Futbolda dünyanın en iyisi olma iddiasını kanıtlama imkânı her dört yılda bir düzenlenen FIFA Dünya Kupası vesilesiyle sağlanıyor. 1930’dan bu yana devam eden bu yarışmanın son galibi olan Almanya milli futbol takımı 2014’te Brezilya’da kazandığı unvanı Haziran 2018’de Rusya’da düzenlenecek 21. Dünya Kupası ile korumaya çalışacak.
Takımlar sahadaki mücadeleleri ile tarih yazmaya çalışırken, aslında milyonları peşine takan, binlerce insanı stadyumlara dolduran bu oyunun ana unsuru olan topun tarihi yeterince ilgi görmüyor. Fakat futbol tarihinde oyun kadar eski olan tek unsur olan ve herkesi hipnotize eden topun yuvarlanarak ilerleyişini izlemek bu oyunu belki de dünyanın en çok ilgi gören sporu haline getiriyor. Dünya Kupası tarihi aynı zamanda “futbol topu”nun da tarihi ve takımlar kadar kupada kullanılan toplar da aslında birbiriyle yarışıyor.
İlk Dünya Kupası Finali: İlk Top Tartışması
1930 yılında Uruguay’da düzenlenen ilk FIFA Dünya Kupası final maçında ev sahibi ve son iki Olimpiyat Oyunları şampiyonu Uruguay millî takımı ezelî rakibi Arjantin ile karşılaştı. 1904’te kurulan FIFA’nın ilk küresel organizasyonu olan bu turnuva aslında ilk defa dünyanın en büyük futbol ülkesinin kim olduğu iddialarına da resmî olarak son verecekti.
30 Temmuz 1930’da oynanan final karşılaşmasının müthiş bir rekabete sahne olacağı konusunda herkes hemfikirdi. Fakat mücadelenin daha ilk vuruş yapılmadan dahi başlaması heyecanı bir kat daha arttırdı. Dönemin kurallarına göre maçlar standart resmî bir topla oynanmıyordu ve iki taraf da maçın kendi toplarıyla oynanmasını istiyordu. Topun yaratacağı fark küçük bir avantaj gibi görünse de, bu imkânı rakibine vermek istemeyen haşin bir rekabet vardı. Maçın hakemiyle yapılan müzakereler sonucu para atışı yapıldı ve karar verildi: İlk devre Arjantin üretimi Tiento futbol topuyla, ikinci devre ise Uruguay üretimi T-Model futbol topuyla oynanacak ve adalet yerini bulacaktı. Arjantin üretimi topla oynanan ilk yarının sonunda skor tabelasında Uruguay 1-2 Arjantin yazıyordu. Top değişimiyle başlayan ikinci yarının sonunda ise Uruguay’ın ataklarına ve üç golüne Arjantin cevap veremeyince Uruguay milli takımı maçı 4-2 kazanarak ilk FIFA Dünya Kupası’nın şampiyonu unvanıyla dünyanın en iyisi olduğu iddiasını taçlandırmış oldu. Böylece dünya kupaları tarihiyle birlikte futbol topunun tarihi de yazılmaya başlandı. Uruguay’ın kazandığı ilk kupanın ardından ikinci kupa 1934’te İtalya’da düzenlendi. Fakat tıpkı 1930’da olduğu gibi mesafenin uzaklığı ve masrafların yüksekliği sebebiyle kıta aşırı ülkeler bu kupaya fazla rağbet göstermediler. İlk kupada olduğu gibi 1934’te de FIFA’nın resmî bir futbol topu yoktu; fakat Mussolini hükümetinin bu turnuva için ürettiği Federale 102 topu ve İngilizlerin ürettiği top kullanılıyordu. Futbolu keşfeden ve 1800’lerin ortasından itibaren oyunun kurallarını koymaktan ekipmanlarının üretilmesine kadar her alanda öncü olan İngilizler, ürettikleri futbol topları ile de özellikle Avrupa piyasasına hakimdiler. Mussolini ise İtalyanların bu piyasaya girmesini istiyordu ve Federale 102 topu bunun için iyi bir fırsattı.
Dünya Kupası’nda top kullanımı anlamında hâlâ resmî bir kural yoktu. Turnuva boyunca her maçın öncesinde takım kaptanlarına iki seçenek sunuluyor ve toplardan birinin seçilmesi isteniyordu. İtalya ile Çekoslovakya arasında oynanan final maçında kaptanların İtalyan yapımı top yerine İngiliz yapımı topu seçmeleri Mussolini’yi pek memnun etmemiş olsa gerek. Fakat uzatmaların ardından İtalya’nın maçı 2-1 kazanarak şampiyon olmasının bu konuyu unutturduğunu tahmin edebiliriz.
1938’de Fransa’da düzenlenen üçüncü turnuvada ise Paris yapımı Allen topu piyasaya sürüldü. İtalyan yapımı Federale 102’den çok farklı bir yapısı olmayan Allen ile oynanan finalde İtalya’nın Macaristan’ı 4-2 yenerek peş peşe kazandığı bu turnuvanın sonunda, Allen fazla ses getiremeden dünya kupası tarihinin tozlu raflarındaki yerini aldı.
2. Dünya Savaşı ve Sonrası
1938 İtalya’nın ardından başlayan 2. Dünya Savaşı Avrupa’da her alanda olduğu gibi sosyal ve kültürel alanda da büyük bir yıkıma sebep olmuştu. Her ne kadar FIFA’nın merkezinin bulunduğu İsviçre savaşın dışında kalmayı başarabilmişse de, ortam bir dünya kupası düzenlemeye müsait değildi ve bir sonraki kupa ancak 1950’de Brezilya’da düzenlenebildi.
1950 Dünya Kupası topun tarihindeki önemli dönüm noktalarından biriydi. O döneme kadar kullanılan toplardaki büyük dikişler özellikle oyuncuların kafa vuruşları sırasında bu dikişlere denk gelmeleri halinde ciddi yaralanmalara sebep olabiliyordu. 1950 Brezilya için özel üretilen Duplo T ise bu dikişleri kullanmadan topun dış yüzeyindeki on iki parçayı bir arada tutan ve bu şekilde şişirilebilmesini sağlayan, aslında günümüzde de kullanılan sibop yöntemini kullanıyordu. Uruguay’ın dünya kupalarına döndüğü ve finalde ev sahibi Brezilya’yı 2-1 yenerek tekrar hükümranlığını ilan ettiği bu kupadaki bir başka ilk ise Duplo T ’nin tüm takımlar tarafından onay görüp istisnasız tüm maçlarda kullanılmasıydı.
1954 İsviçre’de kullanılan Swiss World Champion topu birkaç ufak dizayn değişikliği dışında bir yenilik getirmedi. 1950’deki kupaya katılmasına FIFA tarafından izin verilmeyen Federal Almanya, savaşın ardından dünya futbol sahnesine çıktığı ilk kupanın finalinde dönemin gözde ekibi Macaristan’ı 3-2 yenerek şampiyonluğunu ilan etti.
1958 yılında İsveç’te düzenlenen kupa ise FIFA’nın artık kupalarda resmî tek bir top kullanılması kararı alması açısından önemliydi. Top üzerinden yapılan tartışmalar ve bu konuda bir istikrar sağlanamaması sebebiyle 1958 İsveç öncesinde FIFA tüm top üreticilerinden birer örnek yollamalarını talep etti. Gelen 102 örnek arasından seçilen İsveç ürünü Top Star oldu. Top Star’ın bir diğer özelliği de birden fazla dünya kupasında kullanılan ilk futbol topu olmasıydı. Kupa’nın finalinde ev sahibi İsveç’i 5-2 geçen Brezilya takımı aynı zamanda Top Star firmasına fazladan sipariş veren ülkelerden biri de olacaktı. Top Star futbol topu markalaşma anlamında bir ilki gerçekleştirmişti.
1962 Şili için özel üretilen Crack futbol topu hem Avrupa’da üretilen topların dış yüzey kesimlerinden farklı asimetrik bir kesim kullanılması sebebiyle, hem de Top Star’ın başarısı sebebiyle istenilen ilgi düzeyine ulaşamadı. Crack ve Top Star toplarının kullanıldığı grup ve eleme maçlarının ardından final maçında Çekoslovakya’yı 3-1 ile geçen Brezilya takımı peş peşe ikinci defa dünya şampiyonu oldu.
1966 Dünya Kupası futbolun en iyi oynandığı yer olduğu iddia edilen, ancak bu unvanı henüz taçlandıramayan İngiltere’de düzenlendi. Tıpkı 1958’deki gibi turnuva öncesinde FIFA’ya sunulan toplar arasından seçilen Challenge 4-Star topu ilk defa Slazenger gibi büyük bir firma tarafından üretildi. Bu gelişme futbolun bir pazar olarak küreselleşmeye başlamasının da işaretlerinden biriydi. Topun seçim süreci de daha önce olmadığı kadar detaylı analizlerle gerçekleşmiş ve turnuvaya altı ay kala seçilen top tüm katılımcı ülkelere yollanarak takımların alışmasına olanak sağlanmıştı. İngiltere’nin finalde Federal Almanya’yı 4-2 yenerek dünyanın zirvesine çıkması da dünya kupası tarihinin önemli başlıklarından biri olacaktı.
1970’ler ve Adidas’ın Pazara Girişi
1970 Meksika Dünya Kupası topun tarihsel sürecindeki en önemli dönüm noktalarından biri oldu. FIFA 1958’den beri kullandığı tek top kuralını bir adım öteye taşıyarak tek top ve tek marka sistemine geçti. Böylece Adidas firması FIFA Dünya Kupası’nın resmî top tedarikçisi oldu. Meksika 1970’in en önemli değişikliklerinden biri de o döneme kadar 12-24 arası panelden oluşan dış yüzeye sahip futbol toplarının yerine 32 eş hektagonel panelden oluşan bir topun dünya kupasında kullanılması oldu. Adidas’ın ürettiği Telstar aynı zamanda o güne kadar genel kabul görmüş kahverengi tonlar yerine siyah beyaz televizyon yayınında daha iyi gözüken siyah beyaz renkleri seçmişti. Brezilya’nın finalde İtalya’yı 4-1 geçerek son dört kupada üçüncü defa şampiyon olmasıyla artık dünyanın en iyi futbol takımının kim olduğu konusunda kimsenin şüphesi de kalmadı.
Adidas’ın resmî tedarikçisi konumuna gelmesiyle futbol toplarının üretiminde istikrar da sağlanmış oldu. 1974 Almanya’da kullanılan Telstar Durlast, 1978 Arjantin’de kullanılan Tango, 1982 İspanya’da kullanılan Tango Espana, 1986 Meksika’da kullanılan Azteca, 1990 İtalya’da kullanılan Etrusco Unico, 1994 Amerika Birleşik Devletleri’nde kullanılan Questra ve 1998 Fransa’da kullanılan Tricolore futbol topları aslında birbirine çok benzer 32 panelli siyah-beyaz ağırlıklı toplardı. İsimlerinden de tahmin edilebileceği gibi Adidas’ın önceliği topun teknolojisi ve dizaynına odaklanmak yerine topun ismi üzerinden ev sahibi ülkenin tarihine dokunmaktı. Güney Kore-Japonya ortaklığında düzenlenen 2002 Dünya Kupası ise futbol topları tarihinde bir dönüm noktası niteliğindeydi.
Fevernova: Bir Toptan Fazlası
1970 ile 1998 arasında top dizaynı ve kalitesine gelen istikrar sayesinde Adidas firması teknolojiden de faydalanarak topun hafifliği, falso alması, uçuş hızı, esnekliği ve benzeri unsurlarda çalışmalar yaptı ve 2002 Güney Kore-Japonya’da teknolojinin etkilerinin fazlasıyla hissedileceği Fevernova topunu piyasaya sürdü. O zamana kadarki toplardan daha hafif olduğu hissiyatını vermesi ve falso alma konusunda çığır açan dış yüzey panelleri oyuncular ve kaleciler açısından önemli bir değişiklikti. Türkiye’nin şampiyon Brezilya’ya yenilerek üçüncü bitireceği bu kupada ilk defa topun kendisi de en az kupadaki maçlar kadar gündemde kaldı.
2002’deki bu inovatif ve cesur hamlesi dünya çapında kabul gören Adidas, FIFA’nın da desteğiyle 2006 Almanya’nın topu Team Geist, 2010 Güney Afrika’da kullanılan Jabulani ve 2014 Brezilya’nın resmî topu Brazuca’da yeni teknolojilerin kullanımı ve renklendirme anlamında yeniliklere devam etti. Artık dünya kupalarının futbol topları, teknolojileri NASA’da tartışılan, ev sahibi ülkelerin kendi ulusal kimliklerini yansıttıkları dizaynlara sahip ve FIFA Dünya Kupası markasının önemli temsilcilerinden biri haline gelmişti. 14 Haziran – 15 Temmuz 2018 tarihleri arasında Rusya’nın ev sahipliği yapacağı Dünya Kupası’nın resmî topu Telstar 18 ise isminden de anlaşılacağı üzere 1970 Meksika’daki adaşına gönderme yapıyor. 1994’ten beri Adidas’ın tercih ettiği bol renkli ve farklı dizayndaki toplardan ziyade, siyah-beyaz ağırlıklı sade bir dizayna sahip olan Telstar 18’in bu anlamda nostaljik etki yaratması hedefleniyor. Tabii arkasındaki araştırmanın ve üretiminde kullanılan teknolojilerin 1970’lerdeki adaşı gibi olmayacağını tahmin edebilirsiniz.