Hayal perdesinin son ustalarından Ünver Oral’a göre tahsili olmayan ve uluorta konuşan Karagöz ile Noel Baba’yı aynı sahnede kurgulamak çok büyük risk... Dahası var: Karagöz abdest aldırmamalı, namaz kıldırmamalı...
Yaşayan son Karagöz ustalarından Ünver Oral, hayal perdesine teknik ve nitelik olarak yenilik getirmiş sanatçılardan biri. Oral; hayal perdesiyle ilgili yüzlerce makaleye imza atmış, birçok kitap yazmış. Oral, Türkiye dışında birçok ülkede Karagöz gösterisi yapan biri olarak, bu sanatın Ramazan çadırları başta olmak üzere alışveriş merkezilerinde icra edilmesine kesinlikle karşı. Ona göre ehliyetsiz kişiler bu geleneğe ihanet ediyor. Oral’ın karşı çıktığı bir başka nokta ise her yeni yıla girerken gündeme gelen Noel Baba ile Karagöz’ün yanyana gelemeyeceği. Oral’ın Karagöz’ün kırmızı çizgileri bunlarla da sınırlı değil. Oral “Karagöz siyasi mesaj veremez^ ve hele siyasi ve dini konularla birlikte katiyyen anılamaz!”
Peki neden?
Yanıtını sanatçıdan dinleyelim...
UCUZ FİYAT VEREN DÜDÜĞÜ ÇALIYOR
Karagöz’ün Ramazan’da gündeme geliyor olmasının doğru olmadığını belirten Ünver Oral, bu tablonun hem kaliteyi düşürdüğünü hem de istismara açık olduğunu söylüyor:
“Son yıllarda Karagöz ustaları azaldıkça belediyeler, ajanslar ve bir parça tiyatrodan anlayan kişiler ortaya çıkıp, halkın Karagöz seyretme ihtiyacını Ramazan çadırlarında gösteriler yaparak gidermeye başladı. Karagöz’ün k’sını bilmeyen kişiler ucuz fiyatlarla gösteri yapmaya kalkışıyor. Bütün bunlar sanat kaygısından uzak salt para kazanmak için oluyor. Perde gösterisini beceremeyenler terzilere yalan yanlış Karagöz-Hacivat kostümleri diktirip ulu orta meydanlarda arz-ı endam ediyor. Ve tabii bu durumda olan Karagöz’e oluyor. Ramazan çadırlarında sadece Karagöz değil; ortaoyunu, meddah ve kuklalar, tuluat tiyatrosu gösterileri de oynanıyor. Bütün gösterilerin ortak özelliği rezalet olması. Bürokratlar, ajanslar, belediyeler, ve organizatörlerin tek ölçüsü gösterilerin maliyeti. Kim ucuz fiyat verirse ‘buyrun sahne sizin’ diyorlar. Dolayısıyla geleneksel tiyatromuz yerlerde sürünüyor. Bu değersizleşme sadece çadırlarda değil, okullarda, avm’lerde de yaşanıyor. Oralarda yapılan gösteriler için hiçbir denetim mekanizması işlemiyor.
İMDADIMIZA YUNANLAR YETİŞECEK
Karagöz’ün unutulmaması ve hakkıyla temsil edilmesi için yıllardır devlet bürokrasisiyle uğraştığını anlatıyor sanatçı:
“Ben yıllardır gelenek tiyatrosu kursu açılması için gayret veriyorum. En az iki yıl süreli kurs olarak IBB tarafından açılması için uğraşıyorum. Son olarak iki ay önce Sayın Kadir Topbaş’a mektup yazdım. Cevabını bekliyorum. Proje olarak Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde halk tiyatrosu merkezi açılmasını teklif ettim. İçinde sahne, sinema, kütüphane, müze, atelyeler, sergi salonları olan bir merkez. Bu yapılabilirse gelenek tiyatrosunun bütün dertleri problemleri büyük ölçüde hallolmuş olacak. Bunun vakit kaybetmeden gerçekleşmesi lazım. Bugün bir elin parmağını geçmeyecek sayıda olan son ustalar bittiği zaman zaten bu merkezin
de bir anlamı kalmayacak. Aksi halde Yunanistan’dan Karagöz ustası ithal edeceğiz dersem abartmış olmam.”
KARAGÖZ SANATI MÜSTEHCEN DEĞİL
Sanatçıya, Batılı seyyahların anılarında yer verdiği Karagöz oyunlarında müstehcenliğe varan diyalog ve tasvirleri hatırlatıyorum. Oral’a göre müstehcenlik varsa Karagöz’de değil; ipleri elinde tutanda.
Diyor ki:
“Karagöz’ü hep müzelik görmek gibi yanlış bir eğilim var. Bunlar düşünmeden söylenmiş cahilce laflar. Geçmişte Haliç’te gemici kahvehaneleri vardı. İstanbul’da limana gelen yabancı denizciler bu kahvelere gelirlerdi. Müslüman olmayan bazı insanlar Karagöz gösterileri yaparlardı. Bunlar Karagöz oyununun içinde müstehcen gösteriler yaparlardı. Yabancı seyyahlar kitaplarında bu duruma yer vermişlerdir. Müstehcenlik televizyonda, sinemalarda, şiirlerde, romanlarda, heykellerde yok mu? Peki niye kimse çıkıp da ‘roman müstehcendir, televizyon, sinema müstehcendir’ demiyor? Sanatın müstehceni olmaz. Karagöz perdesini kullanan kim? Sanatçı. O hangi niyetle gösteri yaparsa bu durum sanata yüklenebilir mi? Müstehcen olan karagöz sanatı değil; onu oynatandır. Karagöz’de müstehcenlik olabilir ancak Karagöz sanatı müstehcen olarak damgalanamaz. Bu Karagöz sanatını yapana bağlı bir şeydir.”
NOEL BABA İLE AYNI PERDEDE OLAMAZ
Klişe sorulardan biri de ‘Karagöz modernize edilebilir mi?’. Ünver Bey’in eski soruya cevabı gayet net:
“Karagözün modernleşmesi meselesine sanatın kendisi cevap veriyor. Gelenek tiyatrosu diyoruz. Sen orada modernleşme çabasına girersen gelenek kalır mı? Malzemelere göre, değişen imkanlara, olaylara göre kullanılan ve gelişen dile göre gösteriler de gelişir. Karagöz 600 sene önce başladığı gibi mi geldi bize? Değişerek geldiyse yenilenmiştir, modernleşmiştir.”
Ancak bu işin sınırlarının iyi çizilmesi gerektiğini söylüyor Ünver Oral. Ona göre modernlik adına Noel Baba ile Karagöz’ü aynı sahnede oynatmak hayli riskli:
“Çünkü Karagöz cahil bir adam; tahsili yok, hiç okumamış, ağzından çıkan nereye gider bilmez. Hayal perdesinde seyircileri en çok güldüren kim? Tabii ki Karagöz. Ne söylediğini bilmiyor ki. Karşısına Noel Baba geldi diyelim. Hem seyirciyi güldürmek meselesi var, hem de cahilliği var. O gösteride ağızdan kaçan bir kelime her şeyi berbat edebilir. Hâl böyle olunca ertesi gün medyada çıkanları düşünebiliyor musunuz? Karagöz Noel Baba’ya hakaret etti diye boy boy haberlere rastlamak işten bile değildir... Zaten Karagöz perdesine siyasi, dini konuların getirilmesi fevkalade yanlış.”
KARAGÖZ’ÜN AĞZINA DUA DÜŞERSE
Oral, gerek siyasi çevrelerden gerekse ticaret ehlinden Karagöz’le ilgili birbirinden ilginç teklifler aldığını anlatıyor. Bu tür teklifleri prensip olarak reddettiğini söyleyen Ünver Oral, gerekçelerini şöyle sıralıyor:
“Hayali’nin (Karagöz oynatıcısının) halk tiyatrosunu, Türk edebiyatını, benzetmelerini ve Türkçe’yi çok iyi bilmesi lazım.
Mesela özel bir televizyon kanalı kuruluş zamanında benden ses kasetlerinde çocuklara Karagöz ve Hacivat ile abdest almayı, namaz kılmayı seslendirmemi istedi. Kabul edemezdim tabii. Namaz, abdest Karagöz’ün ağzına düşerse seyircileri güldürmek için o konuyla alay etmesi kaçınılmaz olacaktı. Osmanlı’da siyasi taşlama yapan ustalar ne yaptığını bilen adamlardı. Mesajı incelikli olarak verirdi. Gösteri doğaçlama olarak yapılıyordu. Yıllar önce
bir partiden teklif geldi. Bakırköy meydanında gece Karagöz oynatmam istendi. Siyasi içeriği vardı, kabul etmedim. Bir büyük televizyondan her gece seçim boyunca küçük küçük Karagöz gösterisi istedi. Metni onlar yazıp verecekti. Ben doğaçlama yapacağım için o metne bakamam. Bakalım o metin Karagöz’ün özelliğine uygun mu? O yüzden kabul etmedim.”
HAYALİ ÜNVER ORAL KİMDİR?
1937’de Tokat’ın Erbaa ilçesinde doğan Ünver Oral, sanat ve edebiyatın çeşitli dalları ile ilgilendi. Film senaryoları, şiirleri ve
tiyatro metinleri ile ödüller aldı. Bir şiiri bestelendi, bir radyo oyunu TRT tarafından filme alındı. Türk Gelenek (Halk) Tiyatrosu
çalışmalarına 1961 yılında başladı. UNIMA (Dünya Kukla ve Gölge Oyunu Birliği) temsilciliği (1975) yaptı. Türkiye Milli Merkezi’nin kurucularındandır.
Özellikle Karagöz ve kukla konularında atelye, araştırma, yazı, kurs, söyleşi, sergi, radyo-tv ve gösteri programlarına devam eden
Oral; Karagöz belgesel senaryosu, Ortaoyunu, kukla, Karagöz ve Canlı K. Metinleri ile hizmetleri için ödüllere lâyık görüldü.
Birçoğu Kültür ve Milli Eğitim Bakanlıklarınca yayınlanmış ve bazıları ödüllü olan eserleri şunlardır: Cinikizler, Küçük Kuklacılar, Küçük Mehmetçikler, Prenses ile Çoban (çocuk oyunu), Karagöz Perde Gazelleri, Çocuklara Karagöz ve Kukla Şiirleri, Ah Şu İnsanlar (çocuk oyunu), Börekçi Güzeli (Meddah hikâyesi), Çocuklara Karagöz-Hacivat Söyleşmeleri, Karagöz (Kültür Bakanlığı- İngilizce), Kuklacı Kardeşler, Çocuklara Karagöz Hikâyeleri, Karagöz Belediye Memuru, Barış Korkusu (radyo tiyatrosu), Kiracı (Öğretmenler Günü’ne tiyatro), Yüz Çocuklu Anne (Bir Öğretmenin Romanı), Karagöz Park Bekçisi, Kavuklu İş Buldu, Kediler Okulu, Karanlığın Kolları (senaryo), Baba Ocağı-Ana Kucağı (tiyatro) Karagöz ve Plastik Tekniği, Karagöz Hayâl Perdesi, Karagöz Okula Başladı, Ibişli Kukla Oyunlarımız, Karagöz Oyunları, Meddah Kitabı, Günümüzden Karagöz-Hacivat Söyleşmeleri, Kukla ve Kuklacılık, Kukla Kitabı, Karagöz oyunları (3 kitap), Perde Gazelleri, Karagöznâme, Madalyalı Kuklacımız Talât Dumanlı, Lorel- Hardi İstanbul’da, İlçemiz Beykoz, Yazı ve Resimlerde Beykoz, Karagöz Belediye Başkanı (oyun), Şiirlerde ve Şarkılarda Beykoz, Öp Hacivat’ın Elini, Karayazılılar (roman), Tabut (şiir ve hikâyeler), Çocuklara Karagöz ve İbiş (10 kitap), Karagöz Amca (12 kitap), Karagöz Boyama (4 kitap), Öğrencilere Karagöz, Karagözden Hikâyeler, Çocuklara Karagöz ile Hacivat, Türk Mânilerinden Seçmeler, Türk Ninnilerinden Seçmeler, Türk Bilmecelerinden Seçmeler, Tekerlemeler, Türkülerden Seçmeler, Karagöz Geldi Hoş Geldi.
Yayınlanacak Eserleri: Yunan Gölge Tiyatrosu/Radyo, Sinema, Tv ve Gelenek Tiyatromuz/Gelenek Tiyatromuz ve Istanbul/Gelenek
Tiyatromuz ve Politika/Resim ve Karikatürde Gelenek Tiyatromuz/Şiirlerde Karagöz ve Kukla/Tanıtım ve Turizmde Karagöz.
Ayrıca Karagöz oyun kartları ile Karagöz kartpostalları da hazırlayan Oral,
Halk Tiyatrosu Dergisi’ni (1995) yayınlamış ve OsmanlI Ansiklopedisi’nde “OsmanlI Tiyatrosu”nu yazmıştır.
Halen yenilikler yaptığı kukla ve Karagöz gösterilerine yurt içi ve yurt dışında devam eden
Oral tiyatro kurslarında Gelenek Tiyatrosu dersi vermektedir.
HACİVAT
Ne yapar çileli HACİVAT şimdi mezarda
Dayak mı yer gene KARAGÖZ’den o yerde
Yoksa çay mı pişirir pilâv ya zerde
Ne yapar çileli HACİVAT şimdi mezarda
Büyük hayalleri yoktu zaten hayatta
Bozuk düzen bir ev üstelik Balat’ta
Şaşırmağa kalkmamıştır bu yüzden Arâfat’ta
Dedim ya tokgözlüydü zaten hayatta
Kaldıysa tuhaflığı kalmıştır perdede
Çektiklerine gülünüyor hâlâ memlekette
Zekâsı ki dolaşırdı üç beş dilde
Ne yapar çileli HACİVAT şimdi mezarda
Salah Birsel