Ruslar önümüzdeki altı yıl Rusya'nın başına geçecek yeni Devlet Başkanı'nı seçmek için 4 Martta sandık başına gittiler, Seçimlerin sonucu önümüzdeki iki dönem; yani, 12 yıl için Rusya'da liderlik koltuğunda kimin oturacağını belirleyecekti, Seçimleri kazanan her kim olursa 2024 yılına kadar Kremlin'de oturabilecekti.
Beş aday arasından kazanmasına kesin gözüyle bakılan Başbakan Vladimlr Putln'di, Sürpriz olmadı.
Ama, bundan sonraki dönemde bir 'sürpriz' olabilir, Eski bir KGB Ajanı olan Putin'in kurduğu ve her türlü muhalefetin gerekirse zor kullanılarak ortadan kaldırıldığı 'Putin'in Rusyası'nda bu sürprizi, halk yapabilir, Hem de durdurulamaz bir çoğunlukla, Başbakan Vladimir Putin’in Rusya’da oluşturduğu otokrasi rejimine karşı Ruslar sokaklara döküldüğünde, başı çeken ne bir siyasetçi ne de bir asker idi. İsyan kıvılcımını çakan; 35 yaşında, iş tecrübesi olmayan, politik partilere ilgisiz, hukuk eğitim almış, sıradan mı sıradan bir internet blogcusu oldu.
Ne İran. Ne Mısır. Ne de Tunus; yani Arap Bahan.
Veya.
Ne Korsan Partisi. Ne Wikileaks. Ne de Anonymous; yani, Anonimler.
Şimdiye kadar hiçbir yerde; hiçbir ülkede sosyal medya bu kadar etkili olamadı.
Tweeter ya da Facebook, gerçek demokrasiye bu kadar hizmet etmedi.
Bloglar, gazete ve televizyonların insanları etkileme gücünü ellerinden alamadı.
Sanal dünya, gerçek dünyaya bu kadar yaklaşmadı.
Demokrasi ve insan hakları mücadelesinin bundan böyle internette yapılacağı bu kadar bariz görünmedi.
Ama, oldu. Oluyor. Hem de yanı başımızda; gözlerimizin önünde.
Putin’in Rusya’da oluşturduğu; en hafif tabiriyle ‘otokrasi’ rejimine karşı Ruslar sokaklara döküldü. Başlarındaysa bir siyasetçi ya da bir asker değil, bir internet ‘blogcu’su var. Devrimlere alışık Ruslara, adeta bir demokrasi devrimi yaptırmaya hazırlanan sıradan bir adam.
Adı: Alexei Navalny.
Son olarak, geçen yılın son günlerinde; 24 Aralık’ta, Moskova’daki Sakarow Bulvarı’nda Putin’i protesto etmek için 100 bin kişiyi toplamayı başardı. Pek çokları onu Rusya’nın gelecekteki lideri olarak görmeye başlamış bile.
Oysa, 35 yaşındaki bu genç adam şimdiye kadar hiçbir yerde çalışmamış. Yani hiçbir iş tecrübesi yok. Herhangi bir siyasi partiye de bağlı değil. Avukatlık eğitimi almış; fakat, devam etmemiş. Zengin veya ünlü hiç değil. Güçlü bağlantılan filan da yok. Rusya’nın en çok izlenen televizyon kanallarında görünen, popüler bir şahsiyet de değil.
Ama, buna rağmen Rusya’da kendi gücünü yeni yeni keşfetmeye başlayan yeni bir varlığı yönetiyor: ‘Siyasi blogcular’ı.
RUSYA’NIN YENİ HALK KAHRAMANI
Alexei Navalny’nin bloglarını internetten her ay yaklaşık 1,5 milyon kullanıcı okuyor. Ancak, etkisi bununla da sınırlı değil. Rusya’da internet kullananların sayısı arttıkça onun popülaritesi de büyüyor. Şu anda, Rusya’da yaklaşık 70 milyon insanın internete ulaşımı var. Nüfusun neredeyse yarışma tekabül eden bu sayının 55 milyonu aktif olarak interneti kullanıyor.
Web’de dolaşıp devlet kontrolündeki televizyonlar ya da gazeteler dışında, gerçekten özgür olarak hazırlanan haberleri okuyor. Bunlar arasında öne çıkan ‘livejournal’ adlı blog sitesi bugün Rusya’daki en özgür medya olarak biliniyor. Siteyi ayda 30 milyon insan ziyaret ediyor. Bu sitelerde yürüttüğü siyasi kampanyalar sayesinde Navalny bugün artık Rusya’nın yeni ‘halk kahramanı’ haline gelmiş durumda.
Eski bir KGB ajanı olan Vladimir Putin’in adamları bu genç adamı bir keresinde hapse atmaya kalktılar, o da ters tepti. Hapishanedeki ‘hacker’lar ve bilgisayarcılar ona sahip çıktılar. Ona yardım için internet üzerinden başlatılan yardım kampanyasında yüzbinlerce gönüllü adım yazdırdı. Dolayısıyla, yönetimin bu genç aktivisti durdurmaya çalıştığı her eylem ters tepti. Alexei Navalny her defasında eskiye oranla daha çok güç ve destek topladı.
İnternet dünyasında aktivistliğin son örneği ise Navalny’nin açtığı ‘RosPil’ isimli site oldu. Devlet ihalelerine karışan rüşvetlerin, komisyonların yine okuyucular tarafından açığa çıkarıldığı ve teşrif edildiği site, avukatların da yardımıyla, Rus devletinin bu yüzden yılda toplam olarak, yaklaşık 1 milyar 300 milyon dolar kaybettiğini belgeledi.
Bugünlerde Rusya’da hiç kimse, internet üzerinden organize olan ve güçlenen bu kitlenin ülkede geniş bir halk hareketi yaratıp yaratamayacağını tahmin edemiyor. Sanal dünyada biriken bu enerjinin gerçek dünyada yeni bir devrime yol açıp açmayacağını kimseler bilemiyor. Ama, kesin olan birşey var ki sanal dünyayla gerçek dünya arasındaki mesafe her geçen gün giderek azalıyor. Sanal dünyanın unsurları gerçek hayatta çok daha fazla hissedilir hale geliyor.