2016 yılının son günlerinde Türkiye'de art arda terör saldırılarına tanık olduk. İlki 10 Aralık'ta İstanbul Beşiktaş'ta Vodafone Arena yakını ve Maçka Parkı'nda gerçekleştirilen çifte bombalı saldırıydı. Bir diğeri ise, 17 Aralık'ta Kayseri'de hafta sonu izinlerini kullanmak üzere özel halk otobüsüne binen askerlere karşı bombalı araç ile düzenlenen intihar saldırışıydı. Bu saldırılarda toplam 60'a yakın insanımızı kaybettik. Türkiye'yi yasa boğan intihar saldırılarını; bir diğer ifadeyle canlı bomba eylemlerini ve eylemcilerin profilini Kadir Has Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Salih Bıçakçı ile anlamaya çalıştık.
Amaç Korkuyu Arttırmak
İntihar eylemleri tarihte çok eski bir olgu. Eylemlerin taktik ve kimyasal manada değiştiğini ve geliştiğini görüyoruz ama saldırıların amacı hiç değişmiyor. Bu saldırıların en önemli amacı korku ve şiddeti daha da arttırmak. Bıçakçı, intihar saldırılarının tarih sahnesinde hangi sosyolojik ve ekonomik dinamiklere bağlı olarak yükselişe geçtiğini, dört önemli dalgayla açıklıyor, ilki Fransız Devrimi'nden başlayıp I. Dünya Savaşı'na kadar uzanan dönem. Bu dönemdeki en önemli gelişme Nobel'in icat ettiği dinamit lokumudur. Bu da saldırıların seyrim değiştirmiştir, ikinci dalga, antikoloniyal karşıtı hareketleri gördüğümüz 1920 - 1960 arasındaki dönem. Üçüncüsü, 1960 ile 1990 arasında Soğuk Savaş'ın en son dönemidir. Dördüncüsü ise, modern dalga dönemi. 11 Eylül saldırısından sonra tanımladığımız bir dönem.
Sadece Teknoloji Değişti
Bu dört dalgada da intihar bombacılığı var. Sadece kullanılan ekipman, teknoloji ve yöntemlerin değiştiğini görüyoruz. İşin sosyolojik boyutuna baktığımızda; intihar bombacıları zor durumda kalmış, rahatsız, tedirgin ve mutsuz kişilerden çıkıyor ama bunu genelleyenleyiz. Veri tabanlarında istisnaları var. Sadece genel portre ve akış bunu gösteriyor. Söz konusu ruh hali, literatürde "katharsis" olarak bilinen zirve noktasında. Mutsuzluk ve endişeyle başlayan "katharsis" ile son bulan döngü, zaman içinde kişiyi radikalleşmeye doğru taşıyor. Bu radikalleşmiş insanlar böyle bir eylem için kullanılabiliyor.
100 Tane Eylem Engellenir ama Siz Duymazsınız
İntihar eylemleri, 1983'den beri devam eden sürecin parçası. PKK'nın eylem yöntemlerinden biri. Gayet asimetrik bir eylem tipi. Bu ne ilk ne de son olacak. Engellemesi çok zor. Terörle mücadele ekipleri yaptıkları çalışmalarla, 100 tanesini engelliyor, duymuyorsunuz ama bir tanesi patlıyor ve herkes ona odaklanıyor. Yani terörle mücadele kalecilik gibi, birçok pozisyonu önlersiniz ama bir gol yerseniz fatura size çıkar.
Özgürlük - Güvenlik Dengesi Kolay Değil
Bu eylemleri en aza indirmenin yöntemleri var. Bir kısmı uygulanabiliyor. Biz hep terörizm çalışmalarında güvenlik - özgürlük dengesine dikkat ederiz. Bir düzlem düşünün. Bir ucunda özgürlük, diğer ucunda güvenlik var. En kabul edilebilir nokta, düzlemin ortasında güvenlik ve özgürlüğün eşit olabildiği durumdur. Sırf güvenlik için özgürlüğü ve insan haklarını engellediğiniz için güvenliği sağlasanız da özgürlüklerden ödün vermeye başlarsınız. Düzlemin diğer tarafinda özgürlüğü de fazla verdiğinizde çok özgür bir ortam olur ama güvenliği sağlayamazsınız. Dengeyi tutturmak sanıldığı kadar kolay bir iş değil. Bu geçişi yapabilmek için birçok tedbir ve birçok yöntemin uygulanması lazım. Ama bunu yaparken halkı da korkutmamak lazım, zaten teröristlerin yapmak istediği şey korku salmaktır. Türkiye'deki rakam tabii ki çok yüksek, uzun senelerdir terörle mücadeleyi devam ettiriyoruz. Eylemler PKK'dan, DAIŞ'ten ve başka gruplardan geliyor.
Müteyakkız Olmak Önemli
Türkiye'de bu artışın devam edeceği kesin. Diğer ülkelerden farklı, değişik tehditlerle mücadele eden bir ülkeyiz. Bölge olarak çok fazla çatışmanın kesişim noktasındayız. Irak, Suriye meselesi, terör meselesi devam ettiği sürece bu eylemlerin arkasının geleceğini beklemek de çok garip olmayacaktır. Belki terörizmin sofistike, modern hale gelmesi, teröristlerin kendilerine karşı kullanılan tedbirleri öğrenip daha üstün taktikler kullanılması işi zorlaştırmaktadır. Daha önce araç kiralayan, çalan teröristler şimdi araba satın alma yöntemine gidiyorlar. Siz önlemleri ne kadar yükseltirseniz, yükseltin. Karşı taraf da sizin yükseldiğiniz kadar yükseliyor, daha detaycı ve daha taktiksel olmaya başlıyor. Saldıranla saldırılan arasında bir ilişki bu. Tedbirlerin artması, halkımızın müteyakkız olması önemli. Bununla beraber belli bir nispette kontrol sağlanabilir diye düşünüyorum.
Bu yazı 18 Aralık 2016 tarihli Akşam Gazetesi, Pazar ekinde yayınlanmıştır.