Mithat Bereket: "Paylaşmazsan Olduğun Yerde Kalırsın."

Mithat Bereket:

Lise yıllarında milli basketbolcu, üniversitede gözleri ışıl ışıl bir genç, sonrasında dünyanın en sıcak bölgelerinde barut kokuları içindeki savaş muhabiri, kimsenin ulaşamadığına ulaşan, kimsenin soramadığını soran örnek bir gazeteci ve şimdi “Medyanın Öne Çıkan Liderleri Onur Ödülü”nü alan bir öncü... Mithat Bereket

Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya Bölümü öğretim görevlisi ve Pusula Akademisi’nin kurucusu, gazeteci ve televizyon programcısı Mithat Bereket televizyon programcılığı alanında Amerika’nın önde gelen düşünce kuruluşlarından biri olan America Abroad Media tarafından “2015 The Power of Film” ödüllerinde “Medyanın Öne Çıkan Liderleri Onur Ödülü”nü almaya hak kazandı.

Bu ödül dünya çapında; medyanın bilgilendirme, eğitme ve toplum adına yetkilendirme gücünü temsil eden medya mensuplarına, kurumlara ve eserlere veriliyor.

America Abroad Media’nın Başkanı Aaron Lobel, Bereket’e verilen ödülün gerekçesini şöyle açıkladı: “Bir savaş muhabiri ve gazeteci olarak, Türk televizyonlarında kendine özgü üslubu ile hazırladığı ‘Pusula Programı’ aracılığıyla, dünya haberlerini izleyiciyle buluşturmada oynadığı öncü rol; seçkin, girişimci bir gazeteci ve medya kişiliği olması sebebiyle kendisine onur ödülünü vermeyi kararlaştırdık.”

Bereket’e ödülü, 28 Ekim’de Washington’da düzenlenen gala gecesinde takdim edildi. Törende Amerikalı aktör Ben Affleck’in yönettiği, 1980 Tahran Rehine Krizi’ni konu alan 2013’te en iyi film Oscarı’nın sahibi ‘Argo’ filminin yanı sıra Sundance Film Festivali’nde 2014 Dünya Sinema Seyircisi Ödülü sahibi Etiyopya yapımı dokümenter drama filmi ‘Difret’ onur ödülü aldı.

Hayatından Öne Çıkanlar

Mithat Bereket 10 Ekim 1966’da Ankara’da doğdu. 1984’te TED Ankara Koleji’nden mezun oldu ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası ilişkiler Bölümü’nü kazandı. Lise yıllarında basketbol oynadı ve milli takıma kadar yükseldi. Üniversiteler arası değişim programı ile bir yıl Amerika’da Stanford Üniversitesi’nde eğitimini sürdürdü. Üniversite öğrenimi sırasında Milliyet Gazetesi’nin açmış olduğu yarışmalarda ödüller aldı. 1988 yılında üniversiteden mezun oldu ve İngiltere’de Lancester Üniversitesi Uluslararası ilişkiler Bölümü’nde “Kıbrıs” konulu yüksek lisans çalışmasını tamamladı. Aynı dönemde BBC’de televizyon muhabirliği kurslarına katıldı. Şu anda aynı üniversitede “köktendinci hareketler” konusunda doktora öğrenimine devam ediyor. 1990 yılında 32. Gün dış haberler muhabirliği ile başladığı meslek hayatını aynı programda dış haberler editörü olarak sürdürdü; ardından Milliyet Gazetesi’nde de çalışmalarına devam etti. 1997-98 yıllarında Best FM’de Sesli Gazete programını hazırladı. Hazırlayıp sunduğu Pusula Haber Programı; 1995 yılında Kanal D’de, 1996 yılında Star TV’de yayınlandı. Pusula, 1999 yılından bu yana NTV’de ekrana geliyordu; ancak yaşadığı rahatsızlık Mithat Bereket’i bir süreliğine programa ara vermek zorunda bıraktı. Özellikle Güneydoğu sorunu ve PKK, Bosna- Hersek’te savaş, Ortadoğu sorunu ve siyasal İslam konularındaki çalışmalarıyla tanınan Mithat Bereket, NTV’de dış haberler koordinatörlüğü de yaptı. Gündemi günlerce meşgul eden birçok önemli olayda ana yorumcu olarak yer aldı. Bill Clinton’un Türkiye ziyareti (9 saat canlı yayın), İstanbul’da OSCE Zirvesi (2 gün, 10 saat canlı yayın), Avrupa Birliği-Helsinki Zirvesi (8 saat canlı yayın), Yunanistan Genel Başkanlık Seçimleri (canlı), Kıbrıs Genel seçimleri (canlı) ve ABD Başkanlık seçimleri bunlardan bazılarıdır.

Savaş Muhabirliği

Hayatının büyük bölümünü etnik ve din kökenli savaşların en şiddetli olduğu bölgelerde geçiren Mithat Bereket; Bosna, Kosova, Afganistan, Çeçenistan, Körfez Savaşı ve Irak Savaşı gibi çok farklı coğrafyalar ve savaşlarda duyduklarını değil gördüklerini aktarmak için hayatını riske attı. Beyaz Saray’a da gitti Taliban kampına da. Bir dönem neredeyse tek başına bütün batı dünyasına kafa tutan Muammer El Kaddafi’yle karşılıklı halı saha maçı bile yaptı. Birçok kez çatışmanın ortasında kalan Mithat Bereket, hayatında unutamadığı anlardan birini şöyle anlatıyor:

“Savaş muhabirlerinin takıntıları, uğurları vardır. Sudan’da Zulu kabilesiyle üç ay yaşadım. Bana fil kuyruğundan yapılan bir bilezik hediye etmişlerdi. ‘Bu seni koruyacak,’ dediler. Kolumdan hiç çıkarmadım. Yıllar sonra Güney Afrika’da beyazlarla siyahlar arasında bir çatışmanın ortasında kaldım. Herkes bir yerlere kaçtı. Dondum kaldım. Ayağımın ucuna bomba düştü. Patlamadı. O bombayı hâlâ saklıyorum.”

Bu ve bunun gibi kıl payı atlatılmış birçok olay yaşadı usta gazeteci. Serbest gazeteci ve savaş muhabiri olarak dünyanın birçok ülkesinde bulunan Bereket, aralarında Nelson Mandela, Benazir Butto, Muammer El Kaddafi, Teslime Nesrin, Mesut Barzani, Celal Talabani, İzak Rabin, Simon Perez, Frederik De Klerk, Tarık Aziz, Şamil Basayev, Benjamin Netanyahu ve Antonia Di Pietro, Jorg Haider, Yasser Arafat’ın da olduğu birçok lider ve devlet insanıyla röportaj yaptı.

Hiç yorulmadı, hiç durmadı. Farklı yerlerden gelen birçok “masa başı” müdürlük teklifini de reddetti Mithat Bereket. Bir kere “Ben emekçi adamım, masanın diğer tarafına geçmeyi hiç düşünmedim.” demişti. Ve Mehmet Ali Birand’a olan sevgi ve saygısı hiç bitmedi. “Benim elimden tuttu bildiğim her şeyi o öğretti, kendini benimle, bizimle paylaştı.” diyordu. Öğrencisi olduğu ve uzun yıllar birlikte çalıştığı Birand’ın ölümü belki de en çok onu üzmüştü. Birand’la olan bir anısını şu sözlerle dile getirmişti Mithat Bereket, “Birand’la dokuz sene çalıştım. Hiç unutmuyorum, Kıbrıs’taydık. Yeşil Hat’ta Denktaş-Klerides görüşmesi olacak. De Soto vardı. Biz canlı yayındayız. Yağmur yağmaya başladı. Bütün tv kanalları kaçtı. Biz kaldık, hâlâ yayındayız. Araya reklam girdiğinde ‘Mithat ne yapıyoruz? Biz ahmak mıyız bu yağmurda?’ dedi. Ertesi gün telefon açtı. ‘3-0 yendin beni,’ dedi. Çünkü ben o gün Denktaş’ı yayına çıkardım. Canlı yayında De Soto'ya laf attım sonra da akşam herkesin katıldığı bir toplantıyı haber yaptım. Bazı gazeteci, işadamları var ki, boynuz kulağı geçsin istemiyor. Paylaşmaya açık değiller. Yanlarındaki insanların yükselmesini istemezler. Birand’da böyle kompleksler yoktu. Bize de böyle öğretti.”

Rahatsızlığı ve Sonrası

Yıllarca dünyanın en tehlikeli, en sıcak bölgelerinde kimsenin soramadıklarını sorup izleyicilerine en net, en açık bilgileri verebilmek için koşturdu Mithat Bereket. Hayatını, uzun yolculuklar ve yoğun stres altında havaalanlarında, kah gerilla kamplarında kah beş yıldızlı otellerde; evden, aileden uzakta geçirdi. Hiç durmadı. Durmayı bile düşünmedi usta gazeteci. Hep çok çalıştı, araştırdı, sordu, dinledi ve anlattı. Ama bu yoğun tempo ve koşuşturmaca yıprattı usta ismin vücudunu. O konuşmaya başlayınca izleyicisini ekrana kilitleyen, en ciddi konuları bile en anlaşılır şekilde yıllarca aktardığı sesi, yavaş yavaş terk etti usta gazeteciyi. Vücudu yorulmuştu işte. Tıptaki adı ‘sürmenaj’, yani kas yorgunluğu. Bu hastalık, uzun süreli yoğun tempo ve yetersiz uyku sonucu beyin ile bazı kaslar arasındaki iletişimin yavaşlamasından kaynaklanıyor. Neyseki geçici olduğunu söylüyordu doktorları. Ama o çok sevdiği hayatını verdiği programı “Pusula”ya ara vermesi ve dinlenmesi gerekiyordu. Ama olmaz ki, yapısında yoktu bu. Sorulması gereken onca soru, açığa çıkarılması gereken bu kadar konu varken, istese de duramazdı. Birkaç yıl önce rahatsızlığıyla ilgili sorulan bir soruya şöyle cevap vermişti usta isim:

“Bu kadar yoğun tempo yordu tabii biraz. Gençken çok az uykuyla çalıştığım, uzun yıllar oldu. Üstüne de düzensiz beslenme eklenince durum bu. Ama kafamda sorun yok. Her şey çok net. Tek sıkıntı düşündüklerimi söyleyemiyorum. Televizyon dışında üretmeye devam ediyorum. Yazıyorum, belgesel çekmekle ilgileniyorum. Ve en önemlisi öğrencilerim. Onlara bir şeyler aktarmaya, yeni gazeteciler yetiştirmeye çalışıyorum. Çünkü, kendini paylaşamazsan olduğun yerde kalırsın. Biz böyle öğrendik. Rahmetli Mehmet Ali Birand bizi böyle yetiştirdi.” Bu sözlerle her şeye rağmen sürdürdüğü üretme ve paylaşma arzusunu dile getiriyordu Mithat Bereket.

Eğitimci Yıllar

Mithat Bereket; “Paylaşmazsan olduğun yerde kalırsın”, cümlesiyle dile getirdiği dünya görüşü ve mesleki felsefesini hayata geçirmek için ilk adımı Kadir Has Üniversitesi’nde attı. Yıllarım tansiyonun en yüksek olduğu noktalarda geçirdikten sonra bağımsız gazetecilik ve meslek etiğini kendi gençliğini gördüğü öğrencilerine aktarabilmek için 2004 yılında Pusula Akademisi’ni kurdu. Sadece mesleki teorik bilgilerin değil, pratik deneyimin de önemini bilen Mithat Bereket, değişen ve gelişen teknolojiye uyum sağlayabilmeyi, dijital gazeteciliği anlatmak için kalkıştığı bu projeyle kendi meslek ahlakıyla yetiştirdiği birçok genci topluma kazandırdı. Değişen teknolojinin getirdiği yenilikler ve kolaylıkların farkında olan Mithat Bereket, öğrencilerini bu alanda da yetiştirmeyi hedefliyor. Türkiye’deki ilk “Yeni Medya” bölümünün Kadir Has Üniversitesi’nde açılmasında büyük rol oynayan Bereket, “Yeni Medya”yı “geleneksel yayın organlarının bir dönüşüm projesi değil, genç kuşağın kendi inisiyatifiyle gerçekleştirdiği bir devrim” olarak tanımlıyor.