İşgal Et Hareketlerinin Gücü ve Sınırları

İşgal Et Hareketlerinin Gücü ve Sınırları

Kadir Has Üniversitesi 2014-2015 Eğitim- Öğretim Yılı Akademik Açılışı tanınmış sosyolog-yazar-aktivist Columbia Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Todd Gitlin’in katılımı ile geçtiğimiz 19 Kasım’da Cibali Kampüsü’nde düzenlenen törenle gerçekleşti. Prof. Gitlin törende “İşgal Et Hareketlerinin Gücü ve Sınırları” konulu bir konuşma yaptı. İşte profesörün konuşmasından kareler:

Sosyal Medyaya Bel Bağlama Paradoksu

“Bu sessiz etki sosyal medyanın yaptığı şeyi iyi yapmamasından değil, bir anlamda, çok iyi yapmasından kaynaklanıyor. Dijital araçlar hızlı bir biçimde hareketler inşa etmeyi çok daha kolay hale getiriyor ve koordinasyon masraflarını çok azaltıyor. Bu başta iyi bir şey gibi görünse de sonra beklenmeyen bir zayıflığa yol açıyor: İnternet'ten önce, sansürü alt etmek ya da protestoyu düzenlemek için gereken meşakkatli organizasyon aynı zamanda karar alma için gereken altyapının inşasına ve ivmenin sürdürülmesi için gereken stratejilere de yardım ediyordu. Şimdi hareketlerin bu aşamayı hızla geçmesi çoğunlukla kendi zararlarına oluyor.”

-ZeynepTüfekçi

Temel Soru

Protesto hareketleri örgütlenmeyi öğrenebilecek mi -zor sorular sormayı, daha geniş kitleler için anlam ifade etmeyi ve yönetme hakkı mücadelelerini güçlendirebilecekler mi?

Bölünen Hong Kong

“1948'den beri Hong Kong’da yaşıyorum ve toplumu bu kadar bölen bir başka olay hatırlamıyorum, kendi ailemin içinde bile keskin taraflar oluştu.”

          Anson Chan, 74 yaşında; bölgenin eski başsekreteri, demokrasi taraftarlarının safında yer alıyor.

Örgütlenme Çevresel Vizyon Gerektirir

Artık, Occupy Hong Kong ismiyle anılan sivil-itaatsizlik hareketinin kurucularından Benny Tai, TIME’a: “ulaştığımız başarı tamamen beklenmedik” dedi. “Artık yeni bir dönem başladı.” Tai, ayrıca, protestocuları Şemsiye Hareketi -polisin sıktığı biber gazından korunmak için göstericilerin şemsiye kullanmalarından gelen ismiyle- ve Hong Kong’un 30 yıllık demokratik hareketler tarihi arasındaki ilişkiyi dikkate almaya çağırıyor. Tai, “Şemsiye Hareketi'’ni Şemsiye Meydanı'nın ötesinde nasıl görebiliriz” diye soruyor.

 

Örgütlenme Zordur

1.Stratejik soruları planlamak ve tartışmak zorundasınız

Küçük parçalara bölünmüş olan, şu anda 7. haftasındaki Şemsiye Hareketi içindeki protestocular ne yapacaklarına karar vermek konusunda sorun yaşıyorlar. Geçen hafta hükümetle yapılacak müzakerelerdeki yeni adım konusunda oylama yapılacak olan bir referandum, organizasyonların gündem konusunda karar verememesi nedeniyle heba oldu. Gösteriler sürerken protestocuların sayısı azaldı.

1.İkna olanlara da olmayanlara da cazip görünebilmelisiniz

2.Düşmanlarla başa çıkabilmelisiniz

3.Açık seçik zaferler kazanabilmelisiniz

4.Sürekliliği koruyabilmelisiniz Ameliyat çok başarılı geçti (ama hasta öldü)



Rakamlar

Ilk oturma eylemindeki öğrenci sayısı, Greensboro, NC, Şubat 1960: 4

SNCC (Student Nonviolent Coordinating Committee: Öğrencilerin Şiddet Içermeyen Koordinasyon Komitesi) kuruluş toplantısı delegeleri, Raleigh, NC, Nisan 1960: 126

Ilk SNCC toplantısının maliyeti: $800

Mayıs 1961 tarihli ilk Freedom Ride katılımcı sayısı: 13

SDS (Students for a Democratic Society: Demokratik Toplum Taraftan Öğrenciler) kuruluş toplantısı, katılımcı sayısı, Port Huron, Michigan, Haziran 1962: 59

SDS üyeleri Ocak 1965 (yaklaşık): 1500

Chase Manhattan Bankası’nda yapılan Güney Afrika’daki apartheid karşıtı oturma eyleminde tutuklananların sayısı, Mart 1965: 49

Vietnam Savaşı karşıtı ilk ulusal miting katılımcı sayısı, Washington, DC, Nisan 1965: 25,000

Ulusal savaş karşıtı Moratoryum katılımcı sayısı, Ekim 1969 (BBC’nin tahmini): 2 milyon

“Biz bir azınlığız"

“Çalışmalarımıza, yaşama ilişkin deneydeki son kuşak olabileceğimiz algısı öncülük etmektedir. Ama biz bir azınlığız-halkımızın ezici çoğunluğu, toplumumuzun ve dünyanın geçici dengelerini sonsuza dek işleyecek unsurlar olarak görüyorlar. En önemli paradoks da burada belki: bir yandan aciliyet fikri ile aşılanmışız, bir yandan da toplumumuz şu anda sürmekte olanın yerini alabilecek hiçbir alternatifin olmadığı görüşünde.”

 

Amerika’da 60’larda neler değişti?

•    Afrikalı-Amerikalıların, kadınların, engellilerin hakları. Haysiyete ilişkin algılar.

•    Zalim bir savaşın sonlanması.

•    Soğuk Savaş ve nükleer silahlanma yarışının sonlandırılmasına yönelik baskı.

•    Otoritelerin otomatik olarak kabullenilmemesi. Kültürel çeşitlilik.

•    Tehdit altındaki bir doğal dünyada yaşadığımız ve bu tehdidin de kendi medeniyetimiz olduğuna dair bir bilincin ortaya çıkması.

 

Neler değişmedi (I)?

I. Tehlike altındaki medeniyet:

•    Nükleer bombalarla kitle imha tehdidi

•    Kontrolsüz iklim değişikliği

“Sadece 90 şirket”

“21. yüzyılın iklim krizinin önemli kısmı, endüstriyel çağın başından bugüne dek oluşan sera gazı salımlarının yaklaşık üçte ikisini meydan getirmiş olan sadece 90 şirket tarafından yaratıldı.”

 

İklim değişikliği küreseldir

“__ Küresel salımlarda ciddi kesintilere gerek olduğu konusunda

hemfikiriz... Küresel sıcaklıktaki yükselmenin iki derecenin altında tutulması gerektiği konusunda da.”

“Şu ana dek, gezegenin ortalama sıcaklığını yaklaşık 0.8 derece yükselttik ve bu, bilim insanlarının bekleğinden çok daha fazla zarara yol açtı. (Kuzey Kutbu’ndaki yaz mevsimi deniz buzunun üçte biri gitti, okyanuslar yüzde 30 daha asidik halde ve sıcak hava soğuk havadan daha fazla su buharı tuttuğu için, okyanusların üzerindeki atmosfer şok edici bir rakamla yüzde beş daha ıslak, bu da ortalığı yerle bir edecek sellerin gerçekleşme ihtimalini yükseltiyor.”

Şimdi karbondioksit artışını durdursak bile, sıcaklık 0.8 derece daha artacak çünkü daha önce salınmış olan karbon, atmosferin aşırı ısınmasına yol açmaya devam edecek. Bu da 2 derece hedefine dörtte üç oranında yaklaşmak anlamına geliyor.

“Şu anda, bilim insanlarının, kitaplarında güvenli olarak belirttikleri miktarın beş katı kadar yağ, kömür ve gaz mevcut. Bunların yüzde seksenini yerin altına gömmemiz gerekiyor...”

 İklim değişikliği yereldir

“... iklim Suriyeli aşırılıkçıların yükselmesinde önemli bir rol oynadı. 2006-2010 arasında, tarihe geçecek şiddette bir kuraklık ülkeyi sarstı, milyonlarca Suriyeli kendisini vahim bir krizin içinde buldu... Rejimin bu konudaki duyarsızlığı halkın ayaklanmasında bir faktör oldu. Ardından yaşanan kaos esnasında IŞiD sahneye çıktı, Haziran sonunda halifelik ilan etti ve vahşetlerinin şiddetini arttırdı.

“Suriye’deki mevcut çatışmanın öncesindeki kuraklık Akdeniz ve Ortadoğu bölgesinde artmakta olan susuzluk örüntüsüne oturuyor, bilim insanları iklim değişikliğini bu sorunun kısmi sorumlusu olarak görüyorlar. Kuraklık, tarım ve hayvancılıkla uğraşan 800 bin kişinin geçim kaynağını yok etti, 2-3 milyon insanın aşırı yoksullaşmasına neden oldu. Birçok insan evlerini terk edip zaten aşırı kalabalık olan şehirlere göçerek iklim mültecisi oldu; daha sonra tam bir savaşa dönüşecek olan protestolar bu şehirlerde başladı...”

“ ... insanların büyük resmi dikkate alması lazım. Sera gazı salımına ilişkin gerçekleri doğru algılamayı başaramazsak farkında olmadan IŞİD, El Kaide, Boko Haram, Al Şebab ve diğer aşırılıkçı grupların büyümesine yardımcı oluruz. iklim değişikliğine ilişkin kişisel konumlarımızı düşünürken, herşeyin birbiri ile bağlantılı olduğu günümüzün dünyasında neler olup bittiğini anlamamız önem taşımaktadır.”

 Neler değişmedi (II)?

Eşitsizlik ve plütokrasi (zenginerki) yönündeki gidişat Dünyaya kim yön veriyor?

“Hiç kuşku yok ki, düşünceli ve kendini adamış yurttaşlardan oluşan küçük bir grup dünyayı değiştirebilir. işin doğrusu, bugüne kadar dünyayı değiştirebilmiş olan sadece onlardır.”