Türk Sinemasının Gişe Filmleri Rekorunda 'Son' Yok

Türk Sinemasının Gişe Filmleri Rekorunda 'Son' Yok
Türk sinema tarihinde ‘gişe başarısı/gişe rekorları’ terimi üç farklı vesile ile kullanılmıştır. Arabesk, Amerikalı ve Eşkiya filmleri. Her biri milyon izleyici bariyerini geçerek gişe rekorları kıran bu öncül filmlerin ardından gelenler de gişe rekorları üzerine rekorlar kırdılar.

1950-1975 yılları arasında Yeşilçam sinemasının kalabalıktan çeken yüksek hasılat yapan filmleri vardı. Örneğin Susuz Yaz’ın yapımcıları 50 kopyayla gösterime girmekle övünürlerdi Bugün Fetih 1453 filmi 750 kopyayla gösterimdedir.

1980 öncesi Yeşilçam döneminde yerli ya da yabancı filmlerin birkaç hafta gösterimde kalması bile büyük başarı saydır, gazetelere verilen hanlarda ‘3. Zafer Haftası’ sloganı film afişinin altına eklenirdi. Televizyonun gelişi, lümpen seyirci için yapılan erotik filmlerin sonucu olarak ailelerin sinemadan çekilmesi, yazlık sinemaların yok oluşu ve videoda film izleme alışkanlıkları 198Oler’in sonunda Türk sinemasının seyircisi eritti. 1988 yılında usta komedi yönetmeni Ertem Eğilmez ‘tüm filmleri bitirecek bir film’ yapma sözü verdi ve Arabesk adlı bir melodram parodisi yaptı. Film bir milyon izleyici bariyerini geçen ilk film oldu. Bu açıdan günümüzde gişe filmi olarak anladığımız ‘ticari başardı filmler’in öncülü Arabesktir.

Bu yolda ilerleyen ikinci film Hollywood’un Temel İçgüdü de Türkiye’de yakaladığı gişe başarısına nazire olarak çekilen Amerikalı oldu. Emektar siyasal sinema yönetmeni Şerif Gören, Altın Palmiyeli bir sanatçıydı. Paul Verhoeven’ın yönettiği Temel İçgüdü Türkiye’de 2 milyon izleyiciyi çekerek Türk gişesinde görülmemiş bir başarıya ulaşınca Gören benzer sahneleri parodik olarak kullanan bir film yaptı. 1993 yılında Amerikalı filmi de milyon izleyiciye ulaştı. Bu başarı her iki gişe filminin de usta yıldız oyuncu Şener Şen’i kullanmasının başarıda bir faktör olduğunu gösterdi. 1970’lerde komedi ve 1980’li yıllarda sanat filmlerinin karakter oyuncusu olarak yardımcı rollerde görünen Şen çok yönlü bir aktör olarak kendini yetiştirdi.

TÜM ZAMANLARIN EN YÜKSEK HASILAT YAPAN FİLMİ

Gişe filminin ikinci öğesi yıldız yönetmen kavramıdır. Yavuz Turgul bu konuda öncü olmuş ve Türk sinema tarihinde haklı yerini almıştır. 1997 yılında Türk sinemasında tüm zamanların en yüksek hasılat yapan filmi Eşkıya oldu. Eşhyiya’nın başarısı sadece içten bir öyküyü çok iyi performansla oynayan bir starın başarısı olarak açıklanamaz.

Sinema salonlarının ve dağıtımcıların Amerikan filmlerine rağmen salonlarını yerli bir filme açmaları, Turgul’un 15 yıllık reklam yönetmenliğinde elde ettiği maddi ve sanatsal altyapının etkisi, filmin promosyonu, değişen demografik şehir gençliğinin filme ilgisi de eklenince Eşkıya gişe filmini tanımlayan film olmuştur. Turgul-Şen İkilisi bu başarılarım Gönül Taraşı (2006) ve Av Mevsimi (2010) de devam ettirdiler. Eşkıya’nın 2,5 milyon izleyiciye ulaşması yerel yapımcıların ve dağıtımcıların dikkatini hemen çekti. Türkiye’de Hollywood filmlerinin ana distribütörü olan Özen Film başı çekti geldi. Mehmet Emin Soyarslan babasından kalan bu dağıtım şirketini Türk filmlerini dağıtmak için kullandı ve ihtiyaç olduğunda, onlara ortak yapımcılık yaptı. Bu tavrının sonucu olarak da Özen Film, Türk sinemasına dağıtımcı ve yapımcı olarak Recep hedik serisi gibi rekor kıran gişe filmlerinin ana distribütörü oldu.

Gişe filmlerinin yükselişine ironik olarak Yeşilçam’ı yok eden televizyonun da katkısı olmuştur. Televizyonun, ABD ve Avrupa’daki olduğu gibi Türk sineması üzerinde yıkıcı etkisi oldu. Televizyonun 1974’te gelmesiyle beraber sinema seyirci sayısı 10 yıl içinde milyonlardan yüzbinlere düştü. Dönemin başbakanı Turgut Özal’ın önderliğinde 1980’lerde ekonomik liberalleşme reklam sektörünün yüksek kazanç sağlayabileceği yeni bir alanı geliştirdi. Yok olmakta olan bir film endüstrisini gören genç sinemacılar televizyon için reklam çekmeye başladılar. Bu yeni yönetmen grubunun içinde Yavuz Turgul, Sinan Çetin, Osman Sınav, Ezel Akay ve Mustafa Altıoklar yer aldı.

AMERİKAN FİLMLERİNE ÖYKÜNEN YENİ YÖNETMENLER

Bu yeni yönetmenler 1970’lerde kurulan sinema bölümlerinden ilk mezun olanlar arasındaydı. Tarzları ise kendilerinden önce film yapanları takip etmemiş, bunun yerine büyük bütçeli Amerikan filmlerine öykünen ve üslup olarak da filmin okullarda öğrenilen sinema tarihinin büyük yönetmenlerine hayran olan bir tarz geliştirdiler. Bu yönetmenlerin reklam ajansları ile ortaklıkları onları madden kalkındıracak; bu beceri ve özgüvenle film yapmaya başlatacaktır. Reklam ve televizyonla olan bu ilişki gişe filmlerinde canlı renkler ve eğlenceli karakterler, görsel olarak etkileyici bir stil yaratmıştır. Ayrıca kendilerine ait kamera, ışık ekipmanı alacak, kendi cast ajanslarını oluştururacak ve kendi stüdyolarında çekim yapmaya başlayacaktır.

Ticari yönetmenlerin en bilineni Sinan Çetin’in bu yaklaşımı bir üretim imparatorluğu inşa etmesine yol açtı. Reklam yöneten, kazancıyla daima yatırım yapan, fırsat ve ücretsiz eğitim karşılığı yeni yetenek bulan Çetin, yapımcı olarak da hem sinemada hem televizyonda başarıya ulaştı. Bu üretim altyapısının birikimi yeni yönetmenleri az ya da hiç sermaye olmadan kendi filmlerini yapmalarına fırsat verdi.

Gişe filminin yatana güçlerinden biri de Cem Yılmaz ve Yılmaz Erdoğan’ın başım çektiği oyuncu-prodüktörler oldu. Yılmaz Erdoğan başarılı bir tiyatro grubu ile televizyon için uzun soluklu komedi dizisi Bir Demet Tiyatro’ya yaptı. Erdoğan ve arkadaşlarının BKM’yi

Beşiktaş Kültür Merkezi) kurmasıyla tiyatro, film, konserler ve gösteri organizsayonun yapan Erdoğan, toplam eğlence yapım şirketi kavramı ile çok kazançlı bir üretim şekli yarattı. Vizontek filmi yavaş ama emin adımlarla ilerleyen Türk sinemasında ilk gerçek gişe filmi oldu.

Öte yandan Cem Yılmaz, yaklaşık 10 yıldır başarılı bir gösterisi olan bir stand-up komedyeni idi. Ayrıca Leman dergisinin arkasındaki yaratıcı kuvvetlerdendi. Cem Yılmaz ve Yılmaz Erdoğan Vizontek ve GORA ile BKM ortaklıklarını pekiştirdiler ve gişeye hakim oldular. 1974’de televizyonun uzak bir kasabaya geliş hikayesini anlatan film büyük bir başarılı oldu ve 2004 yılında bir devam filmi Vizontek Tubaa bu başarıyı sürdürdü. Son 20 yılın darbelerinin ve krizlerinin unutulduğu küçük bir kasaba ortamına nostaljik ve naif bakış izleyicilerde etkisini buldu.

Yılmaz Erdoğan, Ömer Faruk Sorak ile filmi ortak yönetti ve daha sonra kendi yönetmenliğe başladı. Yaptığı Organize İşler ve Neşeli Hayat İstanbuldaki kırsal göçmenlerin kent yaşamına bakan başarılı çalışmalardır. Öte yandan Cem Yılmaz GORA, AROG, Hokkabaz ve Yahşi Batı ile zaman zaman hit film ile prestijli projelerde yönetmen olarak çalıştı. BKM’nin gişe filmlerinki vazgeçilmez yıldız yönetmeni de Ömer Faruk Sorak oldu. Sorak, son olarak Aşk Tesadüfleri Sever’i yaptı ve çok beklenen Derinsu projesi üzerinde çalışıyor.

GİŞE FİLMLERİNİN BELİRLEYİSİ KOMEDİ OLDU

Komedi türü ise gişe filmlerinde belirleyici oldu. Geçmişin komedi filmi serisi Hababam Sınıfi da 2000’li yıllarda yeniden hayat buldu. Arabeski yapan Ertem Eğilmez’in oğlu, Ferdi Eğilmez, Arzu Filmin komedi ekolünü yeniden işleterek 2003 yılında Hababam Sınıfı serisini yeniden başlattı. Bu serideki tüm üç film gişede hit oldu. Parodi filmleri de komedi filmlerinin en popülerleri arasındaydı. Kahpe Bizans ve GORA Yeşilçam filmlerine göndermede bulunan, (teknoloji ve tasarımda) Hollywood sinemasına kafa tutan filmlerdi. Bu filmlerin gişedeki başarısı seyirci segmentasyonunu iyi okumalarının sonucudur. Eski Yeşilçam filmlerinde aileleri için yapılmıştır. Kısıdı bir bütçeyle çekilmiş ve ucuz biletleri olan bu filmlere göre, yeni Türk filmlerini yapmanın pahalı maliyeti de bilet fiyatlarına yansıdı (2005’te ortalama 5 TL’den 2012 de 10 TL’ye çıktı). Eski filmler ise bugünün standartlarına göre 1 TL’den ucuzdu.

Yeni Türk sineması gişede herkesi birleştirmek zorundaydı. Kentsel- kırsal, genç-yaşlı, kadın-erkek demeden tüm film izleyicilerine hitap eden tür, öykü, star ve teknolojik yetkinlik yeni gişe filminin tanımlayan özelliklerdir. Bu formatlarıyla Türk gişe filmleri de Türk göçmenlerin yoğun olduğu Avrupa ülkelerinde ve komşu Arap ve Balkan ülkelerine de ihraç edilecek şekilde yapılıyor. Televizyon dizilerindeki oyuncuların sinema filmlerine rol alması da televizyonu bir platformlararası promosyon aracı olarak kullanma açısından yeni bir strateji olmuştur. Deliyürek, Aşmalı Konak ve Kurtlar Vadisi dizi uyarlamaları olarak gişede üstün performans gösterdiler. Televizyonda ustalığını kazanan Çağan Irmak ise Babam ve Oğlum ve Issız Adam gibi filmler yaparak bu geçişi iyi uygulayan yönetmenlerden oldu.

Star oyuncu ve yapımcı-oyuncu modellerinden sonra iki stand-up komedyen 2005 sonrası gişe filmlerini canlandıran atılımı yaptılar. 2005 yılı Türk filmlerinin gişede Amerikan filmlerini geçmeye başladığı yıl oldu. Recep Ivedik ve Eyvah Eyvah serileri Şahan Gökbakar ve Ata Demirer’i gişenin imparatoru yaptı. Her iki seride yapılan beş film toplamda 20 milyon izleyici çekti. Her iki aktör konservatuar eğitimli ve televizyon skeçlerinden gelmekteydi.

TELEVİZYONUN SİNEMA ÜZERİNDEKİ GÜCÜ

Recep Ivedik karakteri sinemaya uyarlanmadan çok önce milyonlarca izleyici tarafından televizyondan biliniyordu. Ivedik karakterinin şaşırtıcı cesareti ve samimiyeti her kesiminden izleyiciyi çekti. Öte yandan Ata Demirer Avrupa Takası adlı dizide ünlenmiş ve Osmanlı Cumhuriyeti filmiyle de sinemada başrole gelmişti. Yılmaz Erdoğan’ın BKM’si Demirer'in yazdığı projeye destek oldu. Eyvah Eyvah Türkiye’nin kuzeybatı kesiminde halkın samimi tavrını yansıtınca, film için kullanılan müzikler de eklenince 2010- 2011 yılının en çok hasılat yapan iki filmi ortaya çıktı.

Gişe filmini tanımlayan son star türü şarkıcı-yönetmen olan ve Türk sinemasında müteşşebbis cesaretin sınırlarını yeniden tanımlayan Mahsun Kırmızıgül oldu. Kırmızıgül, 1990’ların ortasından beri çok başarılı bir arabeskçi olarak halkın ilgisine sahipti. 2007 yılında kişişel birikimini ortaya koyup Beyaz Melek filmini yaptı. Sinema, tiyatro ve Yeşilçam’ın usta oyuncularının yeraldığı film 1 milyondan fazla izleyici toplarak ticari bir başarı oldu. Film eleştirmenleri Kırmızıgül’ün yeteneğinden şüpheli idi. İstanbul’da kırsal göçmenlerin sosyal sorunlarını anlatan Güneşi Gördüm bu fikri değiştirdi, 2011’de Kırmızıgül emektar Hollywood oyuncuları ile kısmen New York’ta çekilen New Tork’ta Beş Minare filmi ile yine gişede başarılı oldu. Onun başarısı son zamanlarda Ya Sonra ile çok başarılı bir ilk yönetmenlik yapan Özcan Deniz gibi diğer şarkıcı-yönetmenler için yolu açtı.

Gişe başarısı Türkiye’nin AKP döneminde toplumsal olarak daha gururlu olduğu bir dönemde milli duygulara hitap eden filmler üzerinden de olmakta. Nefes, milli kimliğe saldırıya karşı duruş olarak başardı oldu. Gelecekte Türk gişe filmleri eski türlere dönüşü içerecek gibi gözüküyor.

Faruk Aksoy’un Fetih 1453 filmi, Kara Murat, Tarkan, Malkoçoğlu ve Battal Gazi gibi Osmanlı tarihini öven, büyük bütçeli tarihi macera filmlerinin önünü açabilir. Gişe filmleri yıldızları, eğitimli ve gözüpek yönetmenleri, vatansever dağıtımcı-yapımcıları, televizyondan destek gören stand-up oyuncuları, yeni alışveriş merkezleri inşa edilen salonları ile Türk sineması olarak dünyaya meydan okumaya devam edecek gibi gözüküyor.