Kimlik Bunalımı Yaşayan Bir Ülkede Halkın Gündeme Bakışı da Değişiyor

Kimlik Bunalımı Yaşayan Bir Ülkede Halkın Gündeme Bakışı da Değişiyor

Bu yıl beşincisi gerçekleştirilen “Türkiye Sosyal- Siyasal Eğilimler Araştırmasının 2015 yılı sonuçları, gündemin önemli konuları hakkında halkın değişen bakış açısını ortaya çıkardı. Araştırma için, 9-17 Aralık tarihleri arasında Türkiye genelini temsil eden 26 ilde 1000 kişi ile yüz yüze görüşmeler gerçekleştirildi.

SİYASİ KİMLİK

Araştırmada ilk olarak katılımcıların siyasi görüş ve etnik kökenleri sorgulandı. Son üç yılda kendini muhafazakar olarak tanımlayanların oram %37’nin üzerindeyken, bu oran 2015 yılında %20,7 oldu. Bunun yarımda ,7 lik bir kesimin kendini dindar olarak tanımladığı görüldü. Bu yıl ilk defa “dindar” kategorisi tanımlanmış olduğundan, geçmiş yıllarda bu kesimin de kendini “muhafazakar” olarak nitelendirdiği düşünülürse, toplumdaki muhafazakar kesim oranının %35-%37 hattında stabilleşmiş olduğu sonucuna varılabilir.

ETNİK ÇOĞUNLUK “TÜRK”

“Kendinizi etnik olarak nasıl tanımlarsınız?” sorusuna, araştırmaya katılanların %65,7’si “Türk”, ,1’i “Kürt” cevabım vereli. 2014 yılında katılımcıların %8,0’ı, 2015 yılında %3,5’i etnik kökenini belirtmek istememiştir.

EN BÜYÜK SORUN: TERÖR

Araştırma sonuçlarına göre halkın 2015 yılında Türkiye’nin en büyük sorunu olarak terörü gördüğü anlaşıldı. 2014 yılında terör için “Türkiye’nin en büyük sorunu” diyenlerin oram ,9 iken, 2015 yılında bu oran büyük bir sıçrama yaparak %39,3’e ulaşmıştır. ,3 ile ikinci sırada gelen işsizliğin ise geçen yılın %33’lük oranının çok gerisinde kaldığı gözlemlenmiştir.

 

Burada dikkat çekici olan, araştırmanın bu soruya ait tüm kmlımlan incelendiğinde de en büyük sorun olarak terörün ortaya çıkmasıdır, örneğin; 2014 yılında Türkiye’nin tüm bölgelerinde en büyük sorun işsizlik olarak görülürken, 2015 yılında tüm bölgelerde terörün en büyük sorun olduğu ifade edilmiştir. Yine etnik köken bazında bakıldığında; hem Türk hem de Kürt kökenli katılımcıların “en büyük sorun nedir?” sorusuna, “terör” cevabım verdikleri görüldü.

TERÖR SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ

Ankete göre halkın terör sorunu için çözüm önerisinde ise dengelenme gözlenmektedir. 2014 yılında, terör sorununun çözümü için en etkin yolun %39,2 ile askeri yöntemler olduğu ortaya çıkmıştı. Ancak bu yıl bu oranın %31,6’ya gerilediği gözlemlenirken, siyasi yöntemlerde geçen yılki oran değişmeyerek %30,9’da kaldı. Bu sonuca bakarak, Türk halkı terör sorununu çözmede hem askeri hem de siyasal yöntemlerin kullanılması gerektiğini düşünüyor denilebilir. Yine ortaya çıkan önemli bir veri ise kültürel politikalar ve ekonomik önlemler seçeneklerinin geçen yıllara göre artış kazanmasıdır.

“EKONOMİK OLARAK SIKINTIDAYIZ.”

Araştırma sonuçlarına göre vatandaş ekonominin gidişatım iyi görmemektedir. 2014 yılında “Son bir yılda yaşanan ekonomik gelişmeler sizi nasıl etkiledi” sorusuna, katılımcıların %45,3’ü “kötü” cevabım verirken, bu yıl bu oran %53,2’ye çıkmıştır. Ekonomik olarak iyi durumda olduğunu söyleyenlerin oram ise %5,3’de kalmıştır. Ekonomik olarak etkilenmediğini veya iyi durumda olduğunu söyleyenlerin çoğunluğunun muhafazakar kesimden, ekonomik olarak kötü durumda olduğunu söyleyenlerinin çoğunluğunun ise kendisini “Cumhuriyetçi” olarak tanımlayan kesimden olması dikkat çekicidir, öte yandan ankete katılanların %67,4’ü Merkez Bankası’mn siyasetten bağımsız olması gerektiği görüşündedir.

 

“PKK İLE MÜCADELE BAŞARISIZ.”

Hükümetin PKK ile mücadele performansının da sorgulandığı araştırmada katılımcıların %45,8’inin hükümeti PKK ile mücadele konusunda başarısız bulduğu ortaya çıktı. Katılımcıların siyasi eğilimleri açısından incelendiğinde ise AK Parti seçmeninin %29,8’i, CHP seçmeninin %52,8’i, MHP seçmeninin %67,25si ve HDP seçmeninin %73,8’inin hükümetin PKK ile mücadele performansım başarısız bulduğu görülmektedir.

 

“TÜRKİYE BÖLÜNME TEHLİKESİ ALTINDA.”

Araştırma sonuçlan, halkın Türkiye’nin bölünme tehlikesi altında olduğunu algılama durumunda yükseliş olduğunu göstermektedir. Buna göre “Sizce Türkiye bölünme tehlikesi altında mı?” sorusuna katılımcıların %54,2’si "evet” cevabım vermiştir. 2014 yılında bu oran %46,2 olarak gerçekleşmişti. Bu sonucun siyasi parti, bölgeler ve etnik kökene göre dağılımında ise Türkiye’nin bölünme tehdidi altında olduğunun, halkın yaklaşık olarak tamamında ortak algı olarak ortaya çıktığı gözler önüne serilmektedir.

 

“HALKIN IŞİD ALGISINDA DEĞİŞİM VAR.”

2015 yılında, IŞİD’in halk tarafından terör örgütü olarak algılanması ve Türkiye için tehdit olarak görülmesinde gerileme gözlemlenmektedir. Buna göre, katılımcılar 2014 yılında %93,2 oranında IŞİD’e terör örgütü derken, hu yıl hu oran %86,4 olmuştur. IŞÎD’in Türkiye için tehdit oluşturduğu algısı ise 2014 yılındaki %82,3’lük orandan, 2015’de %78!e düşmüştür. Halkın %54,1’i IŞİD’e karşı doğrudan yoğun hava saldırılarının düzenlenmesi gerektiğini desteklerken, Diyarbakır, Suruç ve Ankara’da yaşanan patlamaların da tek başına IŞÎD tarafından gerçekleştirildiği görüşündedir. Bu konudaki soruya katılımcıların %45,1’i “tek başına IŞİD yaptı” derken, % 50,2’lik bir kesim ise “bu olayların sorumlusu IŞİD’dir” ifadesini kullanmıştır.

“DOĞU VE GÜNEYDOĞU’DA UYGULANAN SOKAĞA ÇIKMA YASAKLARI ONAYLANIYOR. ”

“Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun çeşitli il ve ilçelerinde uygulanan sokağa çıkma yasaklan ve yapılan operasyonları doğru buluyor musunuz?” sorusuna katılımcılann % 54’ü evet cevabım verirken, %34’lük bir kesim doğru bulmadığım söylemiştir. Kürt kökenli katılımcıların %28,8’i, Türk kökenlilerin ise %58,9’u yasaklan uygun gördüğünü belirtirken, siyasi parti katılımlarına bakıldığında HDP’ye oy verenlerin %30,6’sının sokağa çıkma yasağı ve yapılan operasyonlara destek verdiği dikkat çekmektedir.

HÜKÜMETİN KÜRT SORUNU KARNESİ

Araştırmaya göre halkın Kürt sorunu konusunda hükümetin icraatlarını başarılı bulma oranında yükseliş gözlenmiştir. Geçen yıl bu oran %25 olarak gerçekleşirken, bu yıl küçük bir artışla %29,9 oldu. Hükümetin Kürt sorunu konusundaki politikalarını başardı bulanların ,1’i “Çözüm süreci nedeniyle başardı buluyorum” derken, başarısız bulanların çoğunluğu (%36,8) “yıllardır terörün bitmemesi” ni neden olarak göstermektedir.

“PKK, KÜRTLERİ TEMSİL ETMİYOR.”

2015 yılında 2014 yılından farklı olarak, PKK’nın Kürt halkım temsiliyet oranında bir düşüş görülmüştür. 2015’de PKK’nın Türkiye’de yaşayan Kürden temsil edebilme oram, son dört yılın en düşük düzeyine gelmiştir.

HDP’nin Kürt halkım temsiliyetine bakıldığında ise, 2014 yılında bu oran %31,3 iken, 2015 yılında %32,2 olarak ölçümlenmiştir. Bu sonuç için Türk ve Kürt kökenliler bazında bir ayrıştırma yapıldığında ise, Türk kökenlilerin %26,4’ünün, Kürt kökenlilerin %57,6’sımn HDP’nin Kürt halkım temsil ettiğini düşündükleri ortaya çıkmaktadır.

 

“ÇOĞUNLUK ÇÖZÜM SÜRECİ DİYOR.”

Çözüm süreci yeniden başlamak mı sorusuna katılımcıların %53’ü destek vermektedir. Bunun yanında Kürtlerle Türkleri bağlayan ana unsur, çoğunluk taralından (%47) “Müslümanlık” olarak görülmektedir. “Ortak tarih” seçeneği %26,7’lik oranla ikinci sırada yeralmaktadır.

 

ORTAK KANAAT: ÜNİTER DEVLET YAPISI

Türkiye’de devlet yapısının nasıl olması gerektiği sorusuna verilen yanıtlar, çoğunluğun (%64,6) üniter devletten yana olduğunu göstermektedir. Bu sonuç Türk ve Kürt kökenliler özelinde ayrıştırıldığında ise kendisini Türk olarak tanımlayanların %70,3’ünün, Kürt olarak tanımlayanların ise %58,2’sinin üniter devlet yapışma destek verdikleri gözlemlenmektedir.

 

KÜRTLER NASIL YÖNETİLMEK İSTİYOR?

Türkiye’de yaşayan Kültlerin istedikleri yönetim şekli ile ilgili fikirleri sorgulandığında, çoğunluğun (%32,6) Kültlerin bağımsız Kürt devleti istediklerine ilişkin bir algıya sahip oldukları görülmektedir. Diğer taraftan, bu düşünceye sahip olanların oram 2012 yılından beri düşüş eğilimindedir Etnik köken kınlımlanna bakıldığında ise, kendirim “Kürt” olarak tanımlayanların çoğunluğu “Kürtler özerk yönetim istiyor” derken, “Türk” olarak tanımlayan çoğunluk Kürtlerin bağımsız devlet istemekte olduğunu düşünmektedir Genel sonuçlarda, Kürtlerin “daha demokratik bir Türkiye Cumhuriyeti” istediklerine ilişkin algının güçlendiği görülmektedir.

Türkiye'de Yaşayan Kürtlerin İstedikleri Düşünülen Yönetim Şekli

Sizce Türkiye'de yaşayan Kürtler yönetim şekillerinden hangisini istemektedirler?

 

EN BAŞARILI SİYASİ PARTİ LİDERİ AHMET DAVUTOĞLU

2015 yılının en başardı parti lideri sıralamasında ilk sırayı %42,3 ile Ahmet Davutoğlu’nun aldığı görülmektedir Davutoğlu’nu sırasıyla %25,5 ile Kemal Kılıçdaroğlu, ,9’la Selahattin Demirtaş ve ,9 ile Devlet Bahçeli takip etmektedir. Araştırmanın ortaya çıkardığı önemli bir veri, parti başarısı ile parti lideri başarısının birbiri ile paralel gitmesidir. Oysa, Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakan olduğu dönemlerde, kendisi partinin hep birkaç puan önünde yer almakta, yani partisini sürükleyen lider görünümü çizmekteydi. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olarak performansına bakıldığında ise, başardı bulanların oranının %43,6, başarısız bulanların oranının ise %40,7 olduğu ortaya çıkmaktadır. 2014’den 2015’e Cumhurbaşkanım başarısız bulanların oranının %35,9’dan %40,7’ye yükselmesi bir diğer dikkat çeken unsur olmuştur.

 

Partileri Başarılı Bulma Derecesi

Genel olarak değerlendirdiğinizde, siyasi partileri ne kadar başarılı veya başarısız bulduğunuzu söyleyebilir misiniz?

 

 

GÜVEN SIRALAMASINDA “ORDU” LİDERLİĞİ KİMSEYE BIRAKMIYOR

2015 araştırma sonuçlan, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yine vatandaşın en güvendiği kurum olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu sonuç, 2011 yılından beri araştırmanın değişmeyen sonuçlarından birisidir. Katılımcıların % 62,4’ü TSK’yı başarılı bulurken, %51,9 ile polis teşkilatı ikinci sırada ve %49,8 ile üniversiteler takip etmektedir. En az güvenilen kurumlar ise %33,9 ile siyasi partiler ve %27,8 ile medya olmuştur. 2015 yılında, tüm kuramlara güven oranlarında geçen yıllara göre artış gözlemlenmiştir

Kurumlara Güven Derecesi

HALK BAŞKANLIĞA DESTEK VERMİYOR

Cumhurbaşkanlığı makamının Çankaya Köşkü’nden Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne taşınmasını %44’lük bir kesim onaylamadığım belirtmiştir. Katılımcıların %75,4’ü Cumhurbaşkanının partili değil tarafsız olması gerektiğini düşünürken, “ülkenin yönetim tarzı nasıl olmalı?” sorusuna çoğunluk (%68,9) “parlamenter demokrasi” cevabım vermiştir. Başkanlık sistemine olan destek ise, geçen yıla göre 10 puan artmasına rağmen %22,1’de kalmıştır. Halkın başkanlık sistemini istememesinin nedenleri arasında ilk sırayı %32,2 ile “kutuplaşmayı artırır.” alırken, ikinci sırada %27,1 ile “tek adamlığa yol açar” görüşü yer almaktadır.


“YARGI SİYASALLAŞIYOR.”

2015 yılında yargının siyasallaştığını düşünenlerin oranı, 2014 yılına göre artış göstererek %65 olmuştur. Bu sonucun siyasi partilere oy verenler bazında dağılımlarına bakıldığında ise, yargının en çok siyasal olduğunu düşünenlerin %91 ile HDP seçmeni olduğu, onu %75,6 ile CHP seçmeninin izlediği görülmektedir.

AVRUPA BİRLİĞI’NE DESTEK AZALIYOR

Avrupa Birliği’ne olan destek 2014’de %71,4 iken, bu yıl %65,1’e gerilemiştir. Türkiye’nin AB’ye üye olabileceğim düşünenlerin oram da düşerek %38,3 olmuştur. Aynı düşüş trendi, Türkiye’nin NATO üyeliğinin devam etmesine verilen destekte de gözlemlenmiş, 2014 yılında bu oran %76,2 iken 2015 yılında %69,5’e gerilemiştir.

 

“TÜRKİYE’DE DEMOKRASİ VE İNSAN HAKLARI MESELESİ AB ÜYELİĞİNİ ENGELLİYOR.”

Araştırmaya katılanlara yöneltilen ‘‘Türkiye’nin AB üyeliğini engelleyen veya geciktiren sebepler nelerdir?” sorusuna verilen cevaplardan, demokrasi ve insan haklan konusunun %40,8 ile ön planda yer aldığı dikkati çekmektedir. Din ve kimlik farklılığı (%39,5) ve Türkiye’nin ekonomik sorunları (% 31,8) gösterilen diğer engelleyici sebepler arasındadır.

 

“TÜRKİYE DIŞ POLİTİKADA YALNIZ HAREKET ETMEMELİ.”

2013     yılına kadar Türkiye’nin dış politikada yalnız hareket etmesini destekleyen tavrın, son iki yılın sonuçlarına göre düştüğü gözlemlenmektedir. Dış politikada başka ülkelerle ittifak kurulması görüşü ise artış eğilimindedir. Bu sonuç, halkın algısında artan güvenlik endişelerinin bir yansıması olarak yorumlanabilir.

 

“EN TEHLİKELİ ÜLKE ARTIK İSRAİL DEĞİL.”

2011 ’den bu yana yürütülen araştırmanın değişmeyen sonuçlarından biri, Türkiye için en büyük tehlike oluşturan ülkenin İsrail olmasıydı. Bu yıl İsrail yerini %64,7 ile Rusya Federasyonu’na bırakmıştır. Rusya ile yaşanan problemlerin halkın algısına da aynı paralelde yansıdığı ortaya çıkmaktadır, öte yandan; ABD, Suriye ve İsrail’in Türkiye için tehdit oluşturma oranlan 2015 yılında düşmüştür.

 

“TÜRKİYE DEMOKRATİKLEŞİYOR.”

Araştırma verilerine göre hakin çoğunluğu (%53,3) Türkiye’nin demokratik bir ülke olduğunu düşünmektedir. Bu sonuç, siyasi partilere göre değerlendirildiğinde ise; AKP’lilerin % 69,5’inin, MHP’lilerin %47,7’sinin, CHP’lilerin %41,2’sinin ve HDP’lilerin ise ,9’unun Türkiye’yi demokratik bir ülke olarak gördüğü ortaya çıkmaktadır.
 

ORTAK KANAAT: “TÜRKİYE’DE SİYASAL KUTUPLAŞMA VAR.”

Türkiye’de siyasal kutuplaşma olup olmadığına dair düşünceleri sorulduğunda,
çoğunluğun (%63,1) böyle bir kutuplaşma olduğunu düşündüğü ortaya
çıkmaktadır. Bu sonuç, seçmen bazındaki kınlım! ar açısından incelendiğinde
ise HDP seçmeni içinde söz konusu oranın (%78,4) çok yüksek olduğu dikkati
çekiyor. Türkiye’deki kutuplaşmanın ekseni sorgulandığında ise en yüksek
oranın %40,2 ile laik-müslüman kutuplaşması olduğu görülüyor. Bu oranı,
%26,2 ile sağa-solcu, %20,3 ile batılı-doğulu ve %7,8’le zengin-fakir eksenleri
takip etmekte.

 

 

TÜRKİYE’DE ÖTEKİLEŞTİRME

Halkın çoğunluğu (%53,9) Türkiye’de ötekileştirme olduğuna inanmıyor, ötekileştirme olduğunu düşünenlerin çoğunluğu ise (%26,2) en çok Kürtlerin ötekileştirildiğini düşünmekte. Türkiye’de ötekileştirilen kesimler, siyasi görüş ve Türk/Kürt kökenliler kırılımlarında sorgulandığında ise; muhafazakarlara göre en çok Kürtlerin, sosyal demokratlara göre ise en çok müslümanların ötekileştirildiği ortaya çıkıyor. Aynı sonuç, Türk/Kürt kökenliler açısından incelendiğinde; Kürt kökenlilerin çoğunluğunun (%51,5) Kürtlerin ötekileştirildiğini düşündüğü, Türk kökenlilerin çoğunluğunun ise (%25,4) tüm kesimlerin ötekileştirildiği düşüncesine sahip oldukları görülmektedir

 

 

“MAHALLE BASKISI KÜRTLER ÜZERİNDE YOĞUNLAŞIYOR.”

Türkiye’de mahalle baskısı var mıdır sorusu yöneltildiğinde “hayır7’ cevabını verenlerin oranı %62,4 olarak ölçümlenmiştir. Ötekileştirme sonuçlarına paralel olarak, mahalle baskısı olduğunu düşünenler, bu baskının en çok Kürder üzerinde (%35,6) olduğunu ifade etmektedir. Bunun yanında en çok Kürtler üzerinde mahalle baskısı olduğunu düşünen siyasi kesimin sosyalistler olduğu görülmektedir.Mahalle baskısı meselesi Türk/Kürt kökenliler açısından değerlendirildiğinde ise; Türk kökenliler %34,3 oranında Kürtler üzerinde baskı olduğuna inanırken, Kürt kökenliler için aynı oran %62 olarak gerçekleşmektedir.

 

 

“KENDİMİZDEN FARKLI OLANLARLA BERABER YAŞAMAK İSTEMİYORUZ.”

Katılımcılara kiminle birlikte yaşamak istemedikleri sorulduğunda ilginç sonuçlarla karşılaşılmaktadır. Muhafazakarların dinsel olarak farklı olanlarla, milliyetçilerin cinsel tercihleri farklı olanlarla, cumhuriyetçilerin ise kültürel ve etnik olarak farklı olanlarla birarada yaşamak istemedikleri görülmektedir.


TÜRKİYE’NİN DİNDAR- LAİK ALGISI

Araştırma sonuçlarında dikkat çeken başlıklardan biri, Türkiye’nin dindar veya laik olarak değerlendirilmesidir. Katılımcıların çoğunluğu (%53,4) Türkiye’yi dindar bir ülke olarak görmektedir. Kırılımlar bazında bakıldığında ise, kendini muhafazakar olarak tanımlayan kesimin %63,8’inin ülkeyi laik olarak gördüğü ortaya çıkarken; kendini sosyalist olarak tanımlayanların %79,5’inin Türkiye’nin dindar bir ülke olduğunu düşündüğü görüldü. Oy verilen parti açısından incelendiğinde, tüm parti seçmenlerinin ortak görüşü Türkiye’nin dindar bir ülke olduğudur.

 

“BATILI MIYIZ YOKSA DOĞULU MU?”

Araştırmada, Türkiye’nin batılı veya doğulu olarak değerlendirilmesine ilişkin veriler de dikkat çekicidir. Ağır basan görüş %51 oranla Türkiye’yi doğulu olarak değerlendirmektedir. Burada kendini muhafazakar olarak tanımlayan kesimin çoğunluğunun (%62,8) ülkeyi batılı olarak gördüğü ortaya çıkarken, sosyalistlerin çok büyük bir oranının Türkiye’yi doğulu olarak tanımladığı görüldü. Bu kırılıma siyasi partiler açısından yaklaşıldığında, AK Parti seçmeninin %55,4 oranında ülkeyi batılı gördüğü, CHP seçmeninin ise %54,8 oranında doğulu gördüğü gözler önüne serilmektedir. MHP ve HDP seçmenlerinin çoğunluğu da ülkenin doğulu olduğu görüşündedir.

 

Araştırmada, Türkiye’yi Avrupalı olarak görenlerin oram %42 iken, Ortadoğulu olarak görenlerin oranı %58 olarak belirlenmiştir. Katılımcılar siyasi açıdan incelendiğinde, muhafazakarların ortalamalım üstünde bir oranla Türkiye’yi Avrupalı olarak değerlendirdiği görülürken; Cumhuriyetçiler, Milliyetçiler, Sosyal Demokratlar ve Sosyalistlerin çoğunluğunun ülkeyi Ortadoğulu gördüğü göze çarpmaktadır.

Türkiye modern mi yoksa ve geri kalmış bir ülke midir sorusuna, çoğunluk (%57,3) “modem bir ülkedir” cevabım vermektedir. Değerlendirme seçmen kırılımında ele alındığında, AKPlilerin %69, Tinin, MHPlilerin yüzde 55,5’inin Türkiye’yi modem bir ülke olarak gördüğü sonucu çıkmaktadır, öte yandan, CHPlilerin %50,8’i, HDPlilerin ise % 71,2’si Türkiye’yi geri kalmış bulmaktadır.

 

 

TÜRKİYE İYİ YÖNDE DEĞİŞİYOR

Türkiye’de yaşanan değişimin de sorgulandığı araştırmada, katılımcıların %63,4’ü Türkiye’nin değişen bir ülke olduğunu belirtmiş ve 2014 yık ile karşılaştırıldığında bu değişimin iyiye gittiğini düşünenlerin oram %55,7’den %60,4’e yükselmiştir. Ülkede iyiye ve kötüye giden değişimlerin neler olduğu sorgulandığı ise, ekonomik göstergelerin ilk planda yer aldığı görülmektedir. Çoğunluk ülkede iyiye giden değişimi “ekonomik büyüme” olarak görürken, yine çoğunluk kötüye giden değişim olarak “ekonomik kriz”i göstermektedir.

 

 

 

“MUTSUZLAŞIYORUZ.”

Türkiye’de yaşamaktan duyulan memnuniyet sorgulandığında; çok mutlu ve mutlu olanların oranının %60,7’den %48’e düştüğü; mutsuz ve çok mutsuz olanların oranı ise ,7’den %25,7’ye yükseldiği görülmektedir.

ARAŞTIRMANIN ANA BAŞLIKLARI

Türkiye ve sorunları,

Ekonomi,

Terör,

Kürt Sorununa Yaklaşım,

Siyaset,

Dış Politika,

Yargı Sistemi,

Demokrasi ve Medya,

Toplumsal İlişkiler,

Kimlikler ve Değişim

ARAŞTIRMANIN KÜNYESİ

Kadir Has Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Merkezi tarafından
hazırlanan ve saha çalışmasının Akademetre yönetiminde
yürütüldüğü araştırmada, kantitatif araştırma yöntemi uygulandı.
Araştırma kapsamında; İstanbul, Ankara, Konya, Bursa, Kocaeli,
İzmir, Aydın, Manisa, Tekirdağ, Balıkesir, Adana, Antalya, Hatay,
Zonguldak, Samsun, Kayseri, Kastamonu, Kırıkkale, Trabzon,
Gaziantep, Diyarbakır, Mardin, Malatya, Bitlis, Erzurum ve Ağrı
illeri kent merkezlerinde ikamet eden 18 yaş ve üzeri 1000 kişi

ile görüşüldü.