Putin Rusya'nın Gölgesinde

Putin Rusya'nın Gölgesinde
Topraklarının yüzde 2O’si Rus işgalinde olan Gürcistan’da 2012 Ekim meclis seçimleri ülkede ilk barışçıl güç değişimi yolunda önemli bir adım olmuştur. Sürpriz bir şekilde seçimler sonucunda Gürcü milyarder Bidzina Ivanishvili liderliğindeki Gürcü Rüyası’nın (GÜ) oluşturduğu koalisyon meclisteki çoğunluğu eline geçirmiş, hatta 2003 Gül Devrimi sonrası Başkanlık koltuğuna oturan Mikheil Saakashvili yenilgiyi hemen kabul ettiği gibi muhalefetteki yerini barışçıl bir şekilde almıştır.

Her ne kadar Türk kamuoyu pek ilgi göstermese de, Rusya karşıtı Başkan Saakashvili’nin liderliğindeki Birleşik Ulusal Hareketi’nin (BUH) yönetiminin devam edip etmeyeceği sorusu, Batı kamuoyunun ilgisini çekmiştir.

Bu ilginin başlıca üç sebebi vardır:

1.    NATO ve Avrupa Birliği (AB) Genişlemeleri’nin ardından ülkenin Bati ittifakının komşusu haline gelmesi.

2.     Hazar enerji kaynaklarının Rusya’dan bağımsız olarak Bati piyasalarına şevkini sağlamakta olan Doğu-Bati geçişli birçok enerji hattının kesişme noktasında yer alması.

3.    Gürcistan’daki demokratikleşme yönündeki gelişmelerin -aynı Gül Devriminin Ukrayna’daki Turuncu (Portakal) devrimini tetiklediği gibi- diğer eski Sovyet coğrafyasındaki ülkelerde etkileri olacağı düşüncesi.

Meclis seçim sonuçlarına göre muhalefette yer alan Gürcü milyarder Bidzina Ivanishvili’nin siyasi koalisyonu oyların yüzde 54.97’sini alırken, Mikheil Saakasvili’inin BUH’si ise yüzde 40.34 oranında oy almıştır. Böylece, Ivanishvili Başbakanlık koltuğuna otururken, lideri olduğu koalisyon ise meclisteki 150 koltuğun 85’ini (GÜ 46, demokrat Cumhuriyetçiler ve Hür Demokratlar toplam 20) ele geçirmiştir. Saakavili’nin partisi ise 65 koltukla muhalefet haline gelmiştir. 2013 yılında yürürlüğe girecek olan anayasa değişikliği, mecliste salt çoğunluğun (76) sağlanması durumunda üyelere gensoru hakkı tanıdığı göz önünde bulundurulduğunda, GÜ’nün sadece 11 koltuk yitirmesi durumunda bile Ivanishvili’nin hükümetteki kontrolü büyük risk altına girecektir. Halen Başkanlık koltuğunda oturan Saakashvili’nin görev süresi ise 2013 Ekim tarihinde son bulacak, yeni meclis ise selefini tayin edecektir. Bu hassas meclis aritmetiği düşünüldüğünde Ivanishvili’nin koalisyon ortaklarıyla arasını açmamak için çok dikkatli davranacağı söylenebilir.

Seçim Sonuçlarına Giden Süreç

BUH’nin büyük farkla kazanacağım öngören birçok Bati merkezli ‘saygın’ araştırma şirketinin anketleri -seçimlerden sadece iki ay önce Ulusal Demokrasi Enstitüsünün anket çalışması 25 puan önde olduğunu belirtmiştir- baz alındığında seçim sonuçlan sürpriz olmuştur. Peki bu beklenmedik seçim sonucunun ortaya çıkmasına neden olan faktörler nelerdir? Özellikle iki gelişmenin seçmen tercihlerinde etkili olduğu söylenebilir: Güçlü Muhalefet ve Hapishane Skandali.

Güçlü Muhalefet:

2012 seçimlerinde, hükümet partisi olan BUH, bugüne kadar görülen en organize, daha da önemlisi, en güçlü sermaye desteği bulunan muhalefetle karşı karşıya gelmiştir. Bugüne kadar güçlü bir muhalefetin ortaya çıkmamasındaki en önemli sebeplerin başında, BUH’nin siyasi hayatin her almam kontrol altında tutuyor olması bulunmaktadır. Yakın zamana kadar muhalefetin güçsüz kalmasındaki bir diğer sebep ise oluşumun son derece dağınık ve net bir siyasi gündemden yoksun olmasından ileri gelmektedir. Forbes’un dünyanın en zenginleri listesinde 153’üncü sırasında yer alan Gem Uzan vari ‘hayırsever’ milyarder Ivanishvili’nin siyasete atılmasıyla beraber Gürcistan’daki muhalefet güç kazanmaya başlamıştır. Ivanishvili, değişik gündemleri olan ama bir şekilde Saakashvili hükümetinin neo-liberal reformlarından pay alamamış olan başta Hür Demokrat ve Cumhuriyetçi partiler olmak üzere birçok muhalif grubu kendi çatısı altında birleştirmeyi başarmış, seçim kampanyasına yüklü miktarda para aktarmıştır. Başkan Saakashvili, Ivanishvili’nin kendisine karşı güçlü bir siyasi alternatif oluşturmakta olduğunun farkına vararak, bu güçlü muhalif yükselişi durdurmak için başta kampanya bağış yasası değişikliği olmak üzere birçok baskıcı siyasi girişimde bulunmuş, Ivanishvili’yi aynı zamanda Fransız vatandaşı da olduğu gerekçesiyle seçim dışı bırakmanın yollarım aramıştır. Saakshivili, ayrıca, servetini Putin Rusya’sından edinmiş olduğunundan hareketle Ivanishvili’yi Moskova’nın kuklası olduğunu öne süren -siyasi kontrolünde olan medya ve idari kanallar yoluyla- karalama kampanyaları yürütmüştür.

Hapishane Skandali:

Gül Devriminin ardından Gürcistan’da -özellikle yolsuzlukla mücadele konusunda- birçok idari reform gerçekleştirilmiş, yönetişim daha etkin hale gelmiştir. Madalyonun öbür yanında ise Gürcistan’ın gittikçe polis devleti halini aldığı gerçeği vardır. Bir diğer ifadeyle Gürcistan gittikçe tek partili rejim görüntüsüne bürünmüş, halktan kopuk bir lider kadrosu yönetiminde demokratikleşme geri planda kalmıştır. Bu gerçekten hareketle Freedom House, Gürcü rejimini melez olarak tanımlamış, demokrasi notunu ise 1-7 skalasında (1 en yüksek demokratik gelişimini, 7 ise en düşük oranı ifade etmektedir) 4.82 olarak belirtmiştir. Demokrasi konusunda zafiyet en çok kendini insan haklan ve cezaevlerinin şeffaflığı konusunda göstermiştir. Gerçekten de seçimlerden sadece iki hafta önce, 18 Eylül tarihinde ortaya çıkan ve muhalif medya/sosyal medya kanallarıyla halka ulaşan hapishane işkence görüntüleri, Saakasvili’ye karşı yoğun tepkilere neden olmuştur. Seçimin hemen öncesindeki bu çarpıcı gelişmenin yüzde 35 dolaylarında gösterilen- kararsız seçmen tercihlerinde etkili olduğu söylenebilir.

Seçin Sonrası Sorunlar ve Rusya

Gül Reformu’nun ardından gerçekleştirilen birçok reforma rağmen ülke içerisindeki en temel sorunlar arasında sosyoekonomik konular öne çıkmaktadır. Bu sorunların arasında fakirlik öne çıkmaktadır. Devrim sonrası birçok iktisadi reforma rağmen 150,000 Gürcü vatandaşı fakirlik simimin altında yaşamakta, yüz binlercesi ise 2008 Rus savaşı sonrası ülke içerisinde mülteci durumundadır. Sovyet sonrası coğrafyada bağımsızlıklarını kuvvetlendirme arayışındaki bütün devletler gibi Gürcistan’ın da iç meselelerinin çözümünde -komşusu olan büyük güç- Putin Rusya’sıyla olan

ilişkileri belirleyici olacaktır. Bilindiği gibi Moskova , 2008 Krizi sonrası süreçte Gürcistan’ın Abhazya ve Güney Osentya’mn topraklarım işgal etmiş ve bu bölgelerin egemenliklerinin tanınması konusunda ısrarcı olmuş, bölgede ‘insani güvenliğin’ tesisi için kurduğu askeri üsleri kaldırmak istememiştir, iktisadi olarak ise Gürcistan’ın en önemli ihracat kalemi alan şarap satışını yasaklamıştır. Bütün bunların yanında, savaş nedeniyle Gürcistan altyapısı harap olmuş, dış yatırım sıkıntısı içerisine girmiştir.

Ivanishvili liderliğindeki Tiflis’in ilerleyen günlerde Moskova’yla ne türlü bir ilişki kuracağı sorusu Batı’nın gündeminde sıklıkla yer almaktadır. Örneğin, The Wall Street Journal’daki analizinde James Kirchick, servetini Putin Rusyası’nda yapmış olan Ivanishvili’nin -Batı yanlısı Saakasvili karşındaki- seçim başarısını Moskova’nın zaferi olarak yorumlamıştır. Ivanishvili’nin 2008 krizini ortaya çıkaran temel nedenin Tiflis’deki Saaksvili yönetimi -Moskova değil- olduğu şeklindeki görüşü, Tiflis’in artık Moskova yanlısı bir yöne gideceği iddialarını desteklemektedir. Bu ise Gürcistan’ın AB’nin iyi Komşuluk Politikasının kapsamından çıkıp hızla Rusya’nın etki alanına gireceği öngörüleriyle -özellikle Rus yanlısı Viktor Yanukovych’in Ukrayna Başkanı olmasıyla beraber Kiev yönetiminin gittikçe otoriterleşmesi örneği düşünüldüğünde- demokrasisinin geleceğini belirsiz kılmaktadır. 15 Kasım 2012’de Saakasvili yanlısı dokuz içişleri Bakanının delilsiz suçlamalarla polis tarafında göz altına alınmaları, Gürcü demokrasisi konusunda şüphelerin hiç de yersiz olmadığım göstermiştir. Bu olumsuzluklara rağmen, meclis aritmetiğinin Saakasvili sonrası başkanın kim olacağını tayin edecek olması nedeniyle Ivanischivili’nin koalisyonunda yer alan demokratlan ürkütmek istemeyeceği düşüncesi ülkedeki demokrasi umutlanın canlı tutmaktadır.

Sovyet sonrası coğrafyada ülkelerin şiddetten anırmış bir politikayla demokratik kalkınma şansına sahip olmaları ender bir durumdur. Bu bakımdan Gürcistan deneyimi sorunsuz tamamlanması ümit edilen ve belki uzun yıllar bir daha ele geçmeyecek önemli bir demokrasi sınavı olacaktır. Bu sınav başarıyla atlatılsa dahi, S.Huntington’ın istikrarlı demokrasi testi tatbik edildiğinde, Gürcistan’ın bir güç değişimi daha yaşaması gerekmektedir. Hiç şüphesiz birinci sınavdaki başarı yüzdesi İkincisinin de neticesini doğrudan etkileyecektir.