Khas Üniversitesi Sosyal Sorumluluk Projeleri kapsamında çalışmalarını sürdüren Belgesel Fotoğraf Atölyesi’nin bu yıl konu başlığı sosyo ekonomik nedenlerle İstanbul’u yurt edinen kadınlar. Aralarında Kamerunlu, Suriyeli, Ermeni ve LGBTİ gibi farklı aidiyetlerden kadınların bulunduğu 10 kişilik ekiple çalışmalarına başlayan Atölye, Nisan ayında sergi gerçekleştirmeyi planlıyor. Önceki yıllarda Roman, Rum, Türk ve İşçi Kızlarla 3 farklı proje gerçekleştiren atölyenin çalışmalarına Sezen Aksu, Coşkun Aral, Okan Bayülgen ve Gaye Boralıoğlu gibi birçok isim yazar olarak katkıda bulunmuştu.
"Hayal meyal hatırladığı bir istisna geldi aklıma, yaklaşık yirmi yıl kadar önce, özellikle Galata üzerine bir şeyler yazmayı deneyen şu yaşlı İngiliz vaiz . Fakat o da sonunda yine surları resmetmeye, onların kapılan ve burçları üzerindeki Ceneviz kitabelerini çözmeye yöneltmişti " John Covel’in, geçen yüzyıl başından aktardığı bu gözlem, İstanbul tasvirlerinin sınırlılığının sadece bugüne ait bir sorun olmadığım gösteriyor. Tual ve vizörde İstanbul çoğunlukla gün batınımda yolcusuz gemilerin, cemaatsiz görkemli ibadethanelerin, aç martıların ve uykusuz kedilerin yurdudur. İnsan ise bu tasvirlerde sadece güleç çocukluk, yorgun yaşlılık portreleriyle yer bulabilmiştir.
Öyle ki Kadir Has Üniversitesi Sosyal Sorumluluk Projeleri kapsamında var olan Khas Belgesel Fotoğraf Atölyesinin her 4 sergi çalışmasında, öğrencilerin tamamı işe; gün batanım, mimari siluetleri, martıları, kedileri ve çocukları fotoğraflamakla koyulmuşlardır.
Atölye, 2011 yılında Rum ve Türk çocukların birlikteliğiyle kurulan 10 kişilik ekibe ödevi verdiğinde öğrenciler; sonraki yıllarda birlikte çalıştığımız Roman çocuklar, işçi kız çocuktan ve 21. yüzyıl İstanbul’unu yurt edinen farklı aidiyetlerden kadınlar hemen hemen aynı fotoğraflarla geri dönmüştür.
Eğitimlerde fotoğrafçı Tuğba Kırallı ile üzerinde durduğumuz asıl konu, fotoğrafın hayatı anlatan ve estetik barındıran bir araç olduğu idi. İlk derslerde garipsenen bu yaklaşım, zaman içinde reflekse dönüştüğünde İstanbul’un büyülü gerçeği kendini göstermeye başladı. Bu gerçeklik karşısında söyleyecek sözleri olan akademisyen, sanatçı ve gazeteciler proje fotoğraflardan ilham alarak birer metin yazdılar.
İLK YIL Bir Mahalle Hatırası
İlk olarak “Bir Mahalle Hatırası” adlı çalışmayla Fener Rum Lisesi öğrencileri ve Cibali İlköğretim Okulu öğrencileri, Haliç’in suları boyunca uzanan mahallerde hayatı fotoğrafladı. İkinci aşamada ise konuya duyarlı gazeteci, akademisyen ve sanatçılardan çocukların çektiği birer fotoğrafı okumaları istendi. Metin grubunda yer alan Khas Rektör Yardımcısı Prof Dr. Hasan Bülent Kahraman’ın, ilköğretim öğrencisi Rabia Oğuzcan’ın fotoğrafında gördükleri şu şekildeydi:
“Bu fotoğrafta da hayat var. Hayata hazırlanan, beklentileri, umutları, özlemleri, düşleri olan bir genç kız bu fotoğrafta o geleceğin öyküsünü yazmıyor. Geleceğe giden yolun dikliğini sarplığını işaret ediyor. Çünkü hayatı kazanmaya çalışan insanları resmediyor. Çalışan, kendi hayatını değiştirmeye uğraşan, gelecek arayan, inşa eden kadınlar bu resmin öznesi Arkada bir şahlık ev var. Belki o evi almak için bu gösterilen çaba. Ama tersi de geçerli olabilir. Belki o evin satılmasını gerektiren şartların zorlamasıyla bu insanlar çalışıyor. Ne olursa olsun çalışmak umuttur. Çalışmak hayata müdahaledir. Çalışmak hayatın aşılmasıdır. Ve o süreç işte umuttur, beklentidir, arayıştır. Çalışmak hayata İsyandır, insan çalışarak kendisini oluştururken, hayatın verili koşullarını da değiştirir. Çalışmak isyan etmektir. Ve bir şair ‘ bir isyan bayrağı gibi güzel...’ diyordu. Bu resim gelenekle gelecek arasında hayata başkaldırışın isyan bayrağı. Güzel1 Bu fotoğraf.”
İKİNCİ YIL Hayat Bildiğin Gibi Değil
Atölye, sonraki yıl İstanbul’un son Roman mahallelerinden Lonca’nın çocuklarına 2 aylık fotoğraf eğitimi verdi. Çocuklar, sürgünden önce Edirnekapı’dan Haliç’e uzanan surlar boyunca yayılan gecekondulardan oluşan mahallelindeki hayatı fotoğrafın sihriyle ölümsüzleştirdiler.
Merin grubunda yer alan isimlerden savaş fotoğrafçısı Coşkun Aral, babası cezaevinde olan 11 yaşındaki Şara Yeşilova’nın fotoğrafında şunları gördü:
"Özgürlük kuşlara yakıştırılır çoğu zaman. İnsanın kuşlara hayranlığı da belki bundandır. Bitmeyen özgürlük arayışı, elle tutulabilecek kadar yakın olduğunda mümkün görünür, kimi zaman. Yerinden yurdundan da edilse, bir gün bir yerlerde özgürlüğü hayal eder insan. Şara, bu fotoğraf çekerken cezaevindeki babasını düşünmüş, işte tam da bu yüzden. Babasının güvercinleri sevmesi de bu yüzden. Fotoğraftaki gencin güvercin beslemesi de... Bu kadar küçük ortak paydalarda bile buluşabilen biz insanlar, nasıl oluyor da boyumuzdan büyük ayrılıklara düşüp duruyoruz tekrar ve tekrar, bir anlasam... ”
ÜÇÜNCÜ YIL Fabrika Kızı
Gün doğarken her sabah, bir kız geçer kapımdan Köşeyi dönüp kaybolur, başı önde yorgunca.
Bora Ayanoğlu’nun yaklaşık 50 yıl önce söz ve müziğini yaptığı Fabrika Kızı, bugün halen Türk pop müzik literatürünün nadir işçi şarkılarındandır. Başı önde yorgun Fabrika Kızı’nın çalıştığı iş yeri artık öğrencilerinin okuduğu Kadir Has Üniversitesi Cibali Kampüsü.
Ancak Haliç, halen merdiven altı tekstil atölyelerinin yoğun olduğu ve kentin ucuz iş gücünü karşıladığı bir konuma sahip.
İş gücüne en önemli kaynağı fırsat eşitliği ellerinden alınmış olan kız çocukları oluşturuyor.
Üçüncü atölye, eğitim olanağından yoksun ve çocuk yaşta ağır işçilik yapmak zorunda bırakılmış işçi kızlarla gerçekleşti.
Ayanoğlu’nun, Fabrika Kızı adlı şarkısından ilham alan proje kapsamında, Haliç bölgesinde yaşayan işçi kızlara 2 aylık fotoğraf eğitimi verildi. Gündelik hayatlarını fotoğraflayan 21. yüzyılın fabrika kızlarının eserleri kendisini cinsiyet ayrımcılığına karşı sorumlu hisseden isimler tarafından öyküleştirildi.
Metin grubunda yer alan Sezen Aksu, 19 yaşındaki işçi Sibel Soylu’nun fotoğrafından hareketle atölyemize şu satırları armağan etti.
“Dünya yorgun düşürdüğünde, kendi dünyasına sığının, kendi hayal dünyasında soluklanır insan... En çokta çocuk...
Bedenin ne kadar küçükse, kurulan dünya da inadına o kadar büyük olur...
İmkansız yoktur orada, uzak yoktur; olmaz, olmaz• • •
Hayal kurmak, çocukların çok daha özgürce kullanabildiği, zamansızlığa ve mekansızlığa açık bir bilettir...."
BU YIL İstanbul Kadın Renkleri
Yazının başında andığımız John Covel’iıı alıntısı şu sözlerle devam eder:
“Başka herkes için Galata olsa olsa kilise ve genelevleriyle dikkat çeken bir uğrak yeriydi sadece.”
Henüz çekilemeyen fotoğraftır Kadın İstanbul. Kadirim; şaşkın seyyahların ve onların mirasçısı, günümüz aktarıcılarının tasvirlerindeki yeri pek değişim göstermemekle birlikte, manzara her geçen gün daha da kötüleşiyor.
Onlar gazetelerin 3. sayfa haberlerinde kurban gittikleri cinayet haberlerini süsleyen birer vesikalıkla anılıyorlar. Diğer taraftan kadim İstanbul; savaş, töre ya da sömürü tehditlerinden kaçan Afrikalı ve Ortadoğulu kadınlara da ev sahipliği yapıyor.
Khas Belgesel Fotoğraf Atölyesi, bunların farkındalığıyla son sergi projesinin konusunu İstanbul’un kadınları olarak belirledi.
Çalışmada, fotoğraf geçmişi olmayan Suriyeli, Kamerunlu, Ermeni, LGBTİ ve farklı aidiyetlerle ifade edilen kadınlar aldıkları eğitimin ardından, gündelik hayatlarını fotoğraflaması ve konuya duyarlı gazeteci, akademisyen, yazar kadınların bu fotoğraflan metinleştirmesiyle sergiye dönüştürmeyi hedefleniyor.
Kadınlar, 3 ay süreyle proje kapsamında Kadir Has Üniversitesinde fotoğraf dersleri alacaklar ve sponsor Canon Europa’nın kendilerine hediye ettiği fotoğraf makinelerini kullanacaklar. Fotoğrafların her biri yüzyıllardır görmezden gelinen İstanbul’un gerçek kadınlarının hayatlarım aktarıyor.
Fotoğraflar, Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevda Alankuş danışmanlığında belirlenen ve tamamı kadınlardan oluşacak metin grubunca öyküleştirilerek Nisan ayında sergi açılışı planlanıyor.
Çalışmanın tüm aşamaları Khas Fotoğraf Kulübü öğrencileri tarafından görüntüleniyor ve sergiye eş zamanlı olarak bir belgesel hazırlanıyor.
BELGESEL FOTOĞRAF ATÖLYESİ SERGİ KÜNYELERİ
BİR MAHALLE HATIRASI
Fotoğraf: Abdülkerim Keşke, Kübra Top, Mehmet Demir, Merve Harmancı,
Mustafa Toprak, Öznur Başar, Panayot Kapariza, Rabia Oğuzhan,
Stavro Yılmazoğlu, Umut Başar.
Metin yazarı: Alper Görmüş, Ayten Görgün Smith, Bedia Ceylan Güzelce,
Cüneyt Özdemir, Elif Key, Haşan Bülent Kahraman, Mithat Bereket,
Okan Bayülgen, Pakrat Estukyan, Pınar Öğünç
Koordinatör: Ulaş Tosun
Eğitmen: Ulaş Tosun
Grafik tasarım: Lora Baytar
Proje kaynak: Kadir Has Üniversitesi
HAYAT BİLDİĞİN GİBİ DEĞİL
Fotoğraf: Cesur Karakule, Demir Önemli, Emircan Duman, [dal Duman, İrem Önemli,
Muhammed Gülfidan,Taha Doğan Bakır, Şara Yeşilova, Öykü Bulut, Yaren Aydın
Metin yazarı: Burcu Aktaş, Cüneyt Özdemir, Coşkun Aral, Metin Üstündağ,
Murat Uyurkulak, Nevin Sungur, Okan Bayülgen, Pınar Öğünç,
Haşan Bülent Kahraman, Melis Behlil
Koordinatör: Ulaş Tosun
Eğitmen: Ulaş Tosun, Volkan Mert
Grafik tasarım: Birsen Duyar
Ekipman sponsoru: Sony
Proje kaynak: Kadir Has Üniversitesi
FABRİKA KIZI
Fotoğraf: Kübra Akdemir, Hatice Akyüz, Zeynep Aytan, Dilek Aytekin, Emine Kurşun,
Dilek Kurşun, Gözde Özkorkmaz Sezgin, Sibel Soylu, Şilan Toksoy, ŞeymanurZaferoğlu
Metin yazarı: Burcu Aktaş, Sezen Aksu, Sevda Alankuş,
Bora Ayanoğlu, Gaye Boralıoğlu, Karin Karakaşlı, Haşan Bülent Kahraman,
Pınar Öğünç, Cüneyt Özdemir, Aret Vartanyan
Koordinatör: Ulaş Tosun
Eğitmen: Ulaş Tosun, Tuğba Kırallı, Müge Ispartalı
Grafik tasarım: Duygu Silen
Proje sponsoru: Canon Eurasia
Proje kaynak: Kadir Has Üniversitesi