Türkiye’de Endüstriyel Tasarım Eğitimi

Türkiye’de Endüstriyel Tasarım Eğitimi
Endüstriyel tasarım Türkiye’nin ulusal kalkınma ve ihracat politikalarımızda katma değeri yüksek ürünlerin üretilerek ihracat kalitemizin artırılmasının hedeflenmesine bağlı olarak son yıllarda giderek daha da önemli bir konuma yerleşmektedir. Bu hedefin gerçekleştirilmesi için yüksek teknolojik ürünlerin geliştirilmesine yapılan yatırımlar ve desteklerin ulusal sanayi politikalarının içindeki payı ve önemi artmaktadır.

Artı ve kilo başı değeri yüksek ürünlerin teknolojilerinin geliştirilmesinin yanı sıra nispeten daha düşük yatırımlarla endüstriyel tasarım ile sağlanabileceğinin farkındalığı hem ulusal hem de sektörler düzeyinde artmaktadır. Bunun en önemli göstergelerinden biri bu yıl içerisinde Ar-Ge desteklerini düzenleyen Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında’ 5746 No’lu kanunun adının Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun’ olarak değiştirilerek Ar-Ge için verilen desteklerin kapsamının tasarım faaliyetlerinin desteklenmek üzere genişletilmiş olmasıdır.

Endüstriyel tasarım kullanıcı memnuniyeti, markalaşma, müşteri sadakati, pazarda öne çıkma, yenilikçi ürünlerin yaratılması, rekabette avantaj sağlayarak üreticilerin maliyetlerini düşürme ve ürün üzerindeki artı değeri artırma şansım oluşturmaktadır. Endüstriyel tasarımın yatırım maliyetleri diğer inovatif ürün geliştirme maliyetlerine göre oldukça düşüktür. Etkin ürün tasarımı çözümlerinin yaratılması; değişen endüstri olanaklarını doğru kullanan, kullanıcı eğilimlerini doğru analiz eden, küresel ve bölgesel pazarlan takip eden tasarımcıların yetiştirilmesine doğrudan bağlıdır.

Tasarım tarihine ilişkin birçok kaynak, ürün tasarımının başlangıcını endüstri devriminden başlayarak ele almaktadır ve o yıllarda endüstriyel tasarım kavramı henüz kullanılmamış olsa dahi kaynaklar, alanın geçmişini aktarırken 1851’de Ingiltere’de Crystal Palace’da açılan ilk endüstri sergisinden bahsederek başlamaktadırlar. Endüstride ilk standart parçalardan oluşan Colt marka tabanca, Peter Behrens’in AEG firması için kurumsal kimlik geliştirmesi ve yeni ürünler tasarlaması, sonrasında Henry Ford tarafından geliştirilen seri üretim metodu endüstriyel tasarımın başlangıcı için önemli kilometre taşlan olmuştur. Geçtiğimiz yüzyılın başından itibaren ilk defa kullanılan endüstriyel tasarım kavramının kapsamı, kavramın ortaya konulmasından yaklaşık yüzyıl sonra, bu yüzyıl başında önemli derecede genişlemiştir. Endüstriyel tasarım eğitiminin tarihsel başlangıcından bahsedilirken temel olarak 1919’da Almanya, YVeimar’da sanat okulu olarak açılan ve güzel sanatlar ve zanaat eğitimine odaklanmış Bauhaus okulu adres gösterilmektedir. Sonraki yıllarda Avrupa’da ve 1940’larda 2. Dünya Savaşı’nın başlamasından sonra göç eden Bauhaus hocaları ile Amerika’da endüstriyel tasarım eğitimi başlamıştır. Türkiye’de göreceli olarak genç bir disiplin olan endüstriyel tasarım eğitimi ilk kez 1970’lerin başında lisans düzeyinde İstanbul’da başlamıştır.

İstanbul’da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde ‘Endüstri Tasarımı’ adı altında ilk ürün tasarımı lisans programının açılmasının ardından günümüzde tasarım eğitimi veren lisans programlan ‘Endüstriyel Tasarım’ ve ‘Endüstri Ürünleri Tasarımı’ adlan altında yer almaktadır. Her iki adı taşıyan bu eğitimler, birbirlerinden yapısal olarak farklı olmamakla birlikte bu isim farklılığı yurtdışında ‘Industrial Design ve ‘Industrial Product Design program başlıklarının Türkçeleştirilmesine dayanmaktadır. Günümüzde ise tüm dünyada bu alanda ‘Industrial Design tanımı genel kabul görmektedir.

Endüstri Ürünleri Tasarımı bölümünü Türkiye’de ilk defa 1971 yılında, daha sonra Mimar Sinan Üniversitesi adım alacak olan, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi bünyesinde Yüksek Dekoratif Sanatlar Bölümünde Iç Mimarlık ve Endüstri Tasarımı kürsüsü olarak kurulmuştur. 1979 yılında ise ODTÜ Mimarlık Fakültesi bünyesinde Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü adı ile lisans eğitimi vermeye başlamıştır. ODTÜ’de kurulan bölümün kuruluş çalışmaları her ne kadar Marshall yardım programı kapsamında yapılan çalışmalarla 1950’lilerin sonuna kadar tarihlense de bölümün kurulumu ancak 1979 yılında olmuştur. ODTÜ’de kurulan bölümün ardından 1985 yılında İstanbul’da Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde, 1993 yılında ise İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi altında lisans eğitimine başlayarak öğrenci kabul etmeye başlamışlardır.

Yarım yüzyıla yaklaşan tarihi ile Türkiye’deki Endüstriyel Ürünleri Tasarımı eğitimi macerasının ilk 25 yılım, tamamı devlet üniversiteleri bünyesinde bulunan 4 lisans programı ile geçirdikten sonra 1996 yılında, ilk kez bir vakıf üniversitesi olan Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi bünyesinde Endüstri Ürünleri Tasarımı programı açılmıştır. Ülkemizdeki beşinci endüstriyel tasarım bölümünün kurulması için dört yıl daha geçmesi gerekecektir. 2000 yılında, Ankara’da bulunan ODTÜ dışarıda bırakılırsa İstanbul dışındaki ilk bölüm Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde açılmıştır, ilk lisans programının öğrenci kabul etmesinin ardından geçen 45 yıllık süre içerisinde -bu yıl itibari ile kapatılmış olan 3 program dışında- günümüzde toplam 47 lisans programı faaliyet göstermektedir. Bu açıdan bakıldığında ilk 25 yılı 4 programla
tamamladıktan sonraki 20 yılda 46 lisans programı daha Türkiye’deki endüstriyel tasarım programı lisans eğitimine katılmıştır.

Türkiye’deki üniversitelerde Endüstriyel tasarım bölümleri ‘Mimarlık’, ‘Mimarlık ve Tasarım’, ‘Sanat ve Tasarım’, ‘Güzel Sanatlar ve Tasarım’, Güzel Sanatlar, ‘Sanat, Tasarım ve Mimarlık’, ‘Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık’ fakülteleri bünyesinde yer almaktadırlar.

Resmi olarak kurulum işlemleri tamamlanmış olmalarına rağmen söz konusu lisans programlarının 20 tanesi henüz programlarına öğrenci kabul etmemektedirler. Şu anda faal eğitim veren lisans programlan ile birlikte henüz öğrenci kabul etmeyen 20 lisans programı ve bunların yanı sıra 5 üniversitede daha endüstriyel tasarım programı açılacağı öngörülmektedir. Yakın gelecekte toplamda 52 adede ulaşacak Endüstriyel Tasarım programından bahsedilir durumdadır. Kapatılan 3 program ve resmen açılmış ama henüz öğrenci kabul etmeyen pasif programlar dışarıda bırakıldığında günümüzde 27 Endüstriyel Tasarım programında aktif olarak lisans eğitimi verilmeye devam edilmektedir. 27 lisans programının 9 tanesi devlet üniversitelerinde, diğerleri ise vakıf üniversitelerinde bulunmaktadır.

Hali hazırda öğretim hayatına devam eden 27 lisans programının 10’u yetenek sınavı ile öğrenci alırken, diğer 17 program merkezi öğrenci yerleştirme sınavının sonuçlarına göre öğrenci almaktadır. Yetenek sınavı ile öğrenci alan programların sadece ikisi devlet üniversitesi bünyesinde bulunmaktadır. YÖK geçtiğimiz yıllarda endüstriyel tasarım bölümlerine yetenek sınavı ile öğrenci alan son iki devlet üniversitesi olan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi’nde yetenek sınavı ile öğrenci alimim durdurmak istemiş ancak ilgili üniversitelerin itirazları ile bunu uygulamamıştır. Ancak bu itirazın ardından aynı üniversitelere yakın zaman önce 2017-2018 akademik yılından itibaren yetenek sınavının İç Mimarlık ve Endüstriyel Tasarım bölümleri için kaldırılarak merkezi sınav ile öğrenci alınacağı YÖK tarafından ilgili bölümlere bildirilmiştir.

1994 yılma kadar yetenek sınavı ile alan İstanbul Teknik Üniversitesi ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi sonraki yıllarda merkezi sınav sistemi ile öğrencileri programlarına kabul etmeye başlamışlardır. Halen her iki üniversite de yüksek puan dilimleriyle programlarına öğrenci kabul etmeye devam etmektedirler. 2010 yılına doğru öğrenci tercih ve puanlarında meslek genelinde tüm programlarda düşüş yaşanmıştır. İlk 1000-5000’lik sıralama diliminden öğrenci alan İTÜ ve ODTÜ zaman içerisinde 20.000’lik dilime kadar gerilemiştir. Bu gerilemenin temel sebeplerinden biri 2008 global ekonomik krizi ile belirginleşen ekonomik sıkıntılar, Türkiye genelinde çok sayıda endüstriyel tasarım programının açılması ve sanayide endüstriyel tasarımcıların yaşadığı temel sıkıntıların sebep olduğunu söylemek gerekir. Bu yıl itibariyle endüstriyel tasarım bölümlerinin kontenjanı 1050 civarlarına yaklaşmış, faal öğrenci sayısının 3500’ü geçtiği ve mezun sayısının ise 7000’lere yaklaştığı bilinmektedir. Devlet üniversitesindeki kontenjanlar her zaman tam doluluk göstermekte ancak 2014 yılında vakıf üniversitelerindeki doluluk oram yüzde 60’lara kadar gerilemiştir. Doluluk oranlan belirtilen yıldan itibaren artmaya başlasa da halen kontenjanların dolduramayan bölümler bulunmaktadır. Bu sene öğrenci almama karan alan Arel Üniversitesi Endüstriyel Tasarım Bölümü’nü, alan için bir ilki oluşturmuştur. Önümüzdeki dönemde öğrenci alimim durduracak başka bölümlerin de olacağım öngörmek akıldışı değildir.

Türkiye’deki tasarım eğitiminin genel yapısı ve çerçevesi 50 yıllık tarihi boyunca önemli değişiklikler geçirmemiştir. Tasarım stüdyoları 4 senelik programa yayılan ve bir miktarda genel programdan ayrıksı duran derslerdir. Tüm programların diğer beceri ve mesleki teori derslerinin stüdyo çalışmaları içerisinde kapsamlı olarak uygulanması hedeflenerek müfredatlar oluşturulmaktadır. Yukarıda bahsedilen lisans müfredatlarının genel yapılan, derslerin müfredat içerisinde yerleşimleri programlar arasında büyük oranda benzerlik göstermektedir. İlk kurulan programlar genellikle mimarlık ve İçmimarlık disiplinlerinden gelen akademisyenlerin verdikleri derslere göre şekillenmekteydi. Bu nedenle çevre tasarımı, strüktür gibi dersler ürün yapılarına yönelik olmaktan daha ziyade mimarlık prensiplerine uygun içeriklere sahip olmuştur. Güncel durumda bölümlerde verilen dersler özellikle sanayi işbirlikleri ile daha üretim ve ürün odaklı içeriklere sahip olmaya başlamıştır. Ancak hali hazırda üniversitelerde ders veren akademisyenlerin düşük bir bölümü endüstriyel tasarım bölümlerinden veya pratiğinden gelmektedir. Bu anlamda programların arzuladıktan oranlarda endüstriyel tasarım birikimine sahip hocaları bulmaları mümkün olmamaktadır.

Tüm bu geçerli sorunlar ile birlikte dünyada endüstriyel tasarım alanında yaşanan değişimlerin disiplin eğitiminde de farklılıklara neden olması söz konusudur. Endüstriyel tasarımın iki yönde evrildiğini söylemek mümkündür; bunlardan biri alana özgü ürün tasarımının gelişmesi ki bu mobilya tasarımı, ulaşım tasarımı ya da ayakkabı tasarımı gibi sektörel alanda iyi yetiştirilmiş tasarımcılara sanayinin ihtiyacının artmasıdır. Sanayiciler istedikleri düzeylerde ürün tasarımcılarına ulaşamadıklarını söylemektedirler. Bu tip bir sektörel uzmanlaşmaya yönelik tasarım programlarının ya programlar içerisinde dallara ayrılma ya da yüksek lisans seviyesinde doğrudan sektörü hedefleyen uzmanlaşma programlarının geliştirilmesi gereklidir. Endüstriyel tasarımın evrildiği bir diğer yön ise ‘ürün’ kavramının içeriğinin dönüşümüne bağlı olarak değişen uzmanlığın kapsamıdır. Endüstriyel tasarım eğitimi genel olarak üretimi ve kârı hedefleyen dersleri içermektedir. Beceri derslerinin yan sıra üretim yöntemleri, malzeme, strüktür, pazarlama gibi dersler ürün tasarımının ticari açıdan başarısına odaklanmaktadır. Ürün artık günümüzde sadece bildiğimiz anlamdaki geleneksel endüstriyel ürün yerine sistem ve servisi de içermektedir. Aynı zamanda üreticinin pazar başarısının sadece üretim maliyetlerine bağlı olmadığı pazarda kalıcı başarı için kullanıcı odaklı tasarım çözümlerinin geliştirilmesi gerektiği açıklık kazanmıştır. Don Norman artık günümüzde tasarımcıların; sosyal bilimler, hem duygusal hem de bilişsel düzeyde insan davranıştan ve bilimsel yöntemler hakkında yeterli bilgiye sahip olması gerektiğini belirtmektedir. Artık üretici odaklı ürün tasarımı yerine kullanıcı deneyim odaklı tasarım tüm yeni iş ve inovasyon modellerinde baskın olmaktadır. Ürün başarısı hiç olmadığı kadar artık kullanıcıdan geçmektedir.

Sonuç olarak endüstriyel tasarım eğitimi tüm paydaşlar için artı değeri olan ürünlerin tasarlanması amacıyla sosyal ve insani bilimleri içermesi, birbirinden ayrıksı duran uygulama ve teorik derslerin grift yapıyla planlanması -ki Kuzey Avrupa ülkelerinde, özellikle Hollanda’da bu tip yapılan uygulayan bölümler bulunmaktadır-, makro düzeyde tasarım programlarının inovasyon, tasarım yönetimi, tasarım mühendisliği gibi benzer yaklaşımlarla eğitim içeriklerinde farklılaşması, çok sayıda bulunan endüstriyel tasarım programlarının ayrışmasında ve uzmanlık gücünün artmasında rol oynayacaktır.