Son dönemlerde edebî metinler, yabancı dil öğretiminin temel parçalarından biri olarak görülmekte ve otantik metinlerin kaynağı olarak müfredat hazırlama sürecine dâhil edilmektedir. Yabancı dil öğretiminde gerekli olan dört temel becerinin (okuma, dinleme, konuşma, yazma) ve dil kullanımının (kelime bilgisi, dilbilgisi, doğru telaffuz) doğru şekilde öğretilmesi için edebî metin kullanımı oldukça yaygınlaşmaya başlamıştır.
Ayrıca, günümüzde hem Türkiye’de hem de yurt dışında varlığını sürdüren birçok üniversitenin çeviri bölümü departmanında, akademisyenler öğrencilerinin şiir, tiyatro metni ya da kısa öyküleri kendi ana dillerine çevirmesini istemektedirler. Bu sayede, bu edebî metinleri çevirerek öğrenciler hem İngilizce dil eğitimi sırasında öğrenmiş oldukları dört beceriyi; hem de kelime, cümle bilgisi gibi alanlarda pratik yapma imkânı bulmuş oluyorlar.
Yabancı dil eğitiminde edebi metinlerin kaynak olarak öncelikle tercih edilmesinin ve bu metinlerden yararlanılmasının belli başlı nedenleri olduğunu söyleyebiliriz. Collie and Slater’ın Dil Sınıflarında Edebiyat başlıklı kitaplarında bu nedenler şu şekilde sıralanmışlardır:1. Değerli ve Özgün Materyal 2. Kültürel Zenginleşme 3. Dilsel Zenginleşme 4. Bireysel Katılım
1. Değerli ve Özgün Materyal
Edebiyat denildiği zaman akla gelen ilk şey özgünlüktür, özgün olmaktır. Dolayısıyla edebi metinlerin yazarlar tarafından yazılma amaçları öncelikli olarak dil öğretimine katkı sağlamak değildir, ancak son zamanlarda bu metinlerin, dil öğretimine sağladıkları katkı inkâr edilemez hale gelmiştir. Günümüzde birçok yayınevi, birçok kitap yazarı otantik materyaller kullanmayı tercih etmektedir. Otantik materyallerin tanımını D. Nunan şu şekilde yapar: “Dil öğretme amacıyla özellikle üretilmemiş her türlü materyal”. Söz konusu metinler M. Peacock tarafından ise, “hedef dili konuşan toplumda birtakım sosyal amaçları gerçekleştirmek için hazırlanan materyal” olarak tanımlanmıştır. Bu materyaller günlük hayatta kullanmış olduğumuz dil üzerine yazılıp düzenlenmiş olup öğrencilerin gerçek hayat ortamına maruz kalmalarını, orada var olan dış ortamı, atmosferi hissetmelerini hedeflemektedir. Buna ek olarak, yeni bir dil öğrenmekte olan öğrenciler yabancı dilde yazılmış olan bir metni okuduklarında başlangıçta zorlansalar bile zamanla o dilin kullanım alanını, farklı sözcük öbeklerinin ve kalıpların kullanımını göreceklerdir. Bir dilin farklı kullanım alanlarını görmeleri ise öğrencilerin dil öğreniminde gelişim kaydetmeleri adına büyük önem taşımaktadır.
2. Kültürel Zenginleşme
Yabancı dili ikinci dil olarak öğrenen öğrenciler için o dili öğrenmenin en iyi ve yararlı yolu o dilin konuşulduğu ülkede yaşamak, ziyarette bulunmak ya da o ülke hakkında bilgi sahibi olmaktır. Çünkü bu sayede, öğrenciler okumuş oldukları tiyatro oyunları, romanlar, kısa öyküler gibi edebi metinlerde geçen diyalogları ve fiziksel koşulları görme imkânına sahip olacaklardır. Bu durum, öğrencilerin o ülkede iletişimin nasıl gerçekleştiğini anlamaları için yol gösterici olacaktır. Birçok edebi eserde geçen atmosferin hayal olduğu kabul edilse de, öğrenciler eser içerisinde tasvir edilen ortamları ve karakter tasvirlerini bağdaştırabilirler, o ülkeyi ziyaret ettiklerinde kolaylıkla zihinlerinde canlandırabilirler. Zihninde yarattığı bu renkli dünya okuyucuya görsel bakış açısıyla gerçek bir toplumun nasıl oluştuğu algısını sağlayabilir.
3. Dilsel Zenginleşme
Edebiyat, öğrencilerin birçok farklı alandan bireysel söz dizimi ve kelime yapısı öğrenmelerine yardımcı olur. Öğrenciler, bu şekilde yazılı dilin birçok dilbilgisi özelliğine aşina olurlar. Aynı zamanda cümlelerin sözdizimini ve söylem özelliklerini birçok farklı yapı görerek anlayabilirler (olası farklı yapılar, fikirleri bağlamanın farklı yolları ya da fikirler arası geçişler gibi). Bu yapıları öğrenmeleri ve kullanmaya çalışmaları ise öğrencilerin yazma becerilerini geliştirmelerine olanak sağlamaktadır. Öğrenciler, bu şekilde eş zamanlı olarak hem üretici hem de yaratıcı olabilirler. Çünkü yazarken dilin zenginliğini ve çeşitliliğini de kavramaya başlarlar.Buna ek olarak, iletişimsel ve kültürel becerilerini özgün materyallerin zenginliği vasıtasıyla da geliştirmiş olurlar.
4. Bireysel Katılım
Dil öğrenimi süresince edebiyatın varlığını göz ardı etmemiz mümkün değildir. Çünkü edebiyatın dil öğrenimi süresince var olan varlığı, öğrencilerin sürece bireysel katılım derecesini de etkilemektedir. Bir öğrenci yabancı dilde yazılmış olan bir metni okumaya başlayarak, aslında sadece metni okumakla kalmaz kendisini de o metnin içerisinde bulur. Bir metni incelerken metin içerisinde yaratılan ortamdan etkilenir ve metni kendi varlığı ile bütünleştirir. Metin içerisinde geçen kelimelere, ifadelere ya da yapılara odaklanmasının yanı sıra hikâyenin gidişatı, hikâyede gelişen olaylar da oldukça ilgisini çekebilmektedir. Öğrenciler her sayfayı çevirdiklerinde bir sonraki sayfada ne olacağını merak ettikleri için okuma istekleri artar. Okuma sırasında öğrenciler kendilerini bazı karakterler ile özdeşleştirebilirler ve onların duygularını paylaşarak kendi duygusal durumları ile ortak bir nokta bulabilirler. Bu açıdan bakıldığında, edebî metinlerin öğrencilerin ihtiyaçlarına, beklentilerine, dil seviyelerine ve ilgi alanlarına göre seçilmesi büyük önem taşımaktadır.
Bu maddelere ek olarak edebi metinlerin dil öğretiminde kullanılmasının başka nedenleri de vardır. Bu nedenlerin biri edebî metinlerin evrensel oluşudur. Edebiyat çoğunlukla insanlığın ortak değerlerini ele almaktadır. Eser içerisinde meydana gelen olaylar yeryüzündeki tüm insanların başına gelebilecek olaylardır ve bu olayların temaları ölüm, aşk, ayrılık ve doğa gibi ortak temalardır. İnsanoğlunun yaşadığı süre boyunca deneyimleyebileceği konular edebiyatın temelini oluşturur. Bu nedenle, edebi eserlerin evrensel olduğu kabul edilmektedir.
Diğer bir madde ise, edebi metinlerin çeşitliliğidir. Edebî metinleri detaylı incelediğimiz takdirde çok çeşitli konular üzerinde yazıldıklarını görmemiz mümkündür. Edebbî metinler daha önce de bahsettiğimiz gibi özgün materyaller oldukları için, günlük konulardan akademik konulara kadar farklı alanlarda, farklı konularda bilgi sağlamaktadırlar. Örneğin hukuk üzerine yazılmış bir metin okunduğunda öğrenci birçok hukuksal terime aşinalık kazanıp bu konuda bilgi sahibi olabilir. Ya da okuduğu metin psikoloji ile alakalı ise psikoloji hakkında bilgi sahibi olur ve psikolojiye ait bazı terimleri öğrenebilir.
Son olarak bireysel etkileşim ve ilgi gösterme, edebî metinlerin dil öğretiminde kullanılma nedenlerinden bir diğeridir. Edebî metinler düşünceler, duygular ve olaylar ile ilgilendiği için okuyucunun hayatına dokunan durumlar olabileceği gibi hayali durumlar hakkında da olabilir. Okuyucu metin içerisinde okuduklarını kendi hayatıyla bağdaştırabilir. Buna ek olarak, edebi metinler, çoğunlukla insanların doğaları gereği ilgi çekici buldukları konular ve temalar üzerine kuruludur. Okuyucuların sahip oldukları deneyimlere ya da düşüncelere çoğunlukla hitap etmeyi başardıkları için bu şekilde okuyucunun da ilgisini çekme ihtimalleri oldukça yüksektir.
Sonuç olarak, dil öğretiminde edebiyatın, dolayısıyla edebî metinlerin rolü oldukça önemlidir. Ancak tam bu noktada, öğreticinin rolünü unutmamak gerekir. Öğretici öncelikle öğrencilerin ihtiyaçlarını ve beklentilerini iyi belirlemelidir. Daha sonra belirlemiş olduğu amaçlara uygun dil öğretim yöntemini, tekniklerini ve aktivitelerini tespit etmelidir. Bir sonraki adımda ise, öğretici kullanmayı hedeflediği edebi metinleri, bu metinlerin öğrencilere aktarım şeklini daha önceden belirlemiş olduğu amaçlarına ve yöntemlerine göre seçmelidir, çünkü her seviyedeki öğrencinin ihtiyacı, beklentisi ve yabancı dil seviyesi aynı değildir. Edebî metin seçimi yapılırken ve bu metinler müfredata dâhil edilirken yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurulmalıdır.