KIBRIS SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ MATEMATİK FORMÜLÜNDE ‘SONSUZ’ ÇIKTI
Doğrudur. Sosyal bilimlerde ve özellikle de siyasette, matematik geçerli olamaz; insan unsuru işin içine girince 2 kere 2 her zaman 4 etmez. Ama, karışık konuları anlayabilmek ve doğru analiz yapabilmek için de matematiği kullanmak yararlı olabilir. Evet, belki siyasetçiler yalan söyleyebilirler. Ama, matematik asla yalan söylemez. O yüzden, gelin bu defa farklı bir yol izleyelim. Matematiğin temel kurallarını kullanıp geleceğe bakalım ve Kıbrıs sorunun nasıl çözülebileceğini anlayabilmek için kapsayıcı bir formül bulmaya çalışalım.
Aslında, son noktayı Başbakan koydu. 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı için Ada’da bulunan ve KKTC’yi şimdiye kadar hiç yapmadığı kadar destekleyen Erdoğan, ‘dosta-düşmana’ karşı boy gösterdi; Kuzey Kıbrıs’a sahip çıktı ve herkese net mesajlar verdi.
Avrupa Birliği (AB), Kıbrıs Türk halkına verdiği sözleri tutmamış ve sınıfta kalmıştı. Güçlü, sağlıklı ve sürdürülebilir bir ekonomik yapı için sorunların üzerine cesaretle gidilmesi gerekiyordu.
En önemlisi, Türkiye her zaman olduğu gibi bu uzun soluklu mücadelede, Kıbrıs Türkleri’nin yanında idi. AKP hükümeti için ve bütün Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri için Kıbrıs Türk Halkı’nın refahı, ekonomik başarısı öncelik arz etmekteydi.
AB’YE AÇIK MESAJ
Burada, AB’ye verilen mesaj çok açıktı:
“Siz üzerinize düşeni yapmadınız. Kıbrıs Türkleri, Arman Planı’na ‘evet’ dediler. Rumlar ise ‘hayır’ dedi. Ancak buna rağmen, siz Rumları AB’ye tam üye aldınız. Türkleri bir takım vaatler vererek dışarıda bıraktınız. Sonra da Kıbrıs meselesinin çözümünü Türkiye’nin AB üyeliği önüne engel olarak çıkardınız. Biz her şeye razı olduk. Ama, siz bize haksızlık ettiniz. Şimdi, bize ‘AB üyeliği için Kıbrıs’, demeyin; böyle bir şeyi kabul etmeyiz, edemeyiz. KKTC ile olan ilişkilerimiz Türkiye’nin ekonomik çıkarlarından çok daha üstün ve çok daha önemlidir. Kıbrıs yüzünden bizi almazsanız almayın biz de başımızın çaresine bakarız.”
RUMLARA GÜÇLÜ MESAJ
Rumlara giden mesaj ise çok daha güçlüydü:
“Bize AB tehdidiyle gelmeyin. Bu bize işlemez, çünkü KKTC ve Kıbrıslı Türkler bizim için AB’den daha değerlidir. Kıbrıs meselesinin bir an önce çözülmesine katkıda bulunun; yoksa biz Türkiye olarak Kıbrıs ve KKTC konusunda bundan böyle kendi yolumuza gideriz, ne gerekirse yaparız.”
Herkesin kendi yoluna gitmesi demek, Türkiye’nin de KKTC konusunda B ya da C planlarına geçmesi demektir ki, o zaman işin içine ‘vergiden muaf serbest bölge’den ‘ilhak’a (egemenliği altına alma) kadar pek çok olasılık giriyor. AB ve Rumlar, ‘Kıbrıs Oyunu’nu o kadar kötü ve hatalı oynadılar ki, sonunda Türk tarafının kesin tavrıyla ‘son perde’ açılmış oldu. ‘Mehmet Ali Talat Çizgisi’nden ‘Derviş Eroğlu Çizgisi’ne geçildi. AKP iktidarı da “biz çözümsüzlük istemiyoruz, çözümden yanayız onun için Annan Planı’m destekliyoruz”dan, “Kıbrıs sorunu bu yılın sonuna kadar çözülemezse biz kendi yolumuza devam ederiz” noktasına geldi.
MATEMATİKSEL FORMÜLLE ÇÖZÜM
Son durum böyle. Şimdi, denklemi kuralım:
Kıbrıs Rum Kesimi için (R), KKTC için (K), Yunanistan için (Y), Türkiye için (T) ve Avrupa Birliği için de (AB) kısaltmalarım kullanırsak, şu andaki durumu matematiksel açıdan şu formülle anlatabiliriz:
(î) (Y) bölü (R) artı (T) bölü (K) eşittir (AB).
Yani, Rum kesiminin yarattığı sorunlar Yunanistan’ın; KKTC’nin içinde bulunduğu belirsizliğin yarattığı durumsa Türkiye’nin AB ile ilişkilerim etkiliyor.
Yine bu formülden hareket edecek olursak, matematiğin temel kurallarına göre buradaki denklemi anlamlı hale getirmek ve bu toplama işlemini yapıp bir sonuca varmak için söz konusu denklemin paydalarını eşitlememiz şart.
Bunun tek yoluysa matematikteki en basit yöntemi kullanıp iki farklı paydayı birbirleriyle çarpmak.
(2) Yani, örneğin bu denklemin yerine 1 bölü 2; artı 2 bölü 3 olsaydı paydaları eşitlemek için 2’yi 3’le, 3’ü de 2’yle çarpmamız gerekecekti. O zaman da ortaya 3 bölü 6; artı 4 bölü 6 gibi bir denklem çıkardı ki, bunun paydaları eşit olduğu için sonuç 7 bölü 6 olurdu.
DEVLETLERİ BİRBİRLERİYLE BULUŞTURMAM
Benzer yöntemle, Kıbrıs’daki 2 ayrı toplumu, 2 ayn devleti birbirleriyle buluşturmamız gerekiyor. Çünkü; aslında Kıbrıs sorununun çözümünün özü de bu.
O halde, Rum kesimini KKTC ile bir araya getirmek, Matematik dilinde çarpmak; KKTC’yi de Rum kesimiyle buluşturmak gerekiyor.
İşte o zaman, ortaya yepyeni bir formül çıkıyor:
(3) (Y) çarpı (K) artı (T) çarpı (R) bölü (R) çarpı (K) eşittir (AB).
Yani, Yunanistan için KKTC’nin, Türkiye için de Rum kesiminin oluşturduğu sorunların giderilmesi şart. Bunun da Ada’daki iki toplumu; Rumları ve Türkleri ideal bir şekilde bir araya getirecek bir ortak paydayla sağlanması gerekiyor.
Ortaya çıkan yeni formül de bu. Tabii, burada önemli olan özellikle Yunanistan’ın ve Rum kesiminin, Ada’daki her iki toplumun da haklarını gözetecek bir çözüme ‘Evet’ demesi. Ancak, bugün gelinen noktada ne AB inisiyatif kullanıyor ne de Rumlar çözüme yanaşıyor.
ANKARA’NIN AB VE ABD’YE TEKLİFİ
Bu durumda, Ankara AB ülkeleriyle ABD’nin önüne şu teklifle çıkabilir:
“Rum kesimindeki son gelişmeler gösterdi ki, Kıbrıs’da artık müzakere sürecinin sonuna gelindi. Asıl çözüm olan iki ayrı devletli federasyon modeli ortadan kalktı. Üstelik, bu süreç Rumlar’ın seçimiyle bitti. Ada’nın bütününde bu haliyle 2 devletli bir sistem kurulması artık mümkün olmadığına göre, en iyi çözüm KKTC’nin AB üyeleri tarafından tanınması ve Türkiye ile birlikte müzakerelere katılması olacaktır.
Aksi halde, Kıbrıs sorunu çözülemeyecek ve bu güzelim Ada, AB’nin başına sorun olmaya devam edecektir. AB, Kıbrıslı Türkleri tanırsa biz de Türkiye olarak, Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ni, şimdiki
sınırlarıyla Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanırız ve limanlarımızı Rum mallarına açarız. Aksi takdirde hiçbir adım atmayacağız.
FORMÜLDEKİ SONSUZLUK VE BELİRSİZLİKLER
(t) Oluşturduğumuz matematik formülünde de bu ihtimallerin yazılı olduğunu görebiliriz. Rum kesimi, Yunanistan ya da AB, Kıbrıs Türkleri’nin istediği ortak çözümü; yani 2 devletli 2 toplumlu bir Kıbrıs modelini kabul etmezse, o zaman KKTC konusu çözümsüz kalır.
Bu matematikte (K)’nın sıfır olması demektir ki, o zaman (R) çarpı sıfır, sıfır çıkar. Bu durumda da paydası sıfır olan bir denklem, matematik kurallarına göre sonsuza gider. Bu da Kıbrıs Sorunu’nun ve tabii Türkiye açısından AB sürecinin sonsuza gitmesi yani sonsuza kadar uzaması sonucunu doğurabilir.
(5) İşin bir de Rum kesimini ilgilendiren yanı var. Rum kesimi de taleplerinde ısrar eder ve AB’den aldığı güçle çözümsüzlüğü diretirse; yani matematik diliyle anlatacak olursak (R) de sıfır olursa. O zaman, bu denklemin üst kısmı da (Y) çarpı sıfır eşittir sıfır; (T) çarpı sıfır eşittir sıfırdır ki; sıfır artı sıfır da yine sıfır olur.
Bu durumda denklemin hem üstü hem de altı sıfır çıkar. Matematikte sıfır bölü sıfır ise belirsizlik demektir. Belirsizlik; yani Kıbrıs meselesi yine ortada kalır.
ZAMAN KİMİ HAKLI ÇIKARTACAK?
Ve son bir not. Daha doğrusu bir soru:
‘Annan Plam’na “evet” demekle’, ‘AB’ye güvenmekle’, ‘Yes, be annem’le ya da ‘Rumları AB’ye tam üye alıp Türkleri dışarıda bırakmakla’, bir yere varılamayacağım önceden görüp söyleyenlerin günahı neydi? Onlara o zamanlar, “sert” ya da “uzlaşmaz”, diyenler şimdi Rumlara karşı neden onlardan daha sert ve uzlaşmaz açıklamalar yapıyorlar?
Zaman, Rum tarafıyla iş yapılamayacağını söyleyen ve bu yüzden ‘oyunbozan’ olduğu iddia edilen KKTC’nin ilk Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı ve onun Anayasa Danışmam Prof. Dr. Mümtaz Soysal’ı haklı çıkarmış olmuyor mu?