Akira Tokyo’da sekiz çocuklu aileye doğar. Genç yaştan resme yeteneği vardır. Ülkesinin deprem, savaş ve nükleer felaketlerini o da bir sanatçı duyarlılığı ile yaşar. Bütün erkek kardeşleri ölür. Babası okul müdürüdür ve oğlunu düzenli olarak sinemaya götürür. Ağabeyi sinemada çalışır ve bir sinema oyuncusuyla evlenir. Rashamorvdan Kızıl Sakal’a kadar başarı île geçen 1943-65 yıllan arası tam 23 film üretir. Japon sinema sistemi ile ters düştüğü yıllarda bunalıma girerek intihar girişiminde bulunur. Yönetmen 1985 yılına ait Ran’a kadar maddi sıkıntılar çeker. Ancak son üç filmi çok kişisel projeler uluslararası destek ile çekilir. Yaptığı filmleri sinema okullarında öğrenci olarak izleyip feyz alan yeni Hollywood yönetmenleri Francis Pord Coppola, George Lucas, John Milius ve Martin Scorsese madden kendi paralarıyla ustanın film yapmasına katkıda bulunurlar. Dünyanın en pahalı film bileti artık onlarındır.
Kurosawa filmlerin kaynaklanın Batı edebiyatından alır. Sevdiği yazariann romanlarını uyarlar. Tolstoy’dan ölümü uzun öyküsü İkim olur. Dostoyevski Budala'sı The Idiot, Shakespeare’den Kral Lear Ran olurken Kanlı Taht yeni bir Macbeth uyarlamasıdır. Hamlet ise The Bad Sleep Well adıyla çağdaş Japon toplumunda geçen bir hikaye olur. Amerikan gangster yazının etkileri High and Low, Tojimbo ve Stray Dog’da görülür.
Yönetmelik yaklaşımı ise eklektiktir. Filmlerin çoğu günümüz Japonyası’nda geçer. Ancak Japon tarihinde geçen filmleri vardır Kurosawa filmlerinin düşünsel ve üretim aşamasında uzun süre uğraşır. Bazen iki filmi arasında yıllarca hazırlık süreci geçer. Çok kameralı çekimleri ile kurgu üzerine uğraşır. Filmlerinde sahneler arası geçiş efektleri efsanevi olarak Star Warsta. da kullanılır. Kostümler otantiktir. Ekibi vardır Toshiro Mifune oynar. Kabuki ve Noh tiyatrosu ile Jidaigeki Japon dönem filmlerinin de etkileri görülür.
Dünya sinemasında etkisi açısından Rashamon çok bakışlı anlatım kendini günümüzde Lost ve Vantage Point gibi dizi ve filmlerde gösterir. Seven Samurai ise The Magnificent ve The Dirty Dozen. 1977 yapımı Star Warslta Gizli Kale’den esinlenilir. Kurosawa filminde saklanan prenses Princess Lea olurken 2 yardımcısı da iki robot olan G3PO ve R2D2 olur. Yine 1999 yapımı Star Wars: Pkantom Manace*de olan prensesin yerine başka bir kızın geçmesi durumu George Lucas tarafından Kurosavva’dan alınmıştır. Sergio Leone A Fistful o/Dollars filmim daha sonra gelen Waiter Hill de sonra Last Man Standing filmini Jojimbodan esinlenerek yapar.
Akira Kurosawa’nın Görsel Anlatımı
Kurosawa’nın sinema dili 4 görsel öğe üzerine kuruludur.
1- Renk kullanımı: Kurosawa’nın filmleri siyah-beyaz ve renkli olmak üzere iki döneme ayrılır. Siyah beyaz filmlerindeki en ilginç örnekler Bam, Seven Samurai, Sanjuro, Joyimbo, The Hidden Fortress. Siyah beyaz da gölgeler, beyaz ve siyahın zıt kutuplarda temsili vardır. Renkli dönemde ise kostüm renklerinin önemi görülür, özellikle kırmızı medeniyeti yeşil ise doğayı temsil eder. Renkler açısından Dersu Uzala, Kagemusha, Ran, Rhaposdy in August ve Dreams dikkati çeker.
2- Kamera kullanımı: Kurosawa filmlerinde hareketli kamera kullanımı ve mizansende oyuncularında sürekli hareketine dayanır.
3- Çerçeve kompozisyonu: Dikey ve yatayların ve alan derinliğinin eşsiz farklılıkta örnekleri vardır.
4- Çerçeve içindeki öğelere verdiği sembolik: Öneme göre ayrılır. Örneğin yaşlılık ve gençlik arasındaki ilişki oyuncuların çerçeve içinde oturtuldukları noktanın önemi ile kurulur.
Aşağıda bu dört görsel özelliğin Kurosawa sinemasındaki kullanımlarında örnekler var:
The Hidden Fortress (1958) Gizli Kak Japonya tarihinde kaçıp korunulması gereken bir prensesin iki köylü tarafından sahiplenilmesin! anlatır. Filmin muhteşem açılış sahnesinde kurgu yoluyla kesme yerine mizansenle kamera hareketi ve karakterlerin hareketi ve tepkileri doğal bir kurgu hissi uyandırır. Karakterler sürekli çerçevenin içinde üçlü bir denge kurarlar. Sembollerin doğa ile olan ilişkisi önemlidir. Karakterler önce toprağı işlerken görülür yine su temel bir öğedir. Toprak ve su yanyana gelir, karakterler toprakta çalışıp terlerler. İlk yakın plan terli yüzlere olur. Yemek için sürekli pirinç ile pilav yaptıklarından yiyeceklerim su ile yıkamaları gerekir. İki köylü ormana girdiklerinde prensesi ilk defa su ile oynarken görürler. Film şelaleden mağaraya geçerken tahta ve ağaçlan da sürekli izler. Tüm bu orman mizanseni Geroge Lucas tarafından esinlenilerek Star Wars serisinin 1983te yapılan bölümü olan Jedinin Dönüşü filminde de görülür.
Dersu Uzala (1975) filmi Kurosawa’nm ülkesinde film yapamadığı yıllarda Sovyeder Birliği’nin desteği le Sibiryada’da çekilir. Kutuplara yakın yaşayan bir yerli adam olan Dersu’nun çetin yaşam mücadelesi yine insan-doğa-medeniyet çatışmasının görüldüğü bir destana dönüşür. Bu adamı 1902 Çarlık Rusyası’nda mekan keşfi ve devlet adına toprak kaydı yapmaya gelen bir Rus subay keşfeder. İkilinin karşılaşması doğa-medeniyetin de bir araya gelip çatıştığı anlar olur. Dersu olabilecek en doğal insandır Ruslar ve yüzbaşı ise medeniyettir. Filmde kırmızılım sembolik önemi çoktur. 1902’de geçen öyküden çerçeveler geniş ve orta ölçektir. Ağaçlar, ateş hep kızıldır. Film boyunca birer tablo gibi görülen karelerde kompozisyonlar yatay ve dikey öğeler çoktur. Tematik olarak medeniyet ile dağ karşılaştırılmaktadır.
Kagemusha (1980) Gölge Savaşçı yine Japon tarihinden bir öyküyü beyaz perdeye taşır. Bu Japon tarihinin Sengoku döneminde savunmasız olan bir klana saldıran rakip lordlar vazgeçirmek için ölen bir savaş ağası kimliğine bürünen sıradan bir sınıflan bir suçlunun hikayesini anlatır. Filmin yine muhteşem açılışı bir denge kurar. Yataylar ve dikeyler imparator ve onun taklitçisi arasındaki ilişkiyi vurgular. Hareketli çerçeve ile kurulan mizansen filmin açılışında uzun uzun haber getiren kuryenin hareketlerini takip eder. Renklerin önemi yine ortaya konur. Kırmızım yanında yeşil ve mavi de var. İmparator tam olarak gücü yokken general ile arası boş çerçevede görülür, çerçevenin güç noktası İmparator’un olmayan gücünü işaret eder. Değişen güç dengelerinde güneş ve ordular, dağlara çıkış ve gökyüzü, bayrakların, çadırların yeni gelen gücü temsil eden rüzgarla dalgalanması filmin eşsiz anlarıdır.
Rhapsody in August (1991)/Ağustos’ta Rapsodi
Çok içten bir yaşlılık filmi olan Rapsodi Amerikalı bir gencin Japonya’da yaşayan ölmekte olan ninesi ziyaretini anlatır. Film Japon tarihi, doğal ve nükleer felaketler ve doğu ile batının yakınlaşması üzerine felsefi bir ifadeye dönüşür. Film ulvi olarak gökyüzünde bulutlarda başlar. Merkeze yine en önemli obje oturur. Bu defa nine o önemli nesne en doğal olan. Eski toprak ve eski insan en ortadadır. Kamera kullanımı ise artık sabit daha statik olmuş. Uzun plan sekanslar da vardır. Kırmızı renk gençliği temsil eder. Yine arka plan ön plam tanımlıyor. Nagazaki’ye tepeden bakış sahnesinde bu görülür. Oyun bahçesinde ortada izole kalan 3 çocuk. Doğanın sembolik öğeleri yine vardır: Bahçedeki eğilmiş demir doğa-metal-atom. Anıtlar ve su havuzu. Ninenin şemsiye ile çimlerde duruşu ve sonradan fırt anaya karşı verdiği mücadele efsane sahnelerdir.
Dünya sinemasına olan etkisi ile, kültürlerarası diyalog yaratması, pekçok doğu ve batı sanatının sentezi olan yaşlaşımı ve yeni nesil sinemacılara ilham vermesi ile Akira Kurasawa’mn daha yıllarca nice sinemaseverle buluşmaya devam edeceğini umuyoruz.
Sinemaseverlere Tavsiyeler:
- Rashomon
- Seven Samurai
- The Hidden Fortress
- Yojimbo
- Sanjuro
- Dersu Uzala
- Kagemusha
- Ran
- Dreams
- Rhapsody in Agusut Ve +20 film daha