5N1K'ya bir adet de V eklemeli. Yani vicdan. Yani bireyin söylem ve eylemlerinde ölçüt olarak alabileceği ahlaki pozlamalar olmalı. Deklanşöre basmadan önce vizörden gördüğü kişinin yerine bir an için kendini koyup "Acaba onun yerinde o değil de ben olsaydım bu deklanşöre basar mıydım?" cevabına yanıt arayan bir nefeslik anlardan söz ediyorum.
İngiliz şair-roman-hikâye yazan-gazeteci Rudyard Kipling "her şeyi 6 hizmetkarımdan öğrendim", der. Hizmetkârların beşinin adı W ile birinin adı H ile başlar.
5W1H kısaltmasının Türkçesi, gazeteci Cüneyt Özdemir'in tv programına adını vermesiyle neredeyse herkesin dilinde pelesenk olan, 5NlK'den başkası değil.
Hatta biraz destekle sokaktaki vatandaş, kısaltmayı oluşturan harflerin Ne, Nerede, Nasıl, Neden, Ne zaman ve Kim
sorularının karşılığı olduğunu bile çıkarabilir.
Gazeteci belli bir zaman ve mekânda meydana gelen bir olgu,olay,fikir,sorunu orada olmayanlara (okur,dinler,izler,kullanır,etkileşir kitleye) anlatmaya çalışır. 5N1K, bu anlatım çabasında haber yazım kalite kontrol listelerinin ilk maddesidir.
Kim: Ali Şahin
Neden: Yeşil kartı iptal edildiği için
Ne zaman: Dün
Nerede: Meclis binasının önünde
Nasıl: Çıplak
Ne: Eylem yaptı, gibi.
Gerçi bu soruların yetersiz kaldığını düşünenler 7N3K formülünü çıkardılar ve dediler ki Neyi, Niye, Nerede, Ne zaman, Nasıl, Ne kadar, Ne zamana kadar, Kimi, Kimden, Kime
sorularına yanıt bulan bir haber, unsurları tam bir haberdir.
Bu unsurlar maalesef ki gerçeği anlatamaz. Çünkü gerçek, olayın bizzat kendisidir. O anda ve o yerde olmuştur, mutlaktır. Gazetecinin bu unsurları toplayarak gerçeği anlatma çabası olsa olsa gerçeğin dublörüdür, gazeteci gerçeğin seslendirmecisidir.
Ayrıca gazetecinin bu bilgi toplama egzersizi masum da değil. Gazetecinin alanda uzmanlığı, değer yargılan,
haber ve kendisiyle yapılan eşleştirmenin doğru olup olmadığı,
gazetecinin okuduğu, konuştuğu, yazdığı dile ve mesleki diline hakimiyeti,
seçiciliği (ilgi alanları, sevdikleri, sevmedikleri),
fiziken ve ruhen doğru zamanda doğru yerde olup olmadığı,
yorgun mu dingin mi olduğu,
kişisel çıkarlan gibi insan-toplum ve uluslararasında yüzyıllar önce oluşmuş iletişim kalelerini oluşturan tüm taşlar gazeteciye aynı anda illüzyon numarası çekerler.
Gazeteci gerçeği topladığım sanır, oysa o an iyicil düşünürsek bir reprodüksiyorı kötücül düşünürsek bir manipülasyon yapıyordur.
Toplanan bilginin aktarımı sırasında ise gerçeğin yayınlanacak medya organizasyonunun teknoloji ve ideolojisine göre yeniden kurgulanması ise bu bilgi paketini bir siyasi temsile yani bir güç/iktidar paketine dönüştürür. Artık haber; satılabilir, yapay, yeniden yapılmış, kurgulanmış, montajlanmış bir sunuş olmuştur.
Bir başka deyişle, haberin birimi olan bilgi, medya dünyasının seçme- işleme-filtreleme çarklanndan geçtikten sonra artık gerçek değil imitasyon yani sahte gerçeği anlatmaktadır.
Yazık ki, bir temanın etrafında okura anlamlı gelen sorulan cevaplama işi olan gazetecilik Türkiye'de daha bir çetrefilli. Çünkü bizim medyamızda haber birimi olarak bilgi yerine yorum da kullanılıyor. Yani okura, bilgiyi verip eylem-söylemden vazgeçmesi/eylem-söyleme geçmesini onların kararlarına bırakmak yerine; örneğin nasıl düşünmesi gerekliği, nasıl karar vermesi gerektiği konularında onlara yaşam ve düşünme biçimleri dayatılıyor; bu dayatma esnasında da bir alt birim olan "sıfat"lar yerleştiriliyor. Güzel/çirkin, genç/yaşlı, Türk/Ermeni gibi. Ve kendine benzemeyeni öteki ilan edip bir stereotipe dönüştürerek onu düşman ilan etme davranışının baş temsilcisi medya oluveriyor. (Avrupa'da gazeteciliğe yeni başlamış bir muhabire haberini yazarken özne, yüklem ve nesne kullanmalarına izin verilir; iş sıfat kullanmaya gelince muhabir, editörüne danışır.)
31 Mayıs Taksim Gezi Olayları medyada bir devrin kapanıp bir devrin açıldığı tarih olarak belleklerimize yazıldı, ideolojisi ve haber perspektifine göre medya olayları "hükümete karşı protesto" yahut "ağaç katliamını durdurmak için başlayıp vatandaşın özgürlük alanlarını koruma mücadelesi" olarak gördü veyahut "görmezden" geldi.
Geleneksel medyanın dijital medyaya evrildiği ve herkesin bireysel muhabir olabildiği şu dönemde haber yazım unsurlannın, bilgi yerine yorum kullanmanın, sıfat kullanmanın çok kritik mevzular olduğunu ve özellikle 5NlK'nın da yetersiz kaldığını düşünüyorum.
Kanımca, 5NlK'ya bir adet de V harfi eklemeli. Yani vicdan. Yani kişinin söylem ve eylemlerinde ölçüt olarak alabileceği ahlaki pozlamalar olmalı. Örneğin, deklanşöre basmadan önce vizörden gördüğü kişinin yerine bir an için kendini koyup "acaba onun yerinde o değil de ben olsaydım bu deklanşöre basar mıydım?" cevabına yanıt arayan bir nefeslik anılardan söz ediyorum.
Gezi haberleri kalite kontrolden geçirildiğinde; Doğruluk (Doğru mu, gerçek mi?), Tamlık (5N1K),
Dürüstlük (Dengeli, hak tanır mı?),
Özenlilik (Paket mi bulamaç şeklinde mi yazılmış?),
Okunurluluk (Net, anlaşılır mı?),
İlkelilik (Etik ve güvenilir mi?) maddelerinde zaafiyet gösterdi.
IV ise cılız bir benlik olarak söz lokmaları ve görüntü karelerinin içinde kendini ya var etti ya da hiç yoktu...
Haberlerin vicdansız, vicdanların habersiz kalmadığı bir medya diliyorum...