SM Plaformları Üzerinden Canlı Yayınlar, 4,5G’yi Yoğun Kullanacak

SM Plaformları Üzerinden Canlı Yayınlar, 4,5G’yi Yoğun Kullanacak
Kısa bir süre sonra tanışacağımız yeni nesil mobil şebekeler günlük hayatımızı radikal biçimde dönüştürecek potansiyele sahip. Türkiye için en kritik husus ise, bu dönüşümün tüketim ağırlıklı mı yoksa üretim ağırlıklı mı gerçekleşeceği.

Şu günlerde eğer cep telefonu arama ve görüşmelerinizde sıkıntılar yaşıyorsanız bilmelisiniz ki, bunun ‘mantıklı ve makul’ bir sebebi var; Tüm operatörler 1 Nisan’da hizmete açmayı planladıkları yeni nesil 4,5G mobil şebekelerin kuruluşu ve mevcut GSM/3G şebekeleriyle entegrasyonu için yoğun çaba içinde.

Tabii 1 Nisan’dan sonra kendilerini bundan çok daha zorlu bir uğraş bekleyecek; devlete ödenmesi gerekli toplam 4 milyar euro lisans ile tedarikçi firmalara ödenmesi gerekli tahminen aynı miktarda şebeke yatırım bedelleri olmak üzere toplam 7-8 milyar Euroluk bir maliyeti çıkarmaya çalışacak 3 mobil operatör. Türkiye’deki mevcut 73,6 milyon mobil abonenin mevcut arama, mesaj ve Internet kullanım alışkanlıkları sayesinde bu maliyetin önemli bir kısmı kısa ve en kötü olasılıkla orta vadede karşılanabilir. Ancak uzun vadede kârlılığı ve sürdürülebilirliği yüksek bir iş planı için böyle bir strateji yeterli olmaz.

Hâlihazırdaki duruma bakarsak, bir tarafta 3G şebekeleri üzerinden ayda ortalama 1,3 GB data kullanan 37,5 milyon mobil internet abonesi ve diğer yanda ise ayda ortalama 58 GB data kullanan 9 milyon ev/ofis sabit yüksek hızlı Internet hattı (hat başına ortalama 3 kişilik kullanım olduğu tahmin ediliyor).

Bu tabloya bakarak mobil operatörlerin ilk aşamada sabit Internet abonelerine mobilizasyon avantajı sağlayan mobil abonelik teklifleri

sunması beklenebilir ve böylece aylık data paketi satışlarını kişi başı 1,4 GB’tan 15-20 GB’a çıkartmaları mümkün olabilir. Zaten kampanyaların bu yönde gideceğinin ilk işaretleri belirmeye başladı bile. Kuşkusuz sabit operatörler için ciddi bir tehdit olacak bu hamle, mobil operatörler tarafından kaçınılmaz olarak yapılacak. Ancak, zaten her birinin hem sabit hem de mobil şebekeleri olan Türkiye’nin operatörleri için gelirlerin bir cepten öbürüne geçmesi anlamına gelecek ki aralarındaki değişim bile pastayı büyütmeyecek aksine regülasyon şikayetleri minvalinde dönecek bir rekabet düzenini körükleyecek.

Peki Ne Yapmalı?

Öncelikle operatörlerin daha büyük düşünerek, ülkede data kullanımını arttırmanın yollarını yeni baştan planlamaları ve hâlihazırdaki eğlence ve tüketim ağırlıklı pazarlama kampanyası ağırlığını ülkeyi data kullanımı üzerinden daha üretken hale getirecek sosyal sorumlu bir anlayışa doğru taşımaları gerekmekte. Bunun için gerek bireylerin gerekse KOBl ve büyük kurum ve kuruluşların mobil şebekeleri iş ve sosyal üretimin bir parçası haline getirecek dijital dönüşüm stratejilerini benimsetecek daha vizyoner bir plana ihtiyaç var. Ancak ve ancak bu başarılabilirse, Türkiye uzun vadede kişi başına ayda değil 20 GB belki 100 GB’ın üzerinde data tüketen ama tükettiği bu data sayesinde sosyal ve iş üretkenliği yüksek bir toplum yaratabilir ve bundan da hem operatörler, hem birey, kurum ve kuruluşlar hem de Türkiye kazançlı çıkar.

Böyle bir bakış açısı operatör ve düzenleyici kurumlarımızda hâkim olduğu takdirde, Türkiye yıllardır süregelen Fiber Internet altyapı eksikliği ve adil kullanım kotası gibi her türlü sorununun üstesinden de hep birlikte gelinir. Yani Türkiye 4,5G’den azami istifade etmesinin yolu, her alanda olduğu gibi bu alanda da birlik olmaktan geçiyor.

Sözün özü; 4,5G’nin iş planı rekabetten ziyade dayanışma ve tüketimden ziyade üretim!


4,5G Sorular ve Sorunlar

1 Nisan 2016’dan itibaren Türkiye’de de hizmete başlayan 4. nesil mobil şebekeler birçok fayda sağlayacak ama mevcut soru ve sorunlara bakılırsa bu, hemen değil zaman içinde gerçekleşebilecek.

Yaklaşık 1 yıldan beri 4. nesil mobil şebekelerin bireylere, kurum ve kuruluşlara sağlayacağı sosyal ve ticari faydaları yazıp çizmeye ve dilim döndüğünce anlatmaya çalışıyorum ki ilgili herkes konu üzerine düşünsün taşınsın ve kendi fırsatını yaratsın. Elbette 3G gibi 4,5G de, hayatımızda birçok yeniliğin kapısını aralayıp bizi çok daha zengin bir yaşam alanı ile tanıştıracak ve kimilerimize sosyal, kimilerimize ise ticari fırsatlar sağlayacak.

Ancak ülkede sokaktaki vatandaşından bakanına, operatöründen düzenleyici kurumuna her kesimin gündemine giren 4,5G’ye ilişkin kafalarda o kadar çok soru var ki, sanırım bu fırsatlar dünyası ile tanışmamız zaman alacak. Üstüne üstlük kimi mobil operatörler, bu soruları yanıtlamak yerine tanıtımlarındaki çeşitli vaatlerle sokaktaki vatandaşın ya da daha mobilize ve rekabetçi iş çözümleri geliştirme beklentisindeki işletmelerin 4,5G düşlerini daha da cilalamanın peşinde.

Bu doğrultuda biz görevimizi yapalım ve kamuoyunda tartışılan başlıca soru ve sorunları buradan ilgililerin dikkatlerine sunalım.

Öncelikle lansmanlarda zikredilen 300 megabit ya da 1 gigabit (hâlihazırdakinden neredeyse 100 kat daha yüksek) gibi hızları vatandaş her koşulda ve kesintisiz deneyimleyebilecek mi? Yanıt hayır ise (ki öyle!) vatandaşın ortalama deneyimleyeceği bir hız aralığı telaffuz etmek daha doğru olmaz mı? Hadi bunu operatörler yapamıyor, bu konuda haber yapan medya kuruluşları neden ‘vatandaşa gerçekleri anlatma” görevlerini yerine getirmez ve operatörlerin basın bültenlerinin ötesine geçemezler? Bu noktada, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın “Hız 3G’ye göre yaklaşık 10 kat artacak” sözleri, vatandaşın 4,5G ile mobil cihazlarında göreceği ortalama hıza ilişkin en doğruya yakın açıklamayı oluşturuyor.

Hız konusuna ek olarak açıklanan mobil Internet tarifeleri

de, geniş kitleleri 4,5G’ye geçirecek cazibede değil, aksine 4,5G’ye geçtiğine pişman edecek pahalılıkta. 3G döneminde akıllı cihazlarından ayda ortalama 2-3 GB data tüketen bir bireysel abone, yüksek hızın cazibesine kapılıp bunun 10 katını tüketmeye başladığında şu andaki faturasının en az 2-3 katı bir meblağı ödemek zorunda kalacak ve 4,5G’yi en heyecanla bekleyen bu öncü kitlenin daha ilk furyada canı yanacak.

Kişisel olarak, 4,5G üzerinden ilk aşamada en yoğun kullanılacak hizmetlerin Periscope, Youtube, SnapChat, Facebook gibi sosyal medya platformları üzerinden yapılacak kamuya açık ya da kapalı devre canlı yayınların olacağını düşünüyorum. 3G’deki düşük yükleme (upload) hızı nedeniyle hâlihazırda kesintili ve kötü görüntü kalitesiyle yapılmaya çalışılan bu yayınların, beklentileri karşılaması amacıyla 4,5G şebekelerinde birey ve kurumların dengeli iletişimine olanak sağlayacak bir indirme-yükleme (download-upload) ayarlamasının yapılması şart.

Tüm bunların ötesinde, tamamlanmamış yeni nesil şebeke ve uzun yıllardır süregelen fiber İnternet altyapısının eksiklikleri yüzünden, beklentileri karşılayamaması da söz konusu olabilir. Bu bağlamda, 4,5G şebekelerinin yüksek sayıda aboneye her yerden kaliteli hizmet verme beklentisi de operatörleri zorlayabilir. Bu konuda fiber altyapı kuruluşuna zorluk çıkartan yerel yönetimlerin, düzenleyici kurum ve makamlar tarafından süratle ikna edilmesi gerekli. Ve daha SİM Kart ile cep telefonlarının adaptasyonu, Adil Kullanım Kotasının ne olacağı gibi bu listeye eklenebilecek ve bu yazının uzunluğunu zorlayacak pek çok soru ve sorun var çözülmesi gereken. (Bir de Türkçe yazım kurallarına göre 4,5G’nin arada virgülle yazılması gerekirken neden operatörlerin tanıtım kampanyalarında 4.5G olarak arada nokta ile kullanılıyor, birileri açıklarsa mutlu olurum.)

Özetle, abonelerin ilk aşamada yüksek beklentiler içine girmemeleri ve 4. nesil şebeke hizmetlerinin sağlanmasında rolü olan tüm karar mercilerinin de iş planlarını bu sorunlar çerçevesinde gözden geçirmeleri gereken bir başlangıç dönemindeyiz. Ve bu aşamada en önemli husus, ilgili tüm kurum ve kuruluşların böyle büyük yatırımlara yaraşacak ve ülkeye gerekli katma değer ve üretim anlayışını getirecek sorumlulukla hareket etmesi.