Son dönemde iş dünyasının sürekli konuştuğu Nesnelerin İnterneti, Endüstri 4.0, Büyük Veri, 4. Endüstri Devrimi gibi Dijital Dönüşüm kavramlarının sosyal bileşenlerini de tartışmaya dahil etmeden yenilikçi bir dönüşümü gerçekleştirmek mümkün görünmüyor.
Şu sıralar, Dünya Ekonomik Forumu kurucusu Prof. Klaus Schwab’m yazdığı “4. Endüstri Devrimi” kitabım okuyorum. Ocak ayındaki 2016 Davos Zirvesi öncesi piyasaya çıkan kitap, 18. yüzyılda Sanayii Devrimi’yle başlıyor. 19. yüzyılda Fordist seri üretimle devam ediyor. 20. yüzyılın sonlarında üretimde otomasyonla birlikte 3. aşamasına geçiliyor. Nihayet 21. yüzyılda üretim sistemlerinin siber ağlara bağlanmasıyla bambaşka bir boyuta geçmeye hazırlanan 4. aşama bu endüstriyel sıçramayı, tarihsel ve dönüşümsel yönleriyle ele alıyor.
Prof. Schvvab, kitabın önemli bir bölümünü dönüşüm sürecine ayırarak; bunun ekonomik, ticari, yerel-küresel ama özellikle bireysel ve toplumsal etkilerine odaklanmış. Bireysel etkiler kısmında dönüşümün kimliksel, moral ve etik; toplumsal etikler kısmında da gelir dağılımındaki eşitsizlik ve orta sınıfın buna tepkisi ile dönüşümle birlikte hayatımıza girmekte olan siber cemaat olgularına dikkati çekerek, önümüzdeki dönemde bizi ne tür bir geleceğin beklemekte olduğunu değerlendirmiş.
Kuşkusuz Prof. Schvvab’ın kitapta dijitalleşme ile hayatımıza giren dönüşüm olgularına sadece ticari değil, sosyal boyutlarıyla da yer vermesi altı çizilmesi gerekecek kadar önemli. 45 yıldan beri her yıl ocak ayında dünya ekonomisinin en etkili oyuncularını bir araya getirerek küresel ekonominin yönünü şekillendiren bu önemli etkinliğin kurucusunun dikkati çekmeye çalıştığı hususlara bakarsak, dünyanın gidişatının bunu zorunlu kıldığım görebiliriz. Aslında bu gidişatın bir önceki çağ değişiminin ana odağı, sanayii taralından değil aksine bilgi-iletişim, telekomünikasyon ve medya gibi teknolojik ama sanayii dışı araçlar ve bu sayede oluşan internet ortamında geliştirilen inovasyonlar sayesinde güçlenen sanayii dışı sektörler tarafından vücuda getiriliyor. Bu dönüşümü geç fark eden sanayii sektörünün de “Endüstri 4.0”, “4. Endüstri Devrimi” kavramları altında bu dönüşüm sürecine katılması, gerek tüm dünyada üretimin daha verimli ve rekabetçi hale gelmesi, gerekse artacak küresel ekonomik hasıla açısından sevindirici.
Ancak Prof. Schvvab’ın da dikkati çektiği husus, bu dönüşümün bir önceki Endüstri Devrimi’ne benzer biçimde sadece üretim araçları ve teknolojiyle yakalanması mümkün değil. Bu açıdan olayı sadece “insansız ve internete bağh robotlu üretim” boyutuna indirgeyen bir anlayışla sorunlar çözülemez, aksine artar. Kendi sınırlan içinde muüu hayat süren Batı Dünyası’nın Orta Doğu’daki insanlık dramlanna kayıtsız kalamayacağı bir dünyada yaşıyoruz artık.
Robotların işsiz bırakacağı mavi yakalıların sorunlanyla ilgilenmeyen, akıllanan makine ve nesneler üzerinden ticari rekabet gücü kazanırken bunun yaratacağı bireysel, kamusal alandaki kimliksel, ahlaki ve etik sorunlara kulak tıkayan bir 4. Endüstri Devrimi ne ilerleyebilir, ne de yaşayabilir. Çünkü bu geleneksel iş yapma anlayışının dışında gelişen dünya, yeterince büyüdü. Sadece birkaç yıldır gündemimize giren ve daha henüz emekleme döneminde olan 4. Endüstri Devrimi, Nesnelerin interneti gibi olguların, 1990’lı yıllardan bu yana bireyleri, toplundan radikal bir sosyallikte dönüştüren bu siber kültür de bütünleşmeden salt ekonomik ve ticari güce dayanarak bir devrim gerçekleştirmesi zor hatta imkansız.
Halihazırda çoğunluğu bu yeni kültürün içine doğmuş 25 yaş altı 3 milyar insan var 7.3 milyarlık dünyamızda. (Bu rakam 325 milyonluk ABD’de 130 milyon, 82 milyonluk Türkiye’de ise 35 milyon.) Dünyanın yaklaşık yüzde 40’ını oluşturan bu genç kuşağı, onların yetişme biçimlerini, alışkanlıklarım ve dünyaya bakışlarım kısacası bu yepyeni sosyal dokuyu hiçe sayarak geleneksel iş yapış biçimleri üzerinden ilerlemek mümkün olabilir mi?
Bu soruyu çok basit bir örnekle cevaplamaya çalışalım: Her nesnenin akıllanıp Internet’e bağlanacağı Endüstri 4.0 ortamında mükemmel biçimde kurgulanan robotlu üretim sistemleri de en deri zekaya sahip pazarlama ve yönetim sistemleri, bu kurgunun dışında kalan ‘ama siber kültüre çok daha hakim gençler tarafından hacklenirse’ ne olacak? işte bu vb. örneklere Endüstri 4.0 oyuncuları tarafından çok daha fazla kafa yorulması ve Prof. Schvvab’ın da işaret ettiği gibi bu yeni kuşağı da sistemin içine hakkaniyetli bir iş ve gelir bölüşümüyle dahil edecek sosyallikte planlanması gereken bir dijital dönüşüm döneminin eşiğindeyiz. Bunun devrim olup olmayacağı ise ticari oyun planlarının sosyal dokularla ne kadar bütünleşeceğiyle orantılı. Geçtiğimiz günlerde Ali Koç’un yaptığı kapitalizm karşıtı ilginç çıkışları da bu çerçevede değerlendirmekte fayda var.
Bitirirken, maalesef kitapta altı çizilen metinlerin çoğu ticari ve işle Ugili. Prof. Schvvab’ın işaret ettiği olayın sosyal boyutuna değinen metinlerin ne altı çizili ne de üzerinde herhangi bir not var.