Her Defasında Küllerinden Doğan Ajan: James Bond

Her Defasında Küllerinden Doğan Ajan: James Bond
Dünya sinema ve kültür tarihinde yer eden en önemli roman ve film kahramanlarından biridir James Bond. Soğuk savaş döneminin İngiliz ajanı üzerine yarı anı, yarı kurgu olarak yazılmış bir dizi romandan yola çıkan filmler dünya çapında bir kültürel ikonun doğuşuna şahitlik etti. 1962’deki ilk James Bond filmi Dr. No’dan 2015 yılının Spectre filmine James Bond karakteri yıllar içinde dünyadaki siyasal ve kültürel değişikliklere uyarak yeniden yorumlandı. Birbirinden farklı oyuncular sırasıyla Sean Connery, Roger Moore, Pierce Prosnan ve en son Daniel Craig İngiliz ajanına hayat verdiler. Son Bond filmi Spectre gösterime girmişken James Bond’un kaynaklarını, kültürel etkilerini ve uzun yıllar içindeki değişimlerini ele alacağız.

Köken: lan Fleming Romanları

Kendisi İngiliz donanmasında haber alma subayı olarak çalışan Ian Fleming, dünyanın özellikle İngiliz sömürgesi olan bölgelerini de gezip dolaşmış bir seyyahtı. Anılarım, araştırmalarını ve soğuk savaşta İngilizler’in haber alma faaliyetlerini birleştirdiği bir dizi roman yarattı. İlk Bond romanı (Live and Let Die) 1953 yılında basıldı. Fleming, James Bond karakterinin olduğu toplamda 12 roman ve 2 öykü kitabı yazdı. İlk üç Bond filminin yazımına da katkıda bulunan Fleming, 1964 yılında hayata 56 yaşında veda etti. Arkasında çok büyük bir kültürel miras bırakacağından habersiz olarak.

İki Cesur Yapımcı: Broccoli ve Saltzman

Ingiliz Broccoli ve Kanadalı Saltman, tüm dünyada Bond çılgınlığı yaratacak olan James Bond filmlerinin ilkini 1962 yılında yaptılar. Ard arda dokuz Bond filmi yapan iki yapımcının yolları daha sonra ayrıldı. Yapım şirketleri ise eşlerinin isimlerine üretilmişti (Danjaq daha sonradan EON). İki yapımcı becerikli ve savaş filmlerinde uzman olan Terence Young’ı buldular ve yönetmen koltuğuna oturttular. Young’ın kendisi James Bond karakterine uygun bir hayat sürmüş maceracı ve lüks yaşamayı zevk edinmiş bir yönetmendi. Filmlerin iki yıldızı olan Sean Connery’i seçtikten sonra Young her ilk iki filmde Connery’i Bond olmak üzere eğitti. Nasıl yürünür, konuşulur tüm bunlar Young’dan Connery’e Bond karakterini oluşturması için verilen eğitim ile ortaya çıkmıştır. Young’dan sonra pek çok yönetmen geldi geçti. Bunların tamamının İngiliz kökenli olmasına özen gösterildi.Jaws ile ünlenen Steven Spielberg, James Bond’u yönetmek istemiş, yapımcılardan red cevabını alınca kendi macera kahramanını yaratıp Indiana Jones filmlerini çekmişti.

Bond Çılgınlığı (Bondmania)

1962 yılından itibaren kesintisiz olarak Sean Connery ile peş peşe beş James Bond filminde oynar. Bu süre zarfında ard arda yapılan her filmin gişesi seyirci sayısı ile birlikte yapım bütçesi de artar. Artık James Bond filmleri ile ilgili afişler, reklamlar, çizgi romanlar ve televizyon dizisi adaptasyonlar başlamıştır. Bond çılgınlığı denebilecek bu dönemde seyirciler James Bond karakterine ve yıldızlaşan oyuncusu Sean Connery’i ilahlaştıran bir tutum içindedir.


Parodiler

Televizyon dünyası James Bond’un sinemada yakaladığı başarıdan etkilenip birbiri ardına bazen tek bazen de ikili ajanlardan oluşan bir dizi televizyon dizisi üretti. Bunlardan bazıları sonradan James Bond rolünü alacak olan Roger Moore’u da içerdi. Örneğin Saint dizisi ya da Tony Curtis ile yaptığı Kaygısızlar (The Persuaders) bunlar arasında. Diğerleri The Avengers, I Spy, Get Smart ve The Man From UNCLE. Benzer şekilde bir takım casus filmi de Bond özentisi olarak ortaya çıktı. Casino Royale Woody Allen gibi pek çok ünlünün katıldığı hafif bir komedi oldu. Benzer bir başka film de James Coburn’lu Our Man Flint idi. Türk sineması da bu furyadan nasibini aldı. Altın Çocuk adıyla Göksel Arsoy tipikJames Bond filmi senaryosu ile casusluk film yaptı. Günümüzde Bond parodi filmlerinin en bilineni ise 1960’lardaki Bond filmlerine göndermeleriyle bilinen Austin Powers ve Johnny English serileridir. Netflixde çizgi dizi olarak yayınlanan Archer da komedi olarak bir James Bondvari casus karakteri, annesi ve sevgilisi ile olan ilişkiler üzerinde anlatır.

Bond’un Vazgeçilmezleri; Mekân, Kadınlar ve Kötüler

James Bond sinemasal anlatımında yer alan en önemli özellikler egzotik mekânlar. Her Bond filmi dünyanın birden fazla egzotik sayılabilecek mekânında geçer. Kahramanımız ile biz de onun değişik yaşam tarzlarına karışmasının fantezisi içinde yaşarız. Bu fantezinin öğeleri pahalı oteller, egzotik içkiler (en önemlisi votka- martini) , otomobiller parfümler, saatler ve tabii egzotik kadınlar. Bu seyahatler sırasında Bond iki kere de İstanbul’a uğrar From Russia with Love ve Skyfall ile. James Bond filminin Sean Connery ile yerleşen maço ve hatta kadına kötü davranan ve cinsel obje olarak gösteren yaklaşımı yıllar içinde değişti ancak ana özellikleriyle hala pasif ve erkeğe göre tanımlanan fiziksel özelliklere göre değerlendirilen bir anlatım yapısı James Bond’un cinsiyet ayrımı yapan bir film serisi olması gerçeğini değiştirmiyor. Ursula Endress’in denizden sahile çıktığı 1962 tarihli Dr. No’dan bu yana pek çok ünlü ve yetenekli kadın oyuncu Bond kızı olarak bilinen role büründü. Bunların içinde Diana Rigg, Maude Adams, Jane Seymour, Halle Berry, Sophie Marceau, Denise Richards, Rosamund Pike, Eva Green, Monica Bellucci ve Lea Seydoux bulunuyor. Bond filmlerinin bir diğer karakteri de kötü adamlar. Bunların en bilineni Ernst Stavro Blofeld. Blofeld; Spectre isimli uluslararası suç örgütünün bir numaralı yöneticisi olarak Bond ile defalarca kapışır ve her defasında kaybeder. Önceleri korkutucu sonra da şirin bir dev olan Jaws ve fötr şakalı cüce Nick Nack ve Christopher Lee’nin canlandırdığı Scaramanga diğer unutulmaz kötücül karakterler.



Zaman İçinde Değişen Aktörler

James Bond rolünü zamanla pek çok oyuncu aldı. Sean Connery 1960’larda ilk Bond olarak oynadı. Ancak oyuncu bu rolün üzerine yapışacağı korkusuyla bıraktı. Sonradan çok pişman olduğunu söyleyen Connery, çok büyük bir servete ortak olma şansını geri teptiğini söyler. Connery sert, maço ve acımasız bir Bond oldu. Ondan sonra erkek güzeli manken George Lazenby bir filmde denendi ancak sonuçlar olumsuz olunca Connery bir kez daha Bond olarak geri döndü. Ancak Connery kendini aktör olarak farklı rollerde görmek istediği için yollarını tekrar ayırdı. Ta ki 1983 yılında EON şirketinden bağımsız ikinci bir Bond dilinde oynayana kadar. Roger Moore ikinci en çok bilinen James Bond oyuncusu oldu. Roger Moore asil, insanlara tepeden bakar alaycı tavrı ile faklı bir Bond oldu. 1971-1985 arasındaki filmlerde yıllar geçtikçe epey bir yaşlanan kadar James Bond rolünü İngiliz asilliğiyle resmetti. 1987’de yeni bir Bond oyuncusu arayışında Broccoli Timothy Dalton’da karar kıldılar. İki film daha devam ettikten sonra Broccoli’nin rahatsızlığı ve ölümü ile artık yapımcı rolünüüvey oğlu Michael Wilson ve kızı Barbara Broccoli devraldı. 4. Bond oyuncusu Pierse Brosnan ile Bond karakterine 1990’lar ve 2000’lerin soğuk savaş sonrası dünyasında James Bond’a yeni görevler tanımlanır. Artık düşman Sovyetler değil sapkın Rus generalidir, vahşi kapitalist iş adamlarıdır.

Yasal Sorunlar: Bir Fikir, Üç Film

James Bond serisinin yazarı Ian Fleming ile Irlandalı Kevin Mcclory serinin dördüncü filmi olan Thunderball’un senaryo fikrini beraber yazarlar. Sonradan yazarın da ölümüyle McClory bu filmin fikrinin kendine ait olduğunu ileri sürer ve yapımcıları dava eder. Bu hakkına dayanarak da bir de korsan James Bond filmi üretir başrolüne de Sena Connery’i koyar. 1983 yılı bu yüzden iki farklı James Bond filminin çıktığı bir yıldır. McClory MGM, United Artists, EON ve Sony ile davalık olarak bir kez daha Thunderball fikrinden bir James Bond filmi çıkartmak ister ama ömrü yetmez. 2013 yılında varisleri Bond yapımcıları ile anlaştı ve telifi sattılar.

İmkânsız Araç Gereçler

James Bond filmlerini eksantrik kılan bir özellik ise filmlerde üretilen otomobil aksesuvarları ve bir takım yüksek teknoloji ürünü gözetleme ve savaş araçlarıdır. Lazerli çakmaklardan kanatlı otomobillere kadar birbirinden ilginç bu aletleri hazırlayan ise MI6den Q birimidir. Bu birimin başında bulunan Q kişisi de Bond ile sürekli takışan ve devlet malına zarar vermesine kızan tonton bir ihtiyar idi. Bu rolü uzun süre yürüten Desmond Lwelyn zamana yerini önce John Cleese’e bıraktı ve son iki Bond filminde ise Ben Whishaw oynadı. James Bond’un favori otomobili Aston Martin oldu. Bu alet edevatın ve kötü adamların birbirinden ilginç entrikalı karargâhlarının tasarımcısı Ken Adam 1962-1979 arasındaki tüm Bond filmlerinin sanat yönetmeni ve set tasarımcısı olarak yer aldı.

Tekrarlanan Karakterler: M ve Moneypenny

Bond filmlerinde kötü adamların dışında iyi kişiler de bir filmden diğerine tekrar tekrar karşımıza gelirler. Bunlardan biri M dir. M, Ingiliz gizli servisinin çift sıfırlı (yani en az iki kişi öldürmüş/öldürme yetkili) ajanlarından sorumlu kişi. Soğuk savaş yıllarının bu sert bürokratı 1995’te Goldeneye ile yenilenen Bond serisinde Judi Dench’in canlandırdığı bir kadına dönüşür. Bu görevi neredeyse 20 yıl yürütür Dench. Bir başka karakter ise M in sekreteri olup James Bond’a gizli hayranlık besleyen bayan Moneypenny’dir.

Film Şarkısı ve Açılışı

James Bond filmlerinin büyük çoğunun senfonik orkestra bestesini John Barry yaptı. Daha sonra Michael Kamen David Arnold ve Thomas Newman besteci olarak görev aldılar. Çok bilinen ana tema bestecisi ise Monty Norman’dir. Her Bond filminin filmin ismiyle özdeşleşen ve dönemin hit şarkıcısının besteleyip söylediği bir de şarkısı bulunur. Birkaç istisna hariç bu gelenek 50 yıldır süre gelmiştir. Bu parçaları ise şunlar: Paul McCartney (Live andLet Die), Duran Duran (A View to a Kill) Tina Turner (Goldeneye), Adele (Skyfall) ve son olarak Sam Smith (Spectre). Bond filmlerinin film müziği eşliğinde açılış jenerik klibi ise dünyanın en pahalı ve güzel klipleri olarak niteleyebiliriz. Bu klipleri ilk yıllarda Maurice Binder yaptı. Sonraki yıllarda Daniel Kleinman Goldeneye ile birlikte bu görevi üzerine aldı.

Son Bond: Skyfall ve Spectre

Daniel Craig’in yeni James Bond olacağı ilan edildiğinde aleyhinde Bond hayranlarınca bir kampanya başlatıldı (danielcraigisnotbond.com). Daniel Craig, Casino RoyaUden itibaren yer aldığı dört Bond filminde rolünün hakkını verdi. Skyfall serinin tarihinde bir dönüm noktası oldu 1 milyar dolar gişe hasılatını aşarak dünyanın en çok seyredilen filmleri sıralamasında şu an 13. sırada. Filmin yönetmeni Sam Mendes devam olarak Spectre’da da görev aldı.James Bond filmlerinin Daniel Craig’li versiyonları daha önce Batman, Kara Şövalye serisinde de gördüğümüz gibi karakterin geçmişine, çocukluğuna, aile tarihine dönüş yaparak insani özelliklerini vurguluyor. Bond ailesini kaybetmiş, üvey kardeşi Blofeld psikopat bir katil olmuş, sevdiği her kadının ölümüne şahit olmuştur. En sonunda tüm düşmanlarını tek tek sorgulayarak Spectre isimli küresel suç örgütünü bulur ve başında bulunan üvey kardeşi Blofeld’i yakalar. Bu tür karmaşık öykü ağı, aşk ve arkadaşlar için sınırsız fedakarlık 50 yıllıkJames Bond efsanesi içinde duygusal ve yeni bir tat veriyor. Daniel Craig’in bir daha oynamaya tövbe ettiği James Bond karakterinin bir sonraki filminde kimin oynayacağını sabırsızlıkla bekliyoruz. Belki de bu Idris Alba olur. Clive Owen da favorilerden. Belki yine 3. defa Istanbul’dan Sevgilerle der yeni James Bond.