Karikatürist, mizahçı, şair, yazar, nam-ı diyar modern zamanlar filozofu MetÜst (Metin Üstündağ) Türkiye’de geçtiğimiz 12 Haziran’da yapılan genel seçim sonuçlarını PANORAMA Khas için değerlendirdi.
Son genel seçim sonuçları hakkında neler düşünüyorsunuz?
- Ak Parti’nin içinde olduğu seçimleri düşünürsek, Recep Tayyip Erdoğan son seçime kadar her seçime mağdur olarak girdi, bu seçimde ise mağrurdu. “Hep mağduru oynadığı için kazanıyor” diye düşünüldüğünden, son seçimde mağrur olmasının oy kaybettireceği düşünülüyordu, ama sonuç böyle olmadı.
Böyle bir sonuç bekliyor muydunuz?
- En azından ben böyle bir sonuç beklemiyordum. Sonuç ilginç oldu, yüzde 50’lik bir oranla Ak Parti iktidara geldi. Sürpriz olmayan bir tarafı var benim için; o da seçmenin kendini görecek bir siyasi figürünün olmaması. Seçmenler samimi, sahici, fikir sahibi ve ideolojisi olmayan kendi gibi gördüğü insanları seçiyor. Eskiden Özal ve Menderes vardı; şimdi de Recep Tayyip Erdoğan var.
BİN TANE SEÇİM YAPILSA HEPSİNİ KAZANIR
Bu seçimde iktidar ve muhalefetin çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Ak Parti bu seçimlerde genel seçimlere hazırlanır gibi değil de yerel seçimlere hazırlanır gibi hazırlandı. “Şuraya deniz getireceğiz” gibi söylemlerle basında yer aldı. Halk şunu kanıksamış durumda: Yoksulluk, yolsuzluk, parasızlık gibi şeylerin düzelmesi çok da önemli değil. Dürüstlük geçer akçe değil, sadece “herkes yiyor ama bu adam hizmet de yapıyor” anlayışı hakim. Bundan sonra bin tane seçim olsa hepsini de Ak Parti kazanır.
Ak Parti dışındaki partiler ileriki dönemlerde başarı kazanabilmek için neler yapmalılar?
- Diğer partilerin kendi seçmenlerini yeniden oluşturması gerekiyor. Ak Parti, seçmenini imam hatiplerin serbest olmasıyla hızlı bir şekilde yetiştirdi. Bir 10 yılda yeni bir seçmen kitlesi de yetiştirebilirler. Bu seçmen kitlesiyle çok büyiık hata yapmazlarsa, gelecek seçimlerde de rahatlıkla yüzde 70’i alacaklarım düşünüyorum.
ERDOĞAN’IN ANİ ÇIKIŞI BAHÇELİ’NİN PÜSKEVİT’İ
Siyasi partiler arasında ne gibi farklar görüyorsunuz?
- Ak Parti dışındaki partilerde gördüğüm şey, bir iddialarının ve menfaat hesaplarının olmaması. Kazanan partinin kazandığı zaman çeşitli menfaatleri sunacağı belli. En azından kendi seçmenlerine sunacağı şeyler belli. Diğer partilerin söylemleri o kadar soyut ki, içinde ekmek yok. Laiklik, eşitlik gibi kavramlar hayatın içinde bir şeye işaret etmiyor ve insanların karınlarının doyması gerekiyor. Bir de şöyle bir insan modeli bizim modelimiz: Karnı aç olsa da binaların ihtişamından, 3. köprünün varlığından mutlu olan, niceliğe odaklanan insanlar. Şekilsel yani, içeriğe bakmıyor.
İçeriğe en çok kimler önem veriyor?
- Bu seçimlerde içeriğe en çok önem verenler bağımsızlardı. Onların bir davası ve bir amacı vardı.
Seçime giren siyasiler arasında ne gibi farklar var?
- Fiziksel olarak baktığınızda, Devlet Bahçeli okul müdürü, Kemal Kılıçdaroğlu Sosyal Bilgiler dergisine gelen ama ders boş geçince Türkçe dersine de giren hoca, Recep Tayyip Erdoğan ise Beden Eğitimi dersine giren ama hem korkulan hem de her şeyin yapılmasına izin veren bir hoca izlenimi veriyor.
Seçim döneminde mizahi malzemeyi en çok hangi lider verdi?
- Recep Tayyip Erdoğan. Ani çıkışları, söylemleri ve iktidar oluşuyla en renkli karakter Recep Tayyip Erdoğan. Ama bu seçimlerde ilginç bir şey oldu ve Devlet Bahçeli’nin sürpriz biçimde yıldızı parladı ‘Püskevit’le ve istemeden sevimlileşti, insanlarda bu adam benim dedeme benziyor hissi uyandırdı.
Seçmenin istediği siyasi lider modeli var mı? Nasıl birini karşısında görmek istiyor?
- Seçmen, kendini hiç yormayacak bir lider istiyor. Seçmenin en rahat özdeşlik kuracağı bir model, bu. Diğer modeller Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli. Recep Tayyip Erdoğan ise muhabbet edilecek, dert paylaşılacak bir arkadaş gibi. Azarlayabilir de, ama ona kimse küsmez, çünkü anlıktır siniri.
CHP MİADI DOLMUŞ BİR PARTİ
Hangi liderler halk tarafından daha çok seviliyor?
- Sevilmeyi oy verme anlamında kullanacak olursak, insanların sınırsız şeylere sahip olacağını söyleyen liderler hep kazandı. “Çatalca’dan Karadeniz’e İstanbul’u ikiye böleceğiz” cümlesi 80 öncesinde gülüp geçilecek bir düşünceydi ama insanlar şimdi bunu istiyor. İnsanlar bir şeylerin değişmesini istiyor. CHP açısından da şöyle düşünüyorum; ileriki zamanlarda belediyecilik anlamında yeni bir şeyler oluşturmazlarsa Kadıköy ve İzmir’i de kaybedebilirler. CHP’nin son seçimde kazandığı bir şey yok, aksine kaybetmiş durumda. Antalya ve İzmir’de bunun sinyalleri geliyor. Kendi kaleleri gitmiş durumda. Ayrıca İzmir körü körüne hep CHP’li kalacak diye de bir şey yok. Bir noktada insanlar hayatlarının kolaylaşmasına bakıyor.
CHP neden başarısız sayılıyor?
- CHP miadını tamamlamış bir parti. Maziye, geçmişe çok değer veren bir seçmeni var. Mesela Demirel, Demokrat Parti’nin devamıydı, ama Adalet Partisi’ni kurdu. Adalet Partisi kapandı, tekrar onunla devam etmedi; Doğru Yol Partisi’ni kurdu. Dolayısıyla her parti kurduğunda, kendisini yeniledi. Ak Parti’nin büyük avantajı yeni bir parti olarak durması. Süreç olarak da, anı olarak da temiz, bir şey yok. Başarılı olmuş partiler hep yeni partiler. ANAP da öyleydi, sıfır kilometre partiydi. Yeni bir parti kuruyorlar ve geçmişe gönderme yapıyorlar. Mesela Tayyip Erdoğan’ın balkon konuşmasında Menderes’e, Özal’a gönderme vardı ama Erbakan’a yoktu. Üçüncü konuşmasında Atatürk’e de atıf vardı. Bundan önceki seçimlerde Menderes, Özal ve Tayyip Erdoğan’ın olduğu bir afiş vardı.
Seçim gecesi Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı balkon konuşması çok konuşuldu. İzlerken ne düşündünüz?
- Bu konuşmanın kısa özeti şuydu: “Sadece Türkiye’nin değil Balkanların ve Ortadoğu’nun yeni abisi benim.” konuşmasıydı. Bu güç de seçmenleri çok çekiyor. Mesela, Erdoğan’ın ‘One minute’ (Bir dakika) konuşması da buna benzer bir konuşmaydı. Posta koyan, kabadayı tavırlar seçmenlerin hoşuna gidiyor.
2O23’te tamamlanması planlanan ve çok konuşulan Çılgın Proje’nin sonuçları neler olacak?
- İstanbul başta olmak üzere tüm Türkiye evrenden hızlı genişliyor. Fizikçilerin bunu düşünmesi gerekiyor! Ve bu genişlemekle ilgili her şey bina, yol vesaire gelişmişlik sayılıyor. Dolayısıyla bunları tetikleyen her şey çılgın sayılmayacaktır. Hayata geçecektir diye düşünüyorum. Genel seçmen içeriğe bakmıyor, şekle bakıyor. Şekilsel olan her şey de gelişmişlik olarak düşünüleceğinden oy potansiyeli olarak görülüyor.
Tarihsel süreçte Türk siyasetinde hangi liderler en çok mizah malzemesi oldu?
- Mizah malzemesi olarak Demirel, Erbakan daha çok malzeme verdiler ama Özal, insanımızın şeytanını ortaya çıkardı. Hiç ummayacağı taraftan bakmayı öğretti. Bir de pervasızlığı öğretti. Sınırlı, sorumlu yaşayan bir insan modeli vardı; Özal ise dağıtmayı öğretti. Kısıdı bir hayalle yaşayan insanların bu pervasızlık hoşuna gitti. Lüks, konfor devreye girdi. Bu arada, Menderes-Özal-Recep Tayyip Erdoğan arasında şöyle bir benzerlik de var. Yol, bina, köprü yaptıkları için çok önemli görülüyorlar ve seçimleri bu sayede kazanıyorlar.
Karikatür dergilerinin hep Recep Tayyip Erdoğan’a karşı olduğu söyleniyor. Bu algı niye var?
- iktidar kimse mizah dergileri onlarla uğraşır. Mesela, Penguen’in seçim sonrası ilk kapağı bunu gösteriyor. Biz bir tarafi göstermiyoruz; Genelkurmayı, CHP’yi de sert biçimde eleştirdiğimiz kapaklar oldu. Ama öyle bir şey var ki; iktidar sahibi ve yöneten kimse onunla uğraşıyorsunuz. Bizim uğraşmamız gereken de onlar oluyor. Böyle tuhaf bir mantık var. Mizah okuru da çok değişti. Mizah okuru gençtir ve her zaman iktidar en doğrusu da olsa iktidara muhalif olmak gerekir.
Yeni neslin siyaset algısını nasıl yorumluyorsunuz?
- Yeni nesil son derece pragmatist ve yararcı bir nesil. Senin ona ne kattığına bakıyor. Cep telefonu alırken nasıl özelliklerine bakıyorsa, oy verirken de yaptıklarına bakıyor. Vaat ettiği şeyler üzerinden denklemi kuruyorlar.