Şangay’da, Nisan-Ekim 2010 tarihleri arasında yapılan dünyanın bugüne kadar gördüğü en büyük organizasyona, Şangay EXPO’ya günde ortalama bir milyondan fazla ziyaretçi geldi. Buradaki Türkiye pavyonunu gezenlerin sayısıysa 6 ayda 7 milyonu aştı. Biz de Pusula Haber Programı olarak, Şangay’daki bu olağanüstü organizasyonu ziyaret ettik.
Dünyanın kültür, tarih ve eğitim olimpiyatları olarak da nitelendirilen Expo’ların amacı, daha güzel bir dünyada yaşamak için ülkelerin bilgi birikimlerini paylaşmak. Her beş yılda bir düzenlenen bu dev organizasyonlar, ticari bir fuar değil. Yani, burada ürünler satılmıyor. Onun yerine, ülkelerin dünyanın geleceği için geliştirdikleri projeler, fikirler ve teknolojiler sergileniyor. Bu durum, EXPO’yu, dünyanın en büyük tanıtım fuarı haline getiriyor. Şangay’daki EXPO 2010 ise, öncekilerden daha farklı ve çok daha büyük bir organizasyon oldu. Çin hükümeti, EXPO alanı olarak Şangay’ın ortasından geçen Huangpu Nehri’nin kıyısındaki bataklık bir alanı belirledi. Binlerce işçi burada ıslah çalışmaları yaptı. Binalar ve dev otoparklar inşa edildi, hızlı tren ve yeni metro hatları getirildi. Üstelik, bunların hepsi de bir yıl gibi kısa bir sürede tamamlandı. Sonunda, nehrin her iki yakasım da kaplayan EXPO alanı ortaya çıktı. Adeta, yeni bir şehir görünümündeki bu alan, yaklaşık 6 kilometrekareyi kapsıyor. Yani, Monaco’nun iki katı büyüklüğünde bir alanı...
Bütün bunların Şangay’a maliyeti tam 4.5 milyar dolan buldu. Ancak, Çinliler bu masrafı hediyelik eşya satışlarından karşılamayı başardılar. Şangay EXPO 2010’un maskotu olan ve Çince ‘denizlerin hâzinesi’ anlamına gelen ‘Haibao’nun oyuncaktan ve hediyelikleri, yaklaşık 4.2 milyar dolar kazandırdı. Tabii iş, EXPO alanının inşa edilmesiyle bitmedi. Çin Hükümeti, EXPO 2010 nedeniyle Şangay’a büyük yatırım yaptı. Bunlar hesaplandığında ise ortaya akıl almaz bütçeler çıkıyor. Tamamen yenilenen alt yapının, yeni otobanların, dev viyadüklerin, köprülerin, genişletilen uluslararası Pudong Havalimanı’nın ve hızı saatte 420 kilometreye varan hızlı trenlerin, yeni metro hatlarının Çin hükümetine maliyeti yaklaşık 60 milyar dolara ulaşmış durumda.
Şangay’daki EXPO’ya, 189 ülke ve 57 uluslararası kuruluş veya firma katıldı. Bu açıdan bakıldığında Şangay’daki bu dünya fuarı, bugüne kadar düzenlenen en büyük ve en çok katılımcısı olan EXPO oldu. Şangay EXPO 2010’un teması ‘better city-better life’; yani, ‘daha iyi şehir-daha iyi yaşam’ olarak belirlenmişti. Bu dev uluslararası şova katılan her ülke, kendini en iyi ve en etkili biçimde tanıtmaya çalıştı. Örneğin, EXPO’nun en çok rağbet gören bölümlerinden biri olan İtalya pavyonunda kültür, edebiyat ve klasik müzik sergilendi. İtalyan modası öne çıkarıldı. Hatta meşhur İtalyan mutfağının tanıtımı için makarna, zeytin ve şarap üçlemesi bile kullanıldı.
Bazı ülkeler ise tanıtımlarında yüksek teknolojiden yararlandılar. Bunların başında gelen Kanada pavyonunda, ülkedeki günlük hayatı anlatmak için özel olarak yapılmış bir duvar üzerinde yine özel olarak hazırlanmış bir film gösteriliyordu. Gelişen teknoloji sayesinde iki boyutlu bir sinema filmini üç boyutlu reel bir perde üzerinde izlemek ziyaretçilerde bambaşka bir etki bırakıyordu. Çin hükümeti EXPO’nun ‘daha iyi şehir- daha iyi yaşam’ sloganına uygun bir şekilde, EXPO alanı içerisindeki ulaşımı elektrikli otobüsler ve özel yapılmış elektrikli araçlarla sağladı. Ayrıca, fuar alanı içindeki binaların havalandırmasında ve sulama işlerinde de enerji tasarrufu sağlayan özel sistemler kullanıldı.
Bütçesi, katılımcı sayısı ve ziyaretçi sayısıyla Çin yönetimi, Şangay’daki EXPO’yla, 159 yıllık EXPO tarihinde pek çok ilke imza attı. Her yönüyle, yüzyılın tanıtım fırsatı olarak nitelendirilen Şangay EXPO’ya gelen ziyaretçi sayısında da rekora ulaşıldı. Toplam, 184 gün açık kalan EXPO 2010’u, 73 milyon insan gezdi. Ziyaretçi sayısı bazı günler inanılmaz rakamlara ulaştı. Örneğin, 16 Ekim 2010’da tarihinde, burayı bir günde tam 1 milyon 32 bin 800 kişi ziyaret etti. Çoğunluğu Çinli olan ve Çin’in dört bir yanından Şangay’a akın eden bu ziyaretçiler, ülke pavyonlarını gezebilmek için adeta birbirleriyle yarıştılar, insanlar, pavyonlara girebilmek için bazen 10-12 saat kuyruklarda beklemek zorunda kaldılar.
Çin halkı için EXPO 2010, dünyayla tanıştıkları; farklı halklarla ve kültürlerle ilk defa karşılaştıkları bir buluşma anlamına geliyordu.
2008’deki Pekin Olimpiyatları’nı başarıyla düzenleyen Çin, Şangay EXPO’ya da özel bir önem atfedip gelişen gücünü adeta tüm dünyaya göstermek istedi. Tabii, bu şovun bir başka büyük hedefi daha vardı. Çin hükümeti, önce Pekin Olimpiyatları ve şimdi de EXPO’yla Çin halkına “biz güçlüyüz; herşeyi yapmaya muktediriz”, algısını kazandırmaya çalışıyordu.
Dünyanın en büyük ikinci ekonomisini yönetenler, yurttaşlarına bu özgüveni verebilmek için, hiçbir masraftan kaçınmadılar. Pusula Haber Programı için Çin hükümeti adına Şangay’daki EXPO’nun A’dan Z’ye herşeyinden sorumlu olan yüksek komiser, Hua Junduo ile yaptığımız söyleşide Junuo, bütün yapılanların EXPO tarihi açısından yeni bir milat oluşturduğuna dikkat çekti.
Hua Junuo: “Biz bu organizasyona ev sahipliği yapmadan önce bazı ülkelerde EXPO’nun artık önemli olmadığı yönünde bir fikir vardı. Diyorlardı ki artık teknoloji var, internet var, bilgisayarlar yoluyla kolayca buluşup iletişim kurabiliriz. Neden EXPO düzenleyelim ki? Ama EXPO Şangay bunun önemini dünyaya gösterdi. Yüz yüze iletişimin, insanların bir araya gelmesinin ne kadar önemli olduğunu kanıtladı. Halk büyük ilgi gösterdi.”
Yaklaşık 2 bin metrekarelik alanı kaplayan Türk pavyonu, EXPO alanının en popüler pavyonlarından biri oldu. 7 milyondan fazla ziyaretçiyi ağırlayan Türk pavyonu ülke tanıtımı konusunda beklentilerin üzerine çıkmayı başardı. Yüksek Komiser Junduo, Türkiye’nin EXPO’da büyük bir tanıtım becerisi gösterdiğini düşünüyor. Hua Junuo: “Türk pavyonu sadece Türkiye’nin tarihini tanıtmıyor, aynı zamanda bugününü ve yarınını da tanıtıyor. Bence Çinliler’in büyük bölümü Türkiye’yi tanımıyordu, çünkü Türkiye uzak bir ülke. Ama EXPO’dan sonra, insanlar Türkiye ile ne kadar çok bağları olduğunu fark ettiler, özellikle de İpek Yolu’nu gördüklerinde, çok heyecanlandılar. Artık dostluğumuzun çok eskilere dayandığını biliyorlar. Artık Çinli turistler Türkiye’ye gittiklerinde büyük bir göz ziyafeti çekeceklerinin farkındalar. Türk dondurması da burada çok satıyor. Ayrıca Mehter Takımı’nın eylül ayında burada yaptığı gösteri de herkesi çok etkiledi. Çinli ziyaretçiler üzerinde çok olumlu bir etki bıraktı.”
Türk pavyonunda EXPO’nun ana teması ‘daha iyi şehirler ve daha iyi yaşam’a uygun olarak, yeryüzünde bilinen en eski yerleşim yerinin; Çatalhöyük’ün bir nevi şehir planı kullanıldı. Orijinali yine Çatalhöyük’teki bir evin duvarında yer alan bir motif, Türk pavyonunun dış cephesine uyarlandı. Böylelikle, hem Türkiye için ayrılan prefabrik binanın çehresi zeki bir şekilde, baştan aşağı değiştirildi; bina çok daha dikkat çekici ve akılda kalıcı hale geldi hem de genel temaya bire bir uygunluk sağlandı. Anadolu’nun zengin kültürünü yansıtan pavyon, Türkiye’nin Çin’deki imajım güçlendirirken, ziyaretçilerde merak uyandırıyor ve onları içeri çekiyor, Türkiye’yi ziyaret etme isteği uyandırıyordu. Türk pavyonunun, ‘Medeniyetlerin beşiği Türkiye’ teması, insan yaşamı ve medeniyetlerinin temelinde Anadolu’nun yer aldığını, ilklerin orada başladığını anlatılıyordu.
Dünyanın bugüne kadar gördüğü en büyük EXPO’su, 2010 yılının ekim ayı sonunda kapandı. Doğrusu bu ya, bundan sonra EXPO düzenleyecek şehirlerin işi gerçekten çok zor. Herşeyden önce, on milyarca dolarlık yatırımları bu fuara bağlamaları ve günde 1 milyonu aşan ziyaretçi sayılarına ulaşmaları gerekiyor. Bunun için de Çin’deki kadar büyük kaynak, tutku ve inat şart gibi görünüyor.