Kızdırma, kışkırtma, taciz, karalama/iftira, taklit etme, ifşa etme, dışlama, rahatsız edici ve tekrarlayıcı mesaj ve aramalar... Yani zorbalık. Daha çok yüz yüze yapılan geleneksel zorbalık, bugün teknolojik gelişmelerle birlikte sanal dünyada da karşılaşılan bir zorbalık çeşidi olarak yeni bir forma büründü.
Zorbalık kavramı sosyal olgular dünyasında negatif argümanların içeriğini doldurduğu organik bir kavramdır. Organik olmasının nedeni ortama ve koşullara göre değişebilmesi ve yeni biçimlerde görülebilmesidir. Daha çok yüz yüze yapılan geleneksel zorbalık, bugün teknolojik gelişmelerle birlikte sanal dünyada da karşılaşılan bir zorbalık çeşidi olarak yeni bir forma bürünmüştür.
Bu çalışma zorbalığın yeni formu olan siber zorbalığın ne olduğunu ve görülme biçimlerini ortaya koymayı hedeflemektedir. Böylece zorbalığın yeni formunun daha iyi anlaşılması sağlanacak ve karşı karşıya kalman bu zorbalık türünün önemine dikkat çekilecektir.
Günümüz teknolojisi birçok alanda olduğu gibi bilişim ve elektronik iletişim teknolojileri alanında da etkisini göstermiştir. Avrupa ve Amerika’daki iletişim teknolojilerindeki gelişmelere paralel olarak ülkemizde de ciddi gelişmeler kaydedilmiştir. Internet World Stats’ın verilerine göre, 2000 yılında Türkiye’de 2 milyon internet kullanıcısı varken, 2013 yılında internet kullanıcı sayısı 36 milyonu aşmıştır. Nüfusun % 45,7’sinin internet kullandığı tespit edilmiş ve bu durum Türkiye’yi tüm ülkeler içinde, kullanıcı sıralamasında 15. sıraya yükseltmiştir, (internetworlstats, 07.12.2013). Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2012 Nisan ayında yayınladığı, “ hane halkı bilişim teknolojilerini kulamın araştırması” da benzer sonuçlan ortaya koymuştur. Araştırma sonuçlarına göre Türkiye genelindeki hanelerin % 47,2’sinin evden internet erişimine sahip olduğu görülmüştür (www.tuik.gov.tr, 07.12.2013). Internet kullanımının gelişmesiyle birlikte, iletişim teknolojilerinden biri olan cep telefonu veya akıllı cep telefonu kullanımı da çok hızlı bir gelişme göstermiştir. Ulaştırma Bakanlığı’nın verilerine göre 2004 yılında 5.7 milyar olan SMS gönderimi, 2010 yılında 148 milyara; 20,3 milyar dakika olan mobil konuşma süresi, 121.9 milyar dakikaya ulaşmıştır (Ubak, 07.12.2013). Bu gelişimde cep telefonlarının daha uygun fiyatlarla tüketiciye sunulması sonucu, herkesin bu cihazlara ulaşma imkânına sahip olmasının da ciddi bir etkisi olmuştur.
Elektronik iletişim teknolojisindeki bu gelişmeler bir yandan hayatımızı kolaylaştırırken diğer yandan yeni sorunları beraberinde getirmiştir. Gerçek yaşamdaki arkadaşlıklar sanal ortama taşınmış, bilgisayar ve onun sunduğu hizmetlere bağlılıklar meydana gelmiştir, bu bağlılıklar zaman zaman çok ciddi sorunlara yol açmıştır. Örneğin Güney Kore’de 05.03.2010 tarihinde oyun bağımlısı olan bir çift, üç ayhk bebeklerini evde tek başına bırakarak, bir internet kafede yaklaşık 12 saat sanal ebeveynlik oyunu oynayarak bebeklerinin ölümüne neden olmuşlardır. Yapılan otopside bebeğin yetersiz beslenme nedeniyle öldüğü anlaşılınca, anne ve baba tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir.
(http://www.internethaber.com 06.11.2013). internetin yanlış ve ölçüsüz kullanımından doğan bu gibi örneklerin sayısını arttırmak mümkündür. Örneklerin her geçen gün artması, konunun güncelliğini ve önemini gözler önüne sermektedir.
Elektronik iletişim sadece yetişkinlerin hayatım olumsuz etkileyen bir durumla sınırlı olmayıp ergenlerin hatta çocukların hayatım da etkilemektedir. Gerçek hayatta zorbalığa uğrayan çocuk artık telefonu ya da bilgisayarı aracılığıyla her an siber zorbalığa maruz kalabilmektedir.
Siber zorbalık birçok araştırmacı tarafından çeşitli şekillerde tanımlana gelmiştir. En genel tanımıyla siber zorbalığı, “bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak bir birey ya da gruba, özel ya da tüzel bir kişiliğe karşı yapılan teknik ya da ilişkisel tarzda zarar verme davranışlarının tümü.” (Ancak, 2011) şeklinde tanımlamak mümkündür. Bu tür davranışları yapanlara siber zorba, bu davranışlara maruz kalan kişilere ise siber mağdur denmektedir. Hem zorba davranışlarda bulunan hem de zorba davranışlara maruz kalan kişilere de zorba-mağdur denilmektedir. Bununla birlikte zorba veya mağdur olmayan ama tanıklık yapanlar vardır ki bunlara da tanık denir.
Bu davranışlar; baskın olmaya çalışmak, eğlenmek, dalga geçmek, intikam almak, zarar vermek, komik duruma düşürmek gibi nedenlerle yapılabilmektedir. Bu doğrultuda izinsiz video, fotoğraf çekimi ve paylaşımları gibi dokümanlar ve enformasyonlar kısa zamanda çok fazla kişiye ulaşabilmektedir. Arşivlenen bu görüntü ve bilgilere çok uzun zaman sonra bile ulaşmak mümkün olabileceğinden geleneksel zorbalık ile kıyaslandığında mağdurun, çok daha fazla zarar gördüğü düşünülmektedir. Örneğin Alman model Claudia Boerner’in katıldığı bir televizyon programında kendi silikonlarıyla ilgili yaptığı yorumlar, sosyal paylaşım sitelerinde alay konusu olmuş ve Boerner, eleştirilere dayanamayıp intihar ederek yaşamına son vermiştir, (http://www.ntvmsnbc.com).
Internet ve cep telefonu kullanımının yaygınlığına paralel olarak siber zorbalık, artarak kendini göstermektedir. Dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de siber zorbalık oranı her geçen gün artmaktadır. Bu konuda 2012 yılında yapılan bir araştırma sonucuna göre Türkiye’de siber zorbalık yapma oranı % 9.42’ye, maruz kalma oranı % 11.79’a hem siber zorba hem de siber mağdur olanların oranı % 5.31’e ulaşmıştır. Öğrencilerin % 26.52’sinin bir şekilde zorbalıkla karşı karşıya kalması söz konusudur. (Serin, H. 2012).
Siber zorbalık davranışları farklı şekillerde görülmektedir. Yapılan çalışmalar siber zorbalığın görülme biçimlerini belli başlıklar altında toplayarak açıklamaktadır. Bu kategorik sınıflamayla siber zorbalığın şu şekillerde görüldüğü söylenebilir. Bunlar:
Kızdırma-Kışkırtma (Flaming): Zorbalığın bu biçimi iki ya da daha fazla kişi arasında ortaya çıkar. Genellikle saldırgan, kaba ve yalın bir dil kullanılır; aşağılama, hakarette bulunma ve bazen tehdit içerir. Böyle mesajların uzun ve yoğun olduğu durumlara ‘öfke savaşı’ denir. Öfke savaşı da doğrudan tehdide yol açar. Kızdırma-kışkırtma genellikle sohbet (chat) odaları, e- oyunlar, tartışma sayfalan gibi kamuya açık ortamlarda meydana gelmektedir. (Kowalski, Limber ve Agatston 2008: 50; Willard 2007: 10).
Taciz (Harassment): Taciz bireysel bir amaç için sürekli saldırgan mesajlar göndermek ya da saldırganlık içeren mesajları tekrar tekrar göndermektir. Taciz mesajlan genellikle kişisel iletişim kanalları, e-posta, anlık mesajlar ve yazdı mesajlar yoluyla gönderilmektedir. Bu türden bir taciz, ayrıca kamuya açık iletişim ortamlarında da meydana gelebilmektedir. Taciz çoklu saldın mesajlarını ve tekrar kavramını içermektedir; ayrıca ‘öfke savaşı’ndan daha uzun sürmektedir. Tacizin rahatsız edici yanı tacize uğrayan kişinin çevrimiçi olduğunda veya telefonuna her baktığında sürekli bir şekilde taciz mesajlarıyla karşılaşmasıdır (Kowalski, Limber ve Agatston 2008: 50; Willard 2007: 10).
Karalama/İftira (Denigration): Bir kişi hakkında acımasız bir şekilde yanlış ve zararlı içerildi konuşmaktır. Bu zararlı konuşma çevrimiçi ya da başka bir yolla gönderilebilir. Bir şeyler göndermede amaç, arkadaşlıktan engellemek ya da itibarını zedelemektir. Bu eylemler dedikodu ve söylenti çıkarma yoluyla gerçekleşir. İftira durumunda genellikle gönderilen şeyler (materyaller), iftiraya uğrayan kişiye doğrudan yollanmamakta; aksine onun görebileceği herkese açık yerlerde paylaşılmaktadır. İftiranın spesifik başka bir biçimi ise dijital sembollerin yollanmasıdır. Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda iftiranın, öğrencilerin okul çalışanlarına karşı en sık kullandığı siber zorbalık formu olduğu söylenebilir (Kowalski, Limber ve Agatston 2008: 50; Willard 2007: 10).
Taklit Etme (Impersonation): Başka birisi gibi davranarak bir kişiye zarar verici, onu küçük düşürücü materyal göndermek veya bunları herhangi bir şekilde yayınlamak olarak ortaya çıkmaktadır. Taklit etmek kişisel web sayfasında, profilinde, blog’unda veya iletişimin herhangi bir şeklinde meydana gelmektedir. Genellikle internet hesabının parolasının değiş-tokuş edilmesi, gençler arasında gerçek arkadaşlığın kanıtı olarak düşünülmektedir. Bu parola paylaşımı sonucu zorbalık yapmak isteyen kişi, hesaplara rahatlıkla girebilmekte ve siber zorbalık yapmak için olanakları, olumsuz anlamda değerlendirmektedir (Kowalski, Limber ve Agatston 2008: 50; Willard 2007: 10).
İfşa Etmek (Outing and Trickery): Kişisel ileti veya semboller iletme ya da göndermektir. Özellikle bu ileti ve semboller imâli kişisel bilgileri içermekte ya da potansiyel olarak rahatsızlık vermektedir. İfşa etmenin ortak bir formu bir hedeften bir e- posta, mesaj aldığında, imalı kişisel bilgi içermesidir ve sonra bu mesajlar başkalarına iletilmektedir. Cinsel açıdan müstehcen ya da belirgin sembollerin “ifşa edilmesi” başarısız bir birliktelik sonucunda meydana gelebilmektedir. Kişilerin birlikte oldukları dönemlerde elde edilmiş özel iletiler ve sembollerin dağıtılması söz konusu olabilmektedir (Kowalski, Limber ve Agatston 2008: 50; Willard 2007: 10).
Dışlama (Exdusion): Dışlama kişiyi, toplumdan veya bir grubun üyeliğinden çıkarmayla ilgilidir. Dışlamanın duygusal etkisi yoğun olabilir. Tarihte bazı kabilelerin suç işleyen kişileri toplumdan dışlayarak cezalandırdıkları bilinmektedir. Toplumdan dışlanma cezası aşın şiddetli bir ceza olarak düşünülmüştür. Aynı şekilde, dinde de toplumdan dışlama, aforoz etme büyük bir ceza olarak görülmüştür. Günümüzde dışlama yaşamın içinde farklı ortamlarda varlığını sürdürmeye devam etmektedir. Elektronik iletişim araçlarının oluşturduğu ortam söz konusu olduğunda ise dışlama, siber zorbalığın görülme biçimleri arasına girmektedir (Kowalski, Limber ve Agatston 2008: 50; Willard 2007: 10).
Rahatsız Edici ve Tekrarlayıcı Mesaj ve Aramalar (Cyberstalking): Siber taciz, tehdit etme ve saldırganlık içeren; korkutmayı ya da para sızdırmayı amaçlayan zarar verici mesajların tekrar tekrar gönderilmesidir. Bu tür zorbalar, ayrıca, kişinin itibarını ya da arkadaşlıklarım zedelemeyi hedefleyen iftira yolunu da kullanabilir. Rahatsız edici ve tekrarlayıcı mesaj ve aramalar (cyberstalking) ile taciz (harassment) arasındaki sınır hattı çok net değildir (Kowalski, Limber ve Agatston 2008: 50; Willard 2007: 10).
Sonuç olarak; teknolojik gelişmelerin etkisi göz önünde bulundurulduğunda zorbalığın yeni formu olan siber zorbalık kaçınılmaz gibi görülmektedir. Bununla baş edilebilmesi için daha fazla araştırmacının bu konuda derinleşmesinin yanında, eğitimcilerin ve ebeveynlerin farkındalığının artırılması gerekmektedir. Bu bakımdan özellikle siber zorbalığın ne olduğunun ve hangi biçimlerde görüldüğünün bilinmesi bu farkındalığın artırılmasına katkı sunması bakımından önemlidir.