıne, Nar, F Tipi, Can, Geıiye Kalan gibi filmler, sınırlı gösterimde kalsalar da sanatsal açıdan Türk sinemasının yüz akı oldular.

TÜRK SİNEMASINDA KAYIPLAR

Türkiye ve dünyada sanata, mesleğe uzun yıllar hizmet etmiş sanatçılar aramızdan ayrıldı. Türk sineması usta yönetmenlerinden Metin Erksan ve Yusuf Kurçenli’yi kaybederken talihsiz bir motosiklet kazası genç yaşında başarılı yönetmen Seyfi Teoman’ı bizden ayırdı. Genç eleştirmen ve sanat küratörleri Bige Akdeniz ve Meriç Soylu’nun yokluğunu derinden hissediyoruz.

Metin Erksan, Müşfik Kenter, Yusuf Kurçenli, Ekrem Bora, Meral Okay, Cüneyt Türel, Erol Günaydın, Orhan Boran, Mücap Ofluoğlu, Leman Çıdamlı, Baykal Kent, Ergin Orbey, Erdoğan Öker, Erdoğan Tuncel, Rekin Teksoy, Seyfi Teoman, Bige Akdeniz ve Meriç Soylu'yu 2012'de kaybettik.