2012 yılında Leonard Cohen, Red Hot Chilli Peppers, Madorına, Stevie Wonder, Sting gibi farklı kuşaklardan büyük hayran kitlelerine sahip müzisyenler ülkemizde unutulmaz konserler verdi. Bunun dışında İKSV, Pozitif gibi kuruluşların büyük özverilerle gerçekleştirdikleri İstanbul Uluslararası Caz Festivali, Akbank Caz Festivali, Efes Pilsen One Love Festival gibi festivaller iyi müziği takdir eden genç nesillerin yetişmesine katkıda bulunmayı bu yıl da sürdürdü.
2012 yılının gerek müzik endüstrisinin merkezi olan Britanya, ABD gibi ülkelerde gerek ülkemizde müzikseverler için bıraktığı önemli hatıraları şöyle bir anımsamak istersek Jane Birkin’le başlamak doğru olabilir. Senenin ülkemizdeki kayda değer müzik olaylarından ilki Babylon’da gerçekleşen Jane Birkin konseriydi. 18 Ocak’taki konserde İngiliz sanatçı, eski aşkı Serge Gainsbourg’un şarkılarından bir seçkiyle Türkiyeli hayranlarının karşısına çıktı. 1960’ların Swinging London akımının temsilcilerinden olan Jane Birkin, Fransız müzisyen Serge Gainsbourg ile seslendirdiği ‘ Je t’aime ... moi non plus” adlı şarkıyla uluslararası şöhrete kavuşmuştu. Sözlerine Jane Birkin’in erotik icrası da eklenince şarkı birçok ülkede yasaklanan bir popüler kültür ürünü olarak tarihe geçmişti. Elbette ki, bu yasak, single’ın dünya çapında elde ettiği başarıyı engelleyemedi.
OCAK
Ocak ayında Kanadalı ozan şarkıcı Leonard Cohen’in 12. stüdyo albümü olan ‘Old Ideas’ piyasaya çıktı. Cohen’in ilk gününden beri eşsiz bir derinlikle işlediği aşk, ayrılık, bağlılık, ihanet gibi temalar bu albümün de merkezinde yer alıyor ve Cohen’in vefalı dinleyicilerine iki yıl önce yaptığı son albümden beri bekledikleri yeni şarkıları sunuyordu.
Leonard Cohen İstanbul konserini “ülkenizde barış olması için dua edeceğim” sözleriyle kapatırken, müziğin insanların ruhlarını incelterek katkıda bulunduğu içsel barışa olduğu kadar evrensel anlamıyla barışa katkısının güzel bir örneğini veriyordu.
ŞUBAT
Şubat ayında 1990’ların unutulmaz alternatif rock gruplarından Cranberries’in altıncı albümü çıktı. Grup 10 yıl aradan sonra yaptığı bu yeni albümde eski hayranlarını düş kırıklığına uğratmadı. Aynı ay içinde Pink Floyd’un kült albümü The Wall’un yeni-baskılan piyasaya sürüldü. İngiliz progresif rock grubu Pink Floyd’un 11. stüdyo albümü olarak İ979’da çıkan bu rock-opera albüm geçen yıllar boyunca grubun en özel albümlerinden biri olarak hatırlandı. Bu yıl albümün çeşitli konseptlerde hazırlanan yeni baskılan CD formatında yayınlanırken, remastered edisyon da LP formatında sunuldu. Şubat ayında ülkemizdeki en önemli müzik olaylan ise Cemal Reşit Rey konser salonunda yapılan Jan Garbarek konseriydi. Bu unutulmaz konserde dinleyiciler Garbarek’in tenor ve soprano saksafonunu, piyano, bas ve perküsyonla tamamlanırken dinleme şansı buldu.
MART
Mart ayında ülkemizde gerçekleşen önemli bir müzik etkinliği Opus Amadeus Müzik Festivali’ydi. Amadeus ismi dinleyicilere bu festivalin sadece Mozart’a odaklanacağını düşündürse de aslında festival, çok sayıda farklı bestecinin eserlerinin icra esildiği bir oda müziği festivali olarak gerçekleşti. Bu ay aynı zamanda ABD’li ünlü country müzisyeni Bruce Springsteen’den yeni bir albümün geldiği aydı. Sanatçının ‘Wrecking Ball’ isimli bu yeni albümü, genç kuşağın da bu önemli müzisyeni tanıması için iyi bir fırsat oldu.
NİSAN
Nisan ayında Salon tKSV’de bir konser veren Nigel Kerınedy ayın en çok konuşulan müzik etkinliğine imza atmış oldu. Vivaldi’nin ‘Dört Mevsim’ini yorumladığı albümü Guirıness Rekorlar Kitabı’na en çok satan klasik albüm olarak giren Britanyah keman ve viyola sanatçısı Salon’da quintet’iyle sahne aldı.
MAYIS
Mayıs ayında huzur verici sesiyle Norah Jones’dan gelen yeni albüm dünyanın birçok köşesindeki hayranlarını mutlu etti. Sanatçının beşinci albümü ‘Little Broken Hearts’tan çıkan ilk single olan ve çok sevilen ‘Little Pills’ Jones’un başından geçmiş yıkıcı bir aşk ilişkisini ve bu ilişkiden kurtulduğunda yaşadığı hafifleme duygusunu anlatıyordu.
HAZİRAN
Haziran ayında ülkemizdeki en önemli müzik olayı Madorına’mn 7 Haziran’da İstanbul’da verdiği konser oldu. MDNA turnesi kapsamında Türk Telekom Arena’da verilen konser sonrasında Madorına’nın müziği kadar sahnedeki provokatif erotik sürprizi konuşuldu. Bu konuda dış basında yer alan haberlerde Türkiyeli seyircinin tepkisinin herhangi bir muhafazakar ton taşımadığının altı çizildi.
Madorına’nın İstanbul konserinde yarattığı sansasyon dış basında da yer aldı. Sanatçının kural yıkıcı bir kadın olarak bugünlere getirdiği imajı hiç değişmezken, bu kimliğini daha rafine ifadelerle gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceği, popüler kültür alanında bir tartışma konusu olarak üzerinde düşünülmeyi hak ediyor.
TEMMUZ
Temmuz ayı İstanbul’da her yıl olduğu gibi bu yıl da müzik açısından dopdolu bir ay olarak yaşandı. 14-15 Temmuz tarihlerinde gerçekleştirilen ve Kaiser Chiefs, Damien Rice gibi grupların sahne aldığı Efes Pilsen One Love Festival’in en unutulmaz am Brit Pop’un kült grubu PULP’ın verdiği konserdi. Birbirinden güzel şaheserlerini artarda dinleyiciyle paylaşan grup uzun bir aradan sonra yeniden bir araya gelmenin aralarındaki uyumu hiç bozmamış olduğunu hissettiriyordu.
ÎKSV tarafından Garanti Bankası sponsorluğunda bu yıl 19. kez düzenlenen İstanbul Uluslararası Caz Festivali’nin en ışıltılı anı ise piyanosuyla sahne alan Keith Jarrett’a, basta Gary Peacock’un ve davulda Jack Dejohnette’in eşlik ettiği konserdi. Morrisey’in 19 Temmuz’da ve Antony and the Johnsons’m 39 kişilik Filarmonia İstanbul orkestrası ile birlikte 9 Temmuz’da İstanbul’un en güzel konser mekanı Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu’da verdiği konserler de bu yılki Caz Festivali’nin zirve anları arasındaydı.
AĞUSTOS
Ağustos ayında iki kadın sanatçının adı sıkça geçti müzik sohbetlerinde: ‘Havoc and Bright Lights’ adlı yeni bir albümle hayranlarıyla buluşan Alarıis Morissette ve bir konser için İstanbul’a gelen Feist. 1990’ların en çok satan albümlerinden biri olan olan ‘Jaggcd Little Pill’in (1995) yaratıcısı Morissette yıllar geçse de
özündeki duyarlıklardan bir şey kaybetmediğini son albümünde de ispatladı. Feist konseri, onu uzun süredir heyecanla bekleyen hayranlan için harika bir buluşma oldu.
EYLÜL
Kültür sanatın her alanında olduğu gibi müzik alanında da neşeli bir hareketliliği beraberinde getiren sonbahar başlarken 2012 Eylül’ü birbirinden önemli konserlerle hatırlanacak bir ay oldu. 8 Eylül’de ABD’li punk-rock grubu Red Hot Chilli Peppers’ın santralistanbul’da verdiği konserde grubun hayranlan eski ve yeni şarkılarla coşarken bir hayal gerçek oluyordu. Uzun yıllardır farklı kuşaklardan büyük bir kitle tarafından hasretle beklenen Leonard Cohen, İstanbul’daki 2009 konserinden üç yıl sonra Ülker Sports Arena’da sahneye çıktı ve 3.5 saat boyunca unutulmaz şarkılanyla Cohencileri kendine bir kez daha hayran etti. Aynı ay içinde ülkemizde özellikle 8O’li yılların müzikseverleri için çok özel bir isim olan efsanevi soul sanatçısı Stevie Wonder bir konser verdi. 14 Eylül’de Maçka Küçükçiftlik Park’ta gerçekleşen konserde sanatçı seyircilerin büyük beğenisini kazanan bir performans sergiledi.
EKİMİ
İstanbullu cazseverler için bir sonbahar geleneğine dönüşmüş olan Akbank Caz Festivali bu yıl da muhteşem konserlerle dopdoluydu. Yunan besteci Eleni Karaindrou’nun geçtiğimiz yıl dünyanın çok farklı yerlerindeki sinemaseverleri büyük üzüntüye boğarak aramızdan ayrılan yönetmen Theo Angelopoulos filmleri için yaptığı müziklerden bir derlemeyle Cemal Reşit Rey konser salonunda verdiği büyüleyici konser bu yılki festivalin en güzel anıydı.
KASIM
Bu yılın unutulmaz konserlerinin sonuncusu ise Ingiliz pop-caz sanatçısı Sting’in 26 Kasım’da Ataköy Atletizm Arena’da, ‘Back to Bass’ turnesi kapsamında verdiği konserdi.
ARALIK
Yaptığı o benzersiz, uhrevi tınılı etnik caz müziğiyle ülkemizde de büyük bir hayran kitlesine sahip olan Tunuslu ud sanatçısı Anouar Brahem’in triosuyla birlikte Salon iKSV’de vereceği konserin biletleri günler öncesinden tükenmişti. 13 ve 14 Aralık gecelerinde gerçekleşen bu iki konserde Brahem’e klarnetiyle Barbaros Erköse eşlik etti. Bu unutulmaz iki konser yılın son ayının en öne çıkan müzik olayıydı.