Bu Ormanda Hem Acı Hem de Mutluluk Var

Bu Ormanda Hem Acı Hem de Mutluluk Var

Hira Ayşe Özsoy’un ilk romanı Mucize Ormanı, bir çocuğun yalnız olarak adım attığı yoldan kalabalıklara ulaşma öyküsünü anlatıyor. Annesinin ölümünün ardından bunu bir türlü kabullenemeyen Kerem, annesini aramak için yola koyulur. İhtiyar çınar, uçan ördek, ud çalan kuş, kumdan çıkan askerler ve peri çiçekleri Kerem’in yol arkadaşlarından sadece birkaçıdır... Kerem yol boyunca fantastik karakterlerle ve olaylarla karşılaşır; sonunda yaşadığımız kötü deneyimleri kabullenmenin önemini fark eder. FOM Kitap’tan çıkan Mucize Ormanı, 10 yaş ve üstü çocukların en sevdiği kitaplardan biri olacak gibi görünüyor.

Seni biraz tanıyabilir miyiz?

Çocukken yazı yazmayı, kelimelerle oynamayı ve kitap okumayı çok severdim. Bu sevgimin geçici olmadığını lise yıllannda keşfettim. Gazeteci olmaya karar verdim. Lisede, Mithat Bereket’le tanışıp Pusula’da staj yapmaya başladım. Ardından, Kadir Has Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü’nde okudum. Üniversite birincisi olarak, Kadir Has Vakfı bursuyla, Amerika’da Montana State University’de bir yıl eğitim gördüm. Montana çok soğuk bir yerdi. Karlı gecelerde biraz sıkıntıdan, biraz da yalnızlıktan dergilere öyküler yazdım. Her zaman sadece yazmak istediğimi anladım. Profesyonel olarak roman yazmaya bu anlayış sürecinden sonra tam anlamıyla başladım. Şu an hem yeni romanım, Yolculuk Kitabı üzerine çalışıyorum, hem de Kadir Has Üniversitesi iletişim Bilimleri bölümünde burslu yüksek lisans yapıyorum.

Yazı yazmak senin için ne ifade ediyor? Hayatının neresinde duruyor?

Tüm çocuklarda olduğu gibi ben de oyun oynamayı çok severdim. Ancak, benim oyun anlayışım diğer çocuklardan biraz farklıydı. Sokağa çıkıp arkadaşlarımla oyun oynamak yerine, evde kendi köşeme çekilip yazmayı severdim, yalnızlığı severdim... Yazmak bana bir oyun, bir sihir gibi gelirdi. Dilediğim gibi karakterler yaratıp, sonra beğenmeyip değiştirmek eğlenceliydi. Bu sonsuz özgürlük hissi ilgimi çekti. Yazı yazmakta bana çocukluğumu hatırlatıyor. Çocukken kendi köşeme çekilip oynadığım oyunları anımsamak beni mutlu ediyor sanırım. Yazı yazmak hayatımın merkezinde, en özünde duruyor. Her ne kadar işe gitsem de, arkadaşlarımla buluşsam da; aklım fikrim romanımda, yazmakta...

Bu iyi mi kötü mü henüz bilmiyorum; ancak bunu yapmaktan her zaman mutluluk duyuyorum.

İlk kitabın Mucize Ormam'nın hikâyesinden bahseder misin?

Mucize Ormanı annesinin ölümünü kabullenmek istemeyen Kerem'in arayış hikâyesini anlatıyor. Kerem sürekli neden diye sorguluyor, her zaman bir arayış içerisinde. Okulu sorguluyor, arkadaşlarım sorguluyor ve sonunda annesinin ölümünü. Verilen cevaplar ona yetmediğinden, kendi sorulanmn cevaplarım bulmak için yola çıkıyor. Kerem yol boyunca gözü kara bir tavır sergiliyor. Sihirli Orman’da başlayan yolculuğu onu birçok maceraya sürüklüyor. Sihirli bir çınar ağacıyla karşılaşan Kerem, ağaçtan yardım alıyor. Çınar ağacı, küçük çocuğa geleceği söyleyen tılsımlı bir kitap hediye ediyor. İhtiyar çınar, uçan ördek ve beyaz sincap, ud çalan kuş, kumdan çıkan askerler ve peri çiçekleri Kerem’e yol arkadaşı oluyor. İyi ve kötü bir çok hikâye yaşıyor. Sonunda, sorulanmn cevabım buluyor. Hem kendini keşfediyor, hem de acılan kabullenmenin, onlan olduklan gibi görmenin önemini kavnyor.

Kitaplarında işlemek istediğin temel konu başlıkları var mı?

Mucize Ormam’m yazmaya başlarken aklımda sadece şu vardı: çocuklar her zaman mudu ve neşeli değillerdir. Acı çeken, travma yaşayan veya mutsuz olan çocuklar da var. Ve bu çocuklara, ne kadar zor durumda olursak olalım, hayatın devam ettiğini, umudun var olduğunu anlatmak istedim. Mücadeleci ve güçlü durmanın önemini göstermek istedim. Bu düşüncemi diğer kitaplarımda da işlemeyi isterim. Çocuklara güçlü, kararh ve mücadeleci olmayı anlatmak büyük bir görev.

İlk kitabını yazma süreci nasıl geçti? Zor oldu mu?

Aslında ne yaptığımdan pek emin değildim; ama ne yapmak istediğimden çok emindim. Bir yıl boyunca edebiyat kuramı ve roman yazma süreciyle ilgili kitaplar okudum. Hocalarımla konuştum, neler yapabileceğimi düşündüm. Burhan Sönmez ve Feridun Andaç’ın yazarlık kurslanna katıldım; konu düşündüm. Yıl sonunda yavaş yavaş yazmaya, fikirlerimi hayata geçirmeye başladım. Yıl boyunca yazdım, yazdım; durdum. Bazen tereddüt içinde, bazense ümit... 2013 yılında, Giza Yayıncıhk’tan çıktı Mucize Ormam. Kitabı elime aldığım ilk an zaman durmuş gibi, piyango kazanmış gibi, her şeyi yapabilecek gibi hissettim.. Benim için büyük ve değerli bir olaydı kısaca.

Çocukların kitaba yorumları, yaklaşımları nasıl?

Kocaman gözleriyle, dev yürekleriyle çocukların beni dinlemeleri beni çok mutlu ediyor. Çocukların her şeyi hissettiklerine inanıyorum. Samnm benim heyecanımı, sevgimi hissediyorlar. Bodrum’da bir okul buluşmasında çocuklardan biri yanıma gelip, “Biliyor musunuz Mucize Ormanı bana mücadele etmeyi öğretti,” demişti. O an o çocuğun gözündeki ışığı görünce doğru bir yolda olduğuma tamamen inandım. Kitabımın sosyal medya sayfalarına çocuklardan çok değerli dönüşler oluyor. Kitap yazmak isteyip fikir soran da var, kitabımı ödev olarak hazırlamak için soru soran da...

Yakın zamanda kitabının yeni bir baskısı FOM Kitap’tan çıktı. O süreç nasıl gelişti?

FOM Kitap sadece çocuk kitaplan basan ve bu alanda değerli çalışmalar yapan profesyonel bir yayınevi. Mucize Ormam, Kasım 2015’te FOM Kitap’tan çıktı. Yaymcım Fuat Ömer Altay’la başarılı bir kitaba imza attığımızı düşünüyorum. Fuat’ın çocuk edebiyatına kattığı değer büyük. Ekibi de kendi gibi değerli. FOM Kitap’ın profesyonel ekibiyle güzel bir çalışma ortaya çıktı. Yeni dosyalar üzerinde de beraber çalışmaya devam ediyoruz.

Peki neden yazmak?

Şu an hangi nedenden dolayı nefes alıyorsam o nedenden dolayı yazıyorum. Yazmak ile yaşamak arasında bir ayrım yapamıyorum. Eğer yazmazsam, yaşayamayacağım için yazıyorum. Nefes alabilmek için ve varlığıma anlam katmak için yazıyorum. En büyük tutkum yazmak olduğu için yazıyorum. Yazma sevdamı gerçekleştirebilmek için okuyorum. Roman, öykü veya şiir; değerli ya da değersiz; her şeyi büyük bir titizlikle okuyorum. Yazabilmek için, ne yazdığımı daha iyi anlayabilmek için okumalarımı iz sürer gibi yapıyorum. Herkesin birçok hayal kırıklığı vardır. Benim de var ancak en büyük hayal kırıldığım eğer yazmazsam yaşayacağım.

İlk kitabını yazacak olan genç yazarlara ne gibi tavsiyelerde bulunursun?

Neşe... Bir yazann çantasında her daim bulunan kalemi, defteri, kitabı gibi, neşeyi de çantasının bir yerine koymalı diye düşünüyorum. Hayatım dolu dolu, farkındalıkla yaşamak... Ve tabii ki olmazsa olmazı gözlem yeteneği. Bu bir süre sonra daha da gelişiyor. Bir kafeye gidiyorsunuz, bir diyalog duyuyorsunuz... Ve artık hayata, olaylara romanınız için acaba bunu da kullanabilir miyim gözüyle bakıyorsunuz.

En sevdiğin çocuk kitabı yazarları ve kitapları hangileri?

Masalları çok severim; hatta tezimde masallar üzerine çalışmak istiyorum. Latin Amerika masalları en sevdiklerimden... Sevdiğim kitaplan saymakla bitmez; Michael Ende Momo ve Bitmeyecek Öykü, Ferenc Molnâr Pal Sokağı Çocuklan, Samed Behrengi Küçük Kara Balık, Mine Soysal İstanbul Masalı, Sevim Ak Vanilya Kokulu Mektuplar, Süleyman Bulut Penceredeki Kuş ve Kekle ve Dimne..

Senin de gelecekte kitaplarının film olmasını ister misin?

Bundan 2 yıl önce yapımcı Fehmi Gerçeker Mucize Ormam’m okudu. “Bu kitap tam filmkk, senaryosunu yazdın mı?” diye sordu. Sonra, bir süre bunun üzerine düşündüm; ama Türkiye’de animasyon film yapmak çok da kolay değil. Zamanı geldiğinde kitabımın animasyon olmasını ben de isterim tabii ki...

Çocukken yazmak dışında neler yapmayı severdin?

Kardeşim Hilâl’le yaptığımız her şey... En ufak şeyler bile bizim için büyük bir oyunun malzemeleriydi. Annemin yünleriyle bile kocaman bir hayal dünyası kurabihrdik. Hilâl çocukken çok yaramazdı; hatta annem ben çok sessiz olduğum için Hilâl’in beni çok dövdüğünü anlatır. Ben yine de sesimi çıkarmazdım. Kıyamazdım ona. Bugün bile beraber yaptığımız her şeyi en küçük ayrıntısına kadar hatırlarım, mutlu olurum.

Çocuklarla ilgili gelecekte başka ne gibi projelerin var?

En büyük hayalim zor çocukluk geçirmiş, travma yaşamış çocuklara destek olmak. Şu an için bunu kitap yazarak, etkinliklere gittiğimde onlarla kısa süre için de olsa konuşarak yapabiliyorum. Ancak sonrası için, birkaç kişiyle üzerinde beraber çalıştığımız projeler var. Bir sanat okulu kurma ve bunu ücretsiz yapmak gibi ütopik görünen projeler diyelim... Ben bunu bir gün yapabileceğime inanıyorum. Neden olmasın? Aynca, çocuk sorunu çok daha derin bir konu. Her ne kadar ailelerde yaşanan olaylar saklansa da çocuklar okullarda bunu davranışlarıyla gösteriyorlar. Çocuklar bir şey anlamaz diye yaklaşan zihniyeti sevmiyorum. Onlar yetişkinlerden çok daha derin, çok daha zeki... İşte ben de bu çocukların kendilerini ifade edebilmeleri için sanata yönelmeleri gerektiğine inanıyorum. Bunu bir görev bilinciyle kabullendim ve bir gün yapabileceğimi düşlüyorum.