Nobel Ödülü Merakla Alınır

Nobel Ödülü Merakla Alınır

Hayatımız boyunca bazı şeyleri merak ve hayal ederiz. Bunlar belki de gerçekleşmesi hiç de mümkün olmayan fantazi düşünceler de olabilir. Ama bir şey vardır ki keşif ve icadın ilk şartı hayal ve meraktır. Yaşadığımız toplumda, geçmişten gelen kültürümüzde ve geleneklerimizde nedense bu iki kavramın ifade ettiği işlerle uğraşmak bastırılmıştır ve teşvik görmemiştir.

Eski sözlüklerde merak kelimesinin tanımı ‘üzerine vazife olmayan işlerle uğraşmak’ olarak verilir ve böyle algılanır. Hayal etmek ise boş düşüncelerle vakit geçirmek; yeni bir icat çıkartmak ise neredeyse suç sayılır. Hep hayıflanır ve kendimize şu soruyu sorarız: “Biz neden Nobel Ödülü* (bilimde) alamıyoruz? Almak için ne yapmak lazım?” Buna verilecek hazır cevap “Temel bilimlere (fizik, kimya, matematik, biyoloji v.b.) yatırım yap ve en iyi beyinlerin bu konulan çalışması için cazip hale getir”dir. Bu merak ve teşvik destekli yaklaşım modern bilim çağında kabul görmeyen ve eski moda bir görüş gibi gelebilir.

Maalesef bu talihsiz, yanlış bir anlamadır ve ayrılacak araştırma fonlarının da miktarını ve yönlendirilmesini kötü etkiler. Özellikle bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde sık sık söylenen: “Bizim gereksinimimiz uygulamak araştırmalardır” cümlesidir. Bir ülkenin kendine ait problemlerini çözmek için misyon odaklı araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) yürütmesinde yanlış olan bir şey yoktur. Örneğin madenlerin işletilmesi (bor, krom, v.b), savunma veya yenilenebilir enerji (güneş, rüzgar, termal v.b) gibi uzmanlık programlarına yoğunlaşması gibi.

Ancak unutulmamalıdır ki; bilim eğitimine sağlam yatırım yapmamış ve bilim üretme geleneği oluşmamış bir ülke, geleceğini şekillendiren keşif ve yeniliklerin gerçekleşmesi için gerekli bilgiyi elde edemeyecektir. Elde edilemeyen bilgilerden yukarıda bahsedilen teknolojiler de üretilemeyecektir. 1901’den beri değişik bilim dallarında verilen Nobel Ödülleri’nin hemen hemen hepsi merak ve sistemli çalışmanın sonuçlandır. Merak edildiğinden dolayı yapılan araştırmalardan bulunmuş sayısız keşif örnekleri vardır. Bütün bu keşif ve icatları burada sıralamak mümkün değil. 159’u kimyada olmak üzere 1901-2010 yıllan arasında toplam 840 Nobel ödülü verilmiştir.

Bugün bu türlü araştırmaların ülkemizde cesaretlendirildiğinden nasıl emin olabiliriz? Merak odaklı araştırmalar, araştırmacıların ve değişik alanlardaki işbirlikçilerinin birlikte çalışabilecek ortamlarda yaratıcı bilim insanlarının olmasını gerektirir. Fakat bunu organize etmek birçok nedenden dolayı her zaman mümkün olmayabilir. Peki icat yapmayı yönetmenin bir formülü var mıdır? Bunu başarmanın yolu üç temel zorunluluğu kabul etmekle olur:

  1. En önemlisi çalışan insanlarla ilgilidir. Bilim, teknoloji, matematik ve mühendislik eğitimine özel öncelik vererek bunları cazip hale getirmek. Geniş binalar, büyük paralar, doğru ve yetkin insanlar olmayınca bir şey üretemeyiz.
  2. Fikirlerin kristalleşmesi için entelektüel değişim atmosferinin oluşması. Araştırmacıları yoğun proje ve öneri yazmaya zorlanması, onları yönetici konumuna getirilmesi sonun başlangıcı olur. Fonlama metodlarının tekrar gözden geçirilmesi gerekebilir. En iyi bilim için kaynaklara nasıl yoğunlaşabiliriz ve topluma en iyi şekilde hizmet etmek için ne kadar fon ayırmak gerekir? Bunların kısa ve uzun vadede tespit edilmesi lazımdır.
  3. Kaynaklar olmadan ne kadar yaratıcı akıl olursa olsun çok az başarı elde edilir. Tabii ki araçları oluşturmak ve yetkin akademisyenleri görevlendirmek için bilime yatırım gereklidir. Gerekli olan altyapıyı ve fikirler için gerekli fonları ayıran ülkeler ve kurumlar keşiflerin yatağı olacaktır. Fakat bu destekler yaratıcı araştırıcıların vizyonu ile ilerlemelidir, para cazibesi üzerine kurulmamalıdır veya insanlar örneğin nanoteknoloji gibi güncel konulara zorlanmamalıdır.

Bugün birçok gelişen ülkedeki yetkililer gelişmiş ülkelerdeki inovasyon seviyesine gelmenin yollarım aramaktadırlar. Bu arayışta temel bilim araştırmalarının ve bilim eğitiminin önemini gözden kaçırmaktadırlar. Politika yapanlar bilmelidirler ki yeni bilgi üretilmeden, genç öğrenciler bu konulara yönlendirilmeden inovasyon yapılamaz. Öğrencilerin ilkokuldan ve aile içerisinde küçük yaşlardan itibaren yönlendirilmesi çok isabetli sonuçlar verebilir.

Teknoloji transfer etmek her zaman mümkün olabilir. Bazı durumlarda bilim transfer etmek zor da olsa mümkün olabilir. Fakat kısa dönemde yeni bilim üretmek ne kolaydır ne de kârlı. Temel araştırmalar uzun dönemde kârlı olur ve en önemlisi gerçek bilgi birikimi herhangi bir toplumu zenginleştiren en önemli güçtür. Unutulmamalıdır ki bilim sevilmediği ortamları hemen terk eder! Umarız ki bilimin sevilmediği bir ülke konumunda olmayız.

Dinamiti ilk Nobel buldu

* Nobel Ödülü, 30 Aralık 1896 tarihinde Stockholm'de açıklanan vasiyetnamesiyle kimyacı Alfred Nobel tarafından kurulan vakfın verdiği, insanlığa keşifleri ile hizmet edenleri ödüllendirmek amacım taşıyan prestijli bir ödüldür, ilk Nobel ödülleri 1901 tarihinde verilmeye başlanmıştır.

Alfred Nobel birçok keşiflerinin yayında yol yapımında kullanılan, kayaları parçalamaya yarayan çok kuvvetli bir patlayıcı olan trinitrogliserini, taşınır ve kullanılır hale getirerek adına ‘Dinamit’ demiştir. Kısa sürede dinamit ticaretim geliştirerek bundan büyük gelir elde etmiştir. Hiç evlenmeyen Nobel, vasiyeti gereği servetini kurulan vakfına armağan etmiştir.

Nobel'in servetinin yıllık geliri beş eşit parçaya ayrılmıştır

*    Fizik, Kimya, Fizyoloji veya Tıp alanlarında en önemli icadı yapan kişilere,

*   Edebiyat alanında en soylu ve en içten ideali örnek alarak meydana getiren eserin yazarına,

*    Barış. Halklar arasında kardeşliğin gerçekleştirilmesi, orduların kaldırılması veya sayısının azaltılması, barış kongrelerinin yapılması ve yaygınlaştırılması için en çok çalışan kişilere verilmesini vasiyet etmiştir. 1969 yılında İsveç Merkez Bankası, Alfred Nobel anısına bir de "İktisat" ödülünü eklemiştir.

Nobel Ödüllü keşifler

*Jacobus Henricus van 't Hoff: Çözeltiler üzerine yaptığı çalışmalar sonucu 1901’de ilk Nobel Kimya Ödülü'ne layık görüldü (Saf sıvılara başka katı veya sıvı maddeler karıştırıldığında oluşan karışımın davranışı nasıl oluru merak etmişti).

*Wilhelm Conrad Röntgen: Bugün X-ışını (Röntgen) dediğimiz bölgede yayılan elektromagnetik ışını keşfetti. Tıpta görüntülemede kullanılan bu keşif kendisine Fizikte ilk Nobel ödülünü kazandırdı (1901).

Nobel Ödüllü buluşlar

Bu ilk Nobel ödüllerini keşifleri takip eden birçok buluş yapıldı: Femtosaniye spektroskopisi ve maddeyi uzay ve zamanda görüntüleyebilmek için geliştirilen dört boyutlu elektron mikroskobu. Kuantum mekanik, rölativite ve insan genomunun şifresinin çözülmesi. Magnetik rezonans görüntüleme (elektronun ve protonun kuvvetli magnetik alan içerisinde spinlerinin davranışı ile alakalı merak odaklı bir araştırma).

Transistör (yarı iletkenlerdeki elektronların davranışı merakından). Dijital enformasyon teknolojileri 2009 yılı Nobel Kimya ödülü canlı hücresinde protein sentezini gerçekleştiren Ribozomların yapısının ve fonksiyonunun aydınlatılmasını gerçekleştiren 3 bilim insanına verildi (Venkatraman Ramakrishnan, Thomas A. Steitz and Ada E.Yonath).

2010 Nobel Kimya Ödülü, Paladyum katalizörünün organik sentezlerde kullanılması üzerine yaptıkları çalışmalar nedeniyle Richard Heck, Ei-ichi Negishi ve Akira Suzuki adlı bilim adamlarına verildi.