V For Vendetta

V For Vendetta
Bu, yönetmen James McTeigue'nin 2006'da gösterime giren, Alan Moore'un yazıp David Lloyd'un çizdiği, aynı isimli çizgi romandan beyaz perdeye uyarlanan ABD ve Almanya ortak yapımı bir filmdir. Başrollerini Hugo Weaving (V) ve Natalie Portman ( Evey) paylaştıkları, sinema tarihine damgasını vurmuş önemli bir anlatıdır. Guy Fawkes'un yıllar önce 5 Kasım 1605'te İngiltere Parlamento Binası'nı patlatma girişiminden esinlenilerek yazılmıştır.

Anlatı, geleceğin İngilteresi'nde (2020) geçmektedir. Ailesi devlet tarafından yok edilmiş Evey'le V'nin, tanışmalarıyla başlayan bir yıllık süreç anlatılır. Anlatının üst kurmacasında, labarotuvarda yaratılan bir virüsle salgın bir hastalık meydana getirilmiştir. Bu hastalığı iyileştirecek ilacı üreten firmaya devletin başındakiler ortaktır. İşler yolunda gitmez ve yüzlerce insan bu deney sırasında ölür. Hükümet, laboratuvarda denek olarak kullanılan insanların ölümünü kamuoyuna açıklayabilmek ve kendini aklayabilmek için deney yapılan kampı havaya uçurur ve ölen insanların hesabını kaza oldu haberiyle verir; oysa bu patlamadan derin yaralar alarak kurtulan sadece V'dir. Bu olay, anlatının kahramanın V'nin uyanışına sebep olan bir eşiktir.

V'nin amacı insanların düşünmelerinin bile engellendiği, özgürlüklerinin kısıtlandığı, baskı ve korkuyla insanların sindirildiği geleceğin İngilteresi'nde, yaratılan bu 'korku toplumunu' yıkmak , mevcut totaliter düzeni ortadan kaldırarak insanları yeniden özgür kılmaktır.

Anlatı, alt kurmacasındaki metaforlarının derinliğiyle zamanların evrensel dünya düzenini ve bu düzen içindeki baş kaldıran insanın uyanışını anlatması bakımından önemlidir.

V  yanıklarını gizlemek için maske takar. Anlatıda maske ironik bir metafordur. O maskenin altındaki de etten kemikten başka bir fikir, bir düşüncedir; çünkü o, devletin insanlar üzerindeki tüm kandırmacalarına şahit olmuştur, gerçekleri görmüştür. Maske, bilinçlenmenin uyanmanın maskesidir:

'Bu maskenin altındaki et ve kemiklerden oluşan yüz, benim benliğime ait değil.'

'Bu maskenin altında etten fazlası var. Bu maskenin altında bir fikir var ve fikirlere kurşun işlemez!'

V                

BANA ALDANMAYIM! / YÜZÜM BİR MASKEDİR / SİZİ ALDATMASIN/BİNLERCE MASKEM VAR. / ÇIKARTMAYA KORKTUĞUM / VE HİÇBİRİ BEN DEĞİLİM / OLMADIĞIMI GÖSTERMEK / İKİNCİ DOĞAM OLDU

Film ilerledikçe anlarız ki gerçek maskeli, baskıcı düzendir. V'nin maskesinin altındaki de insanları uyandırmaya çalışan, gerçekleri gösterip onları harekete geçiren uyanıştır, fikirlerdir, çünkü maskeyi takan gerçektir. Maskesiz olan baskıcı yönetimin başındakiler, gizledikleriyle yalandırlar.

Filmin sonunda, parlamento binasına yürürken V'nin maskesini halk da takar. Artık yüksek bilince ermişlerdir. Maskelerini çıkardıklarında da artık onlar birer bireydirler. Fikirler hep birlikte yürür yürürken de yüksek bilinci yakalamış özgür bireyler olarak total varoluşlara karşı yürümektedirler.

V For Vendetta, önlenemez bir gidişat olarak toplumları tehdit eden, totaliter düzeni tüm argümanlarıyla ortaya koymakla kalmaz, maskelerin düşürülmesi için halkı harekete geçirir.

Günümüzde insanın ve toplumun beyni ve algısı iletişim araçları da kullanılarak yönetilebilmektedir. Çağımızda algı yönetimi günümüz modern insanının açmazıdır; çünkü artık totaliter rejimi er modern insanın beynini ele geçirerek, algısını yönetmektedir. Bu yönetimin adı soyut totalitarizmdir. Doç. Dr. Sezgin Seymen Çebi soyut totalitarizmi şöyle açıklar: Modem zamanların sözde özgür ama tüketmeye odaklı, yalnız, izole, atomize ve kopuk bireyinin bu haliyle özgürlüğün ağırlığını ve sorumluluğunu kaldıramayarak özgürlükten kaçması ve herhangi bir otoriteye sığınma isteği modem birey kaynaklı totalitarizm talebine teorik bir açıklık getirmektedir. Markaların, logoların, ticari meta haline gelmiş nesnelerin oluşturduğu 'arzu ekonomisinin' kendi yasalarını ve tüketim kodlarını bedenimize kazıdığını söylerler. Bu yaklaşım ışığında tüketim toplumlarında 'totaliter yönetimin' doğrudan arzunun nesnesi haline gelebileceği hususu da tartışılabilir kanaatindeyim. Soyut totalitarizmin egemen olduğu bir totaliter toplumda artık totalitarizmi üreten 'yöneten-yönetilen' ekseninde iktidara sahip ve belli bir yerde konumlanmış (mekânsallaştırılmış) yönetenler değil, insana ilişkin özel durumları yok etmeye çalışan sokaktaki sıradan insan, yani potansiyel olarak herkestir.

Bilinçlerin ele geçirilişine ise şu şekilde açıklık getirir: İşin en korkunç yanı da somut totalitarizmin iktidar alanı devlet ve onun organları iken soyut totalitarizmin iktidar alanı bizatihi sokaktaki sıradan insanın bilincidir. Bu anlamda, mekansızlaştırılmış ve toplumun tüm hücrelerine yayılıp bilinçlere yerleşmiş soyut totalitarizmden kurtulmak sanıldığından çok daha zor bir şeydir kanısındayım. Son olarak, somut totalitarizm politik bir değişim sonucu ortaya konulabilecekken, soyut totalitarizm politik iktidarın makro yapısında bir değişiklik olmaksızın ve biçimsel demokrasinin tüm kurumları işler görünürken toplum içinde kendisine yaşam alanı bulabilir ve gelişebilir.

V'nin soyut totalitarizme karşı duruşu çağımız insanının bekleyen bu tehlike karşısında, sadece başkaldırmayı değil sebepleri ve sonuçlan ortaya koyarak aydınlatıcı bir tutumu sergiler.

Düşünceler, fikirler büyük güçtür. Bu gücün karşısında hiçbir kuvvet duramaz, vurgusuyla harekete geçirir. İnsanın ve dolayısıyla toplumun algısı yönetirken, bu düzene karşı tutum ise ancak beyinlerde yaratılmış korkulan silmekle ve fikirleri yaşatarak mümkün olur mesajı verilir, ancak yine beynin ürettiği düşüncelerin kullanılması ve fikirlerle özgürlük mümkün olacaktır.

Halkın üzerinde baskı kurularak oynanan oyunlar vardır. V bu oyunları anlatmak üzere olağanüstü dövüş yeteneği, silah kullanma becerisine ve baskıcı rejimin tüm argümanlarıyla ustaca savaşabilecek olağanüstülüğe sahip biri olarak kurgulanmıştır, aslında bu da bir alt kurmaca metaforudur. V filmde usta bir dövüşçüdür; aslında sağlam fikirlerle donanmış, insanlık üzerinde yaratıları ağır baskıların ve oyunların farkına varır. Onlarla mücadele silahlarını ele geçirmiş, onlarla baş edebilen silahları ve savunma tekniklerini ele geçirmiş olur denilmek istenir, yani silah kullanma becerisi de bir metafordur; yani ÜST BİLİNCE ERMİŞ İNSAN, BÜROKRASİNİN VE DEVLETLERİN TOPLUM ÜZERİNDEKİ HER TÜRLÜ KURGUSAL, SAHTE OYUNLARINA FİKİRLERİYLE KARŞI KOYARAK ÖZGÜR OLABİLİR, düşüncesi anlatılmaktadır.

Özgürlük mücadelesi için birçok insan ölmüştür; ama bu uğurda ölenlerin fikirleri kendinden sonra gelenler için bir bayrak olmuştur. İnsanlık özgürlük yolunda attığı büyük adımları her çağın ölümsüz kahramanlarına borçludur. Filmin başındaki fikirleri idam edilen özgürlük mücadelecisi ile Kafka'nın Dava adlı anlatısındaki mitolojik çağlan anımsatan kapı metaforu özgürlük için ortaya konulan fikirleri ve bu uğurda canlarının feda eden idam edilen insanların direnişlerinin sürekliliğine bir zincirin halka halka günümüze kadar taşınmasını ortaya koyuyor.

Baskının ve zorlamanın olduğu toplumlarda, düşünceler yasaklamalardan dolayı özgürce aktarılamaz. Böyle sistemlerde fikir alışverişi olmadığı, basın yayın kuruluşları yapılan gereği bağımsız olmaları gerekirken fikirlerin gelişimi iktidarı kaybetme korkusuyla engellenir. Fikirlerin ve bilimsel düşünüşün kısıtlandığı toplumlarda bilim de gelişemez. 4 Kasım günü intikamını birer birer almakla meşguldür. Credi ile çatışır ve ağır yaralar alarak Evey'nin yanına gelir ve her şeyi onun bitirmesi gerektiğini söyler ve orada ölür. Fikirler kendileri taşıyacak kişilere ihtiyaç duyarlar; her fikir bir öncekini geliştirerek sürdürür bu bir devinimdir. V'yi patlamayı başlatacak olan trene güllerle süsleyerek koyan Evey, yapması gerektiğine inandığı şeyi yapar ve vagonu parlamentoya doğru harekete yönlendirecek olan kolu çeker. Birkaç dakika içinde bina havayi fişekler ve Çaykovski'nin Uvertür'ü eşliğinde halkın gözleri önünde havaya uçar.

İNSANLAR HÜKÜMETLERDEN DEĞİL, HÜKÜMETLER İNSANLARDAN KORKMALIDIR.

İktidar, elindeki gücü kaybetme korkusuyla halkın üzerinde baskıyı artırarak korku salar, baskının arttığı düzenlerde işini, geleceğini, kaybetme korkusu da insanı siteme boyun eğmeye zorlar. Bu korkular, ulusallığını yitirme, inançlarını yitirme gibi hükümetin toplumun nabzına göre yerleştirdiği korkulardır ve halkı bunlarla yönetirler modern insanın tüketim düzeni içinde, herhangi bir otoriteye sığınma isteği birey kaynaklı totalitarizm talebine, iktidara koşması da günümüz insanın çıkmazların içine salmaktadır.

Üretim ilişkilerinin modern hayatın ortaya çıkardığı tüketime yönelik insan olgusu insanın nesneyle olan ilişkisini de baş döndürücü hızla değiştirip nesneyi insanın önüne geçirmekte ve insanı nesneye adeta kul etmektedir. Totaliter rejimlerde insanın tüketim ilişkisi yaratıp insanı nesneye kul ederek insanı ele geçiren hükümetler, insanların korkularını kullanarak onları istedikleri şekilde yönetmeye devam ederler. İnsanların korkuları, hükümetlere sahip olabilecekleri en büyük gücü verir, onları mutlak iktidar sahibi yapar. V For Vendetta filmi, ancak korkular geride bırakıldığında totaliter rejimin ortadan kaldırılabileceğini, insanlar eğer korkularından kurtulur ve ne kadar küçük olursa olsun bir kurtuluş umuduna sarılırlarsa yönetimin onları sindiremeyeceğini vurgular.

Bunun en büyük örneği de Evey'dir. Filmin başında baskıcı rejimin kolluk kuvvetlerine kendini bırakmaları için yalvaran Evey, filmin sonunda bütün korkularını geride bırakmış bir kadın olarak Adam Sutler'ın totaliter yönetimine son verir. Acı çekmek korkusu, acı çekme eşiğini düşürür. Korku yaratır, bu da insanın korkutularak esir edilmesini kolaylaştırır. Evey büyük acılara dayanarak korkmamayı öğrenir. Yönetimin bu sınırsız gücü kazanmasındaki en etkili silahı korku salmaktır. Hayatını kaybetmekten korkmanın dışında, işkenceye uğramaktan korkmak hatta sahip olduğu evini ya da işini kaybetmekten korkmak bile insanları kötü gidişat karşısında sessiz kalmak zorunda bırakır. İnsanların sahip olduğu korkular ve yerleştirilmiş korkular ve hayatlarını olduğu gibi devam ettirme isteği, yönetimin keyfiliğinin ve baskıcılığının devamlılığını sağlar. İnsanlar ancak korkularını geride bıraktıklarında, totaliter rejimin sahip olduğu hiçbir baskı unsurunun bir önemi kalmaz; çünkü korkular nasıl inşam esir ederse, umut da bir o kadar özgürleştirir. V'nin de dediği gibi "Artık korkun kalmadı, özgürsün..."

DÜNYADAKİ HERKESİN İSTEYECEĞİ BİR ŞEY BİLİYORUM: ÖZGÜRLÜK! KAFKA'NIN DAVA'SI K ve V

V kendisine yapılanlann intikamını almak üzere yıllarca plan yapar; ama onun hesaplaşması şahsi değildir, toplumsaldır. Kendi hesaplaşmasını yaparken halkı uyandırmaya çakşır. Aynı düzlemde bir anlatı olan Dava'da. Kafka, bürokrasiyi, işlemeyen devlet düzeninin halk üzerinde kurduğu totaliter düzeni tüm çıplaklığıyla ortaya koyar ve işlemeyen hukuk düzeninin yarattığı korku edimini bürokrasinin mekânları olan devlet binalarını ve adli binaları adalet sisteminin çıkmaz dolambaçları olarak simgeleştirir.

Başkan, hep öfkelidir, kızgındır, tehdit eder, yasaklar koyar, hep gizli düşmanlardan söz eder, nefret ve kinle binlerim öteki ilan eder. Ulusallaşmaktan, inançlardan söz eder. Bunu İngiltere'nin çıkarları için yaptığını söyler.

Bürokrasinin ve işlemeyen devlet düzeninin ağır bürokrasinin mekânları her iki anlatıda da devlete ait binalardır. Dava'da K bu mekânların insanı ele geçiren hükümranlığından kendini kurtararak özgürleşir. V for Vendetta'da ise bu mekânlar yok edilerek özgürlük elde edilir. Hukuksuzluğun, korkunun baskının mekânları fikirlerin aktarılmasıyla uyanmış kahramanlar aracılığıyla yok edilirler.

Birbiriyle çokça buluşma noktası olan bu iki eser edebiyattaki fikirlerin sürekliliğim, birbirine aktarılarak varoluşunu ortaya koyan bir saptama olsa gerek.

Albert Camus, Kafka için, "Yaşamının ve yapıtlarının ortak yanı", "Her şeyi göstermek ve hiçbir şeyi teyit etmemektir." der

Dava'nın kahramanı, K korkaktır; ama farkındalıkları ile korkularının üstesinden gelir, sistemin çarklarından kurtulur. Dava ve V For Vendetta anlatılarının farklı kurgulanarak anlatılmış olmalarına rağmen her ikisini buluşturan diğer önemli nokta da korkuların farkındalıklarla, fikir ve bilinçle yok edilebileceğini, üstesinden gelinebileceğim ortaya koymalarıdır.

Hükümetin ve partinin adamlarının bir takım ticari güçleri vardır. İktidardaki güçlerini daha çok para kazanmak üzere kullanırlar. Hükümet, halkın daha iyi koşullarda yaşaması için iktidara gelmemiştir, onların amacı halka baskı yaparak kendi varlıklarının hegemonyası üzerinde durmaktır. Bu hegemonyayı sürdürmek için her türlü oyunu denerler. Başkan sürekli yukarıdadır sanal bir aletin arkasındadır. Oradan sürekli emirler yağdırır. Ve halkı korkutmaya çalışır ve bunu inançlarımız ve ulusal çıkarlarımız için yapıyoruz diyerek halkı inandırır.

BEN ATOMU İNSANLIĞA HİKMET ETMEK İÇİN BULDUM. ONLAR BOMBA YAPIP BİRBİRLERİNİ TOK ETTİLER. (Albert Einstein)

Hükümet, bilim adamlarını ülke yararına bir deney yapmak üzere bir çalışmanın içine sokar. Başlangıçta bilim adamları da gerçeğin farkında değildir. Gerçeğin farkına vardıklarında yüzlerce insanın ölümünün ve patlamanın gerçek nedenini anladıkları halde vicdan azabı çekerler ama gerçekleri söylemeye korkarlar.

Bilimin ortaya çıkışından bu yana akıl almaz hızla ilerlemektedir, insanoğlunun üzerinde yaşadığı dünyayı anlama merakı ve ardından gelen yaşamı güvenceye almak, yaşamı kolaylaştırmak, rahat yaşamak, gayeleri en sonunda bilim yoluyla daha çok para kazanmak daha çok para kazanmak arzusuna dönüştü; artık bilim insanlığın ne kadar yararınadır sorusu günümüz en önemli sorunsallarındandır.

V  For Vendetta her ne kadar geleceğin İngilteresi'ni anlatan bir film gibi görünse de yöneten-yönetilen ilişkileri bakımından her zamanların konusunu irdelemekte, tüketim toplumunun çağımızdaki gidişatının bireyleri yalnızlaştırıcı ve kendi baskıcı düzenini anlatması bakımından günümüzün ve geleceğimizin konularını irdelemektedir.

Özgürlük mücadelesi için birçok insan ölmüştür ama fikirleri kendinden sonra gelenler için bir bayrak olmuştur, insanlık özgürlük yolunda attığı büyük adımları bu her çağın ölümsüz kahramanlarına borçludur. Filmin başındaki fikirleri idam edilen özgürlük mücadelecisi ile Kafka'nın Dava adlı anlatısındaki mitolojik çağlan anımsatan kapı metaforu özgürlük için ortaya konulan fikirleri ve bu uğurda canlarını feda ederek idam edilen insanların direnişlerinin sürekliliğine bir zincirin halka halka günümüze kadar taşınmasını ortaya koyuyor. V For Vendetta bir film olsa da içerdiği mesaj evrenseldir.

Bu maskenin altonda etten daha fazlası var. Bu maskenin altında bir fikir var, bay Creedy ve fikirlere kurşun işlemez.

Yönetimin bu sınırsız gücü kazanmasındaki en etkili silahı korku salmaktır. Hayatım kaybetmekten korkmanın dışında, işkenceye uğramaktan korkmak hatta sahip olduğu evini ya da işini kaybetmekten korkmak bile insanları kötü gidişat karşısında sessiz kalmak zorunda bırakır, insanların sahip olduğu korkular ve hayatlarını olduğu gibi devam ettirme isteği, yönetimin keyfiliğinin ve baskıcılığının devamlılığım sağlar.

V  For Vendetta filmi, ancak korkuların geride bırakıldığında totaliter rejimin ortadan kaldırılabileceğine, insanlar eğer korkularından kurtulur ve ne kadar küçük olursa olsun bir kurtuluş umuduna sarılırlarsa yönetimin onları sindiremeyeceğini vurgular.

For Vendetta her ne kadar geleceğin İngilteresi'ni anlatan ütopik bir film olsa da içerdiği mesaj evrenseldir, insanların geçmişlerini unutmalarının gelecekte onları ne kadar zorlu koşullara sokacağını, insanların korkularının onları nasıl birer esir haline getirdiğini gözler önüne serer.