Endüstri 4.0 Sularında Alesta Tiramola

Endüstri 4.0 Sularında Alesta Tiramola

Endüstri 4.0 çoğu sektörü, özellikle de ürün odaklı endüstrileri (imalat, otomotiv, makine vb.) etkisi altına almış Almanya kökenli bir kavram. Genel olarak, fiziksel dünya varlıklarını sanal dünyayla ilişkilendirmek şeklinde tanımlayabileceğimiz bu kavramın kalbinde entegrasyon yer alıyor. Fizikselden dijitale entegrasyon. Ürünle ilgili süreçlerin ve sistemlerin kurum içi ve kurum ötesi endüstriyel değer ağlarına entegrasyonu. Sosyal, teknik ve kurumsal ekosistemin tüm aktörleri ise insan, makine ve dijital teknolojilerin yoğun etkileşiminden kabaran bu çalkantılı sularda yol almaya çalışıyor.

Rüzgârın yönünü değiştiremediğinde, yelkenlerini rüzgâra göre ayarla.
Xsentius

Aktörlerin, süreçlerin, üretim sistemlerinin ve makinelerin birbiriyle ilişkilendirildiği, teknoloji, makine ve insan gibi fiziksel varlıkların bilgi ağlarına entegre edildiği Endüstri 4.0’da temel amaç, tüm aktörler için katma değer yaratarak toplumun gereksinimlerini karşılamaktır. Bu yönüyle Endüstri 4.0’ın kapsamlı bir teknoloji hamlesi gerektirdiğini okumak mümkün ve doğaldır. Muhteviyatı gereği kaçınılmazdır da. Peki kurumların söz konusu teknoloji teşebbüsünü takkullan mantığıyla uygulamaları mümkün olabilir mi? Hayır, dediğinizi duyar gibiyim. Özellikle imalat endüstrisinde çoğu firma, kaliteli ürünü, optimum süre ve maliyetle pazara sunma baskısı altında rekabet etmeye çabalarken bu durum üretim sistemlerindeki otomasyonun akıl/zekâ içermesini, insan kaynağının da buna uyumlu olarak yeniden konumlandırılmasını gerektirmektedir. İnovasyonu teşvik eden yeni endüstriyel kavram ve politikaların, çoğu sektördeki temel varsayımları sarsması da kaçınılmazdır. Bu gibi nedenlerle Endüstri 4.0 firmalarda teknoloji, altyapı, yönetim organizasyon, insan ve kültür gibi kapsamlı, karmaşık ve sürekli bir değişim ve dönüşüm gerektirmektedir.

Peki firmalar bu yeni endüstriye ne ölçüde hazırlar? Kurumların Endüstri 4.0’a hazır olma durumu ve olgunluk düzeylerini ölçebilen çeşitli modeller öneren önemli araştırmalar mevcuttur. Bu araştırmalarda kurumsal dijital olgunluğunuz ve hazır olma düzeyiniz farklı kalemlerde ve çok yönlü ele alınmaktadır. Örneğin insan, kültür, strateji, liderlik, yönetişim, teknoloji, müşteriler, ürünler, operasyonlar ve dahi bunlara ilişkin alt unsurlar. Söz konusu dijital olgunluk modelleri, diğer olgunluk modelleri gibi (mesela proje yönetimi olgunluk modelleri) bir yolculuk vaadeder. Bu uzun soluklu bir yolculuktur ve varış istasyonu da siz yaklaştığınızı zannederken ötelenedurur.

Yeni Endüstrinin Gerektirdiği Yetkinlikler

Endüstri 4.0 literatürüne ait teknoloji ağırlıklı söylem, yönetimsel ve insan-merkezli bakış açısını çoğunlukla ihmal eder. Halbuki, iş modellerinden insan kaynağına, stratejiden planlama ve uygulamaya, işbirliğinden değişim yönetimine çok sayıda alan yeni endüstrinin zeminini oluşturur ve teknolojik ilerlemelerle birlikte ele alınmalıdır.

Endüstri 4.0’ın sebebiyet verdiği bütüncül dönüşümü salt teknoloji hamlesine indirgemenin doğru bir algı olmadığından bahsettik. Peki Endüstri 4.0 beraberinde gelen dönüşüm hem çalışan, hem de kurum düzeyinde ne gibi yeni yetkinlikler gerektirmektedir?

Yeni endüstride bir yandan tekrarlanan rutin işler otomasyona dâhil edilirken, diğer yandan yeni ve karmaşık işler ortaya çıkmaktadır. Giderek daha karmaşıklaşan işler yönetici ve uzmanlarda farklı yetkinlikler geliştirilmesini gerektirir. Veriye, süreçlere, teknolojilere, iş modellerine daha geniş ve kapsayıcı perspektifle bakabilme lüzumu ortaya çıkar. “T” şeklinde, çok disiplinli yetkinlikle pekişen daha gelişmiş sosyal ve teknik beceriler talep edilir. Problem çözme, karar verme, işbirliği becerileri bu istemin sıkça vurgulanan öğelerindendir.

Endüstri 4.0 Projelerini Nasıl Yönetelim?

Endüstri 4.0 beraberinde gelen çok boyutlu ve karmaşık dönüşüm, etkin proje yönetimini vazgeçilmez kılmaktadır. Standart/geleneksel proje yönetimi, iş, pazar, müşteri ve paydaş gereksinimlerinin proje başlangıcından önce net olarak bilindiği, dolayısıyla planlama ve tahminlemeye dayalı lineer (doğrusal) bir anlayışa sahiptir. Lâkin; gereksinimlerin ve proje bağlamının sıkça değiştiği ve/veya öngörülemez olduğu durumlarda, standart proje yönetimi çoğunlukla yetersiz kalır. Değişen gereksinimler, proje bağlamı ve öngörülemeyen koşullarla baş etmek için zaman içinde yalın ve çevik yaklaşımlar tezahür etmiştir. Belirsizliğin ve karmaşıklığın hâkim olduğu, keşif, deneyimleme ve öğrenme ihtiyacının yüksek olduğu Endüstri 4.0 projelerini alışılagelmiş konvansiyonel yaklaşımla yönetmekten iyi sonuç beklemek gerçekçi olmayacaktır.

Bugünün iş dünyası, değişim, dönüşüm, inovasyon ve karmaşıklığın hızla arttığı bir ortam. Bu unsurların hâkim olduğu bir ortamda standart proje yönetiminin alışılagelen temel varsayımları zamanla tartışmaya açık hale gelmeye başladı. Proje yönetimini bu bağlamda yeniden formüle etme gereksinimi ortaya çıktı. Gereksinimlerin proje yaşam döngüsü süresince ortaya çıkabileceği anlayışıyla deneme-yanılmayla öğrenme ve keşfetme öğelerinin öne çıktığı, paydaşların rolünün altının çizildiği yeni bir formülasyon gözlemliyoruz akademik çalışmalarda. Özellikle inovasyon temelli rekabetin hâkim olduğu sektörlerde geleneksel proje yönetimi araç ve tekniklerinin ihtiyaçları her zaman tam olarak karşılayamadığına tanıklık ediyoruz. Bu bağlamda, araştırmacıların yenilikçi yöntem arayışları süregeliyor. Doç. Dr. Mehmet N. Aydın ile ortak ilgi alanlarımızı oluşturan konulardan bir kısmını da bu alan oluşturuyor. Biz de bu arayış içinde bir süredir yenilikçi yöntemler deniyor ve deneyimliyoruz. Tasarım odaklı düşünme bu arayışın doğal akışında karşımıza çıkan ve ilgimizi çeken bir yaklaşım oldu. Endüstri 4.0 proje yönetimi ile tasarım odaklı düşünme yaklaşımının hangi olgularla iç içe geçtiğini anlatmaya çalışacağım.

Herhangi bir sistemi yenilemeye, bir yöntemi
atmaya, herhangi bir teoriyi terk etmeye, eğer işin
başarısı gerektiriyorsa, hazır olun!
Henry Ford

Tasarım Odaklı Düşünme Yaklaşımının Karakteristikleri

Tasarım odaklı düşünme sadece ürün kalitesi ve estetiğiyle değil, gerçek problemlerin belirlenmesi ve en etkin şekilde çözülmesiyle ilgilenen bir düşünme tarzıdır. Birçok alanda kullanıldığı gibi 2000’lerin başından bu yana yönetim bilimleri alanının da ilgisini çekmekte ve kullanılmaktadır. Yapılandırılmış, kanıtlanmış ve tekrarlanabilir bir problem çözüm çerçevesi önerir.

Tasarım odaklı düşünme problemlere farklı açılardan yaklaşmaya, çok disiplinli ekiplerle, varolmayan seçenekleri keşfetme ve yaratmaya olanak verir. İnsan merkezlidir. İnsanın gerçek ihtiyacını karşılayacak, problemini çözecek ürün, hizmet, strateji veya sonuç yaratma peşindedir. Bunun için de dinleme, empati, gözlem, işbirliği, görselleştirme ve deneyimleme gibi olgulardan güç alır. Tasarım odaklı düşünme açık uçlu bir süreçtir. Yinelenen döngüler halinde araştırma, sorgulama, kavrama, anlamaya çalışma sürecidir. Bu arada da öğrenmenin, edinilen bilginin sürekli olarak genişlediği, büyüdüğü bir alan yaratır.

Tasarım odaklı düşünme yaklaşımı üç veya beş fazlı modelle irdelenebilir. Üç fazlı modelin aşamaları kabaca şöyledir; kavrama (problemi ve/veya ihtiyacı tanımlamak üzere mümkün olan her kaynaktan veri toplanır, gözlem yapılır, çevre ve kullanıcılar incelenir, bakış açısı ve gereksinimler belirlenir, problem bir hipotez olarak tanımlanır), fikir üretme (çok sayıda fikir üretilir), prototipleme ve test (fikir hızla hayata geçirilir, test edilir, neyin çalışıp neyin çalışmadığı anlaşılarak, geribildirimler doğrultusunda prototiplemeye geri dönülerek tasarım revize edilir). Yaklaşımın alet çantası da oldukça zengindir. Gözlem, yolculuk haritası, görselleştirme, hikâyeleştirme, metafor ve anolojiler, beraber yaratma, beyin fırtınası, zihin haritalama, prototipleme, saha testleri gibi araçlar kullanılan araçlardan bazılarıdır. Bu arada çoğunun niteliksel araçlar olduğunun hemen altını çizelim.

Endüstri 4.0 Proje Yönetimi ve Tasarım Odaklı Düşünme

Gerek teknoloji, gerekse pazarda yüksek karmaşıklık ve belirsizlik içeren iyi tanımlanamayan problem/projeler geleneksel lineer problem çözme yaklaşımının ötesinde ancak tekrarlı, bilgi ve kavram örüntüleriyle yenilikçi, açık uçlu bir yaklaşımla ele alınabilir. Bu da öğrenme odaklıdır ve hipotez geliştirerek belirsizliği indirgemeye dayanır. Projeleri bağlamından bağımsız düşünmek mümkün değildir. Proje bağlamı, proje hayat döngüsü boyunca değişebiliyorsa, problem alanını tekrar tekrar defalarca ziyaret etmek, hedef ve gereksinimleri yeniden tanımlamak gerekebilir. Böylece çözüm alanından çok problem alanını mercek altına alan bir proje yönetim anlayışıyla karşılaşıyoruz.

Bundan uzun zaman önce proje yönetimiyle ilgilenmeye başladığım yıllarda öğrendiğim ilk şeylerden biri proje yönetiminin bir optimizasyon işi olduğuydu. Yıllar boyu bu yaklaşıma tabi olduk, bunu paylaştık. Proje kapsamının, üçlü kısıtlar çerçevesinde, hedeflenen kalite, optimum süre ve optimum maliyetle gerçekleştirilmesinden bahsettik. Ancak görüyoruz ki, yeni endüstride proje yönetimi giderek daha açık uçlu bir hal almaya başlıyor.

Teknoloji ve pazarda yüksek belirsizlik içeren iyi tanımlanamayan problem/projeler tasarım odaklı düşünme yaklaşımıyla ele alındığında nasıl sonuçlar elde edebiliyoruz? Bunu araştırmak için yola çıktık ve birçok alanda uygulanan bu yöntemi biz de Endüstri 4.0 proje yönetiminde sınamak üzere sahada denemelere başladık. İmalat endüstrisinde neredeyse yarım asırdır faaliyet gösteren bir kurumun orta-üst düzey yönetici ve teknik uzmanlarına –kaptan ve bir kısım mürettebat da diyebiliriz- bu pratiği ve ilgili becerileri kazandırmak amacıyla çalıştaylar düzenledik (Çalıştay tasarımı sırasında bize güzel fikirler veren Dr. Öğr. Üyesi Orçun Kepez’e bir kez daha çokça teşekkür ederiz…). Edindiğimiz sonuçları belki ileride başka bir yazıya konu ederiz.

Kurumlar hâlihazırda Endüstri 4.0 projeleri yönetiminde tasarım odaklı düşünme gibi çevik ve tekrarlı yaklaşımların potansiyellerini araştırmaya başlamış durumda; neyi, nasıl yaparak değer yaratabileceklerinin heyecanlı arayışı içindeler. Endüstri 4.0 projeleri yönetiminde tasarım odaklı düşünme yaklaşımının ne ölçüde uygulanabileceği ve benimsenebileceği kurumların dinamiklerine özel bir deneyim ve yolculuk.

Her iki kavram da kurumlardaki dönüşüm faktörleriyle hızla evrilmekte. Kullanılan araç ve yöntemler açısından, iki alan arasında karşılıklı beslenme fırsatları da ortaya çıkmış durumda. Bu bağlamda bahsedilen özellikleriyle tasarım odaklı düşünme, Endüstri 4.0 projeleri yönetiminde inovasyon zorluklarıyla baş etmede sağladığı yenilikçi bakış açısıyla değerli bir pratik olma potansiyeli taşıyabilir.

Karmaşıklık ve belirsizliğin hâkim olduğu bu yeni endüstride, pruvanız her zaman neta olamasa da, rüzgârınız apazdan olsun... Sadun Boro’nun deyimiyle derviş gibi sallana sallana seyir eyleyin bu sularda...

Bana karşı anlayışlı davranan tek kişi terzimdi.
Her gördüğünde yeniden alırdı ölçülerimi.
Onun dışında herkes önceki ölçülerin
bana hep uyacağını sandı.
George Bernard Shaw