Okulda iyi notlar almak, yüksek ortalama getirmek ve sınavlarda başarı elde etmek öğrencilerimizin hayatta daha iyi yerlere gelmelerinin garantisini veriyor mu? Daha çok bilgiyi işleme ve inovasyonun ön planda olduğu yeni iş alanlarına öğrencilerimiz uyum sağlayabilecek mi?
Günümüzde işlerin dörtte üçü artık servis sektöründe yer alıyor. Gerçek hayatta iletişim, problem çözme ve eleştirel düşünme, yaratıcılık, iş birliği içinde çalışma gibi becerileri kullanmak artık elzem. Bu becerileri kullanarak yaptıkları işleri farklılaştıran, organizasyonları, süreçleri ve ürünleri günümüze adapte edebildiler kazanıyor. Peki eğitim sistemimiz yeni nesli 21. yüzyılın gerekliliklerine hazırlıyor mu?
21. yüzyıl becerilerinin eğitim ortamımızın olmazsa olmaz, temel bir parçası haline gelmesi gerektiğini biliyoruz. Ancak okullarda bu beceriler ne yazık ki, “olsa iyi olur” kategorisinden öteye gidemiyor. Buradaki en vahim nokta ise belli sayıda öğrencinin bu becerilere sahip olması gerektiğini varsaymamız. Ne büyük bir yanılgı! Çünkü bu becerilere sahip olmayanlar oyun dışı kalacak.
Yeni Bir Nesil, Yeni Bir Öğrenme Deneyimi
Finans, ekonomi, iş ve girişimcilik okuryazarlığı son dönemde en çok sözünü ettiğimiz beceriler arasında. Ekonomik güçler ve sıkıntılar hayat kalitemizi belirliyor. Büyük kurumlar ve organizasyonlar adına çalışırken oraya ne kadar uygun olduğumuzu bilmek ve rollerimizi belirlemek gerekiyor. Artık hayatımıza girişimci kafa yapısı daha fazla girmeli. Fırsatları, riskleri ve ödülleri tanımalı, çalışma hayatındaki üretkenliğimizi arttırmalı, kariyer seçeneklerimizi genişletmeli ve değişen şartlar üzerinde sıçrayış yapmalıyız. Son yıllarda daha çok genç girişimci ile karşılaşıyor ve gelecek için umutlanıyorum. Daha lise çağlarında kurdukları “startup”larla fark yaratmak isteyen, yaratıcı ve inovatif fikirlerine TÜBİTAK’tan, Sanayi Bakanlığı’ndan destek alan yüzlerce genç var.
21. yüzyılın hedeflerine, elbette 21. yüzyıl müfredat tasarımıyla ve 21. yüzyıl öğrenme kültürü ile ulaşmak mümkün. Son teknolojileri öğrencilerin ellerine teslim etmek, eksiksiz bir planlama yapmak bazen yeterli olmayacaktır. Teknoloji öğretmen ve öğrencilere yön verebilir ve öğrenme ortamına yeni bir soluk getirebilir. Öğretmenler ve öğrenciler başlarını döndürecek bir zaman yolculuğuna çıkmak durumunda kalabiliyorlar. Hologramlar, arttırılmış gerçeklik, kodlama, 3 boyutlu tasarımlar ve yazıcılar, robotlar ve daha fazlası çok değil sadece 5 sene önce vizyona giren bilim kurgu filmlerindeki senaryoları anımsatıyor. Ancak sınıflarımızda son teknolojileri de kullansak yine bu yeterli olmayacaktır. Bu ortam 21. yüzyılın ruhuyla dönüştürülmeli. 21. yüzyıl sınıfında, kütüphanesinde, kantininde, koridorlarında başka bir hava esmeli. Merak, sorgulama, heyecan, eğlenme öğrenmenin parçası olmak ki öğrenme süreci kendi kendine dönen bir çarka dönüşsün.
Okullarda İnovasyon Kültürünü Oluşturmak
Okullarda inovasyon kültürünü oluşturmak artık hiç de zor değil. Buradaki anahtar nokta, öğrencileri işin içine dahil etmek ve onların inovasyonu sahiplenmelerini sağlamak. En son teknolojileri sınıfa yığmak bu kültürü oluşturmak için tek başına asla yeterli olmayacaktır. Değişen dünyaya ve düşünme şekillerine adapte olabilmek, bu kültürün oluşması için gerekli en temel nokta. Yaratıcılığa, risk almaya ve girişimciliğe gereken önem verilmediğinde teknolojilerin inovasyonu beraberinde getirmesini beklemek elbette hayalcilik olur.
Her dönüşümde olduğu gibi yeni bir öğrenme deneyimi için de bir değişim söz konusu. Değişim için de iyi bir liderlik. 2011 yılında Robert Koleji’nde kurulan Student Tech Crew okulda teknoloji ve inovasyon konusunda liderlik potansiyeli olan öğrencileri bir araya topluyor ve bu liderlerin profesyonel gelişimlerini sağlıyor. Bu liderler çeşitli kulüp ve etkinliklerde aktif rol alarak okulun teknolojiye ve inovasyona dair politikalarının oluşmasında görev alıyorlar, öğrenmeyi modelliyorlar, yeni öğrenme fırsatları yakalıyorlar, profesyonel hayattan kişi ve kurumlarla çalışma fırsatı yakalıyorlar.
STG düzenli bir araya gelen bir liderlik topluluğu. Bu topluluk yıl boyunca çeşitli profesyonel gelişmelere katılan, yeniliklere açık, bu yenilikleri pilot olarak deneyimleyen ve deneyimlerini okul topluluğu ile paylaşan bir bakış açısına sahip. STC’de yer alan öğrenciler çeşitli sertifika programlarına katılıyorlar, Udemy ve Coursea, EdX’den önüne kurslar alıyorlar, çeşitli konferanslara hem izleyici hem de sunum ve çalıştay yapmak üzere katılıyorlar. STC’yi güçlü yapan en önemli yönü ise bu deneyimlerini ve öğrendiklerini sürekti okul topluluğu ile paylaşıyor olmaları. Özellikle son teknolojileri ve yaklaşımları öğrenci ve öğretmenlerin deneyimleyebileceği “digital playground’lar organize ediyorlar. Robert Koleji’nde öğretmen ve öğrencilerin yeni teknolojilerin yeni deneyimlere dönüşmesini sağlamak amacıyla her ay Genius Bar, Aralık ayında Hour of Code haftası ve Mayıs ayında RCMakers gibi büyük etkinlikler düzenliyor.
Öğrencilere bir amaç vermek ise bu yeni öğrenme deneyiminin kalbidir diyebiliriz. Bu amacı kendilerinin bulmalarım sağlamak ise altın değerinde. Öğrencilerin buluş yapmalarını istiyorsak buna uygun ortamı da yaratmak gerekiyor hiç şüphesiz. Onlara topluluk oldukları hissini vermek gerekiyor. Sadece sınıf içinde değil küresel bir perspektif kazanmaları için çok kültürlü ve daha büyük toplulukların parçası olmalarım sağlanabilir. Bu anlamda yarışmalar, inovasyon kampları, hackathonlar ve sosyal sorumluluk projeleri öğrencilerin amaçlarım bulmalarında onlara yardımcı olacaktır. RCMakers bu anlamda öğrencilere “outreach” yapmaları konusunda firsat tanıyor. Eğer eğitimciler, aileler ve öğrenciler “maker” ruhuna sahip olmak için nereden başlayacağını bilemiyorsa RCMakers onlar için büyük bir firsat. İlgisi olup nasıl ilerleyeceğini bilemeyen ya da ilgi ve yeteneğinin o zamana kadar farkına varamayan pek çok Robert Koleji öğrencisi okulda yürütülen kulüpler ve Hour of Code gibi farkındahğı arttıran etkinlikler sayesinde “maker” hareketinin bir parçası oluyorlar. Tüm yıl süren çalışmalarını ve öğrenmelerini maker fuarı olarak tasarlanan RCMakers etkinliğinde kutluyorlar. Bu kutlamaya sadece kendi okulundaki arkadaşlarını ve öğretmenlerini değil başka okullardan öğretmenleri ve öğrencileri de davet ediyorlar. Kısaca RCMakers buluşu, yaratıcılığı ve hüneri kutlamak ve Maker hareketini yaygınlaştırmak için Robert Koleji’nde her Mayıs ayında düzenlenen bir festival.
100’den farklı okuldan gelen 700+ öğrenci, öğretmen, veli ve uzman, 3 boyutlu yazıcılardan robotlara, giyilebilir teknolojilerden kodlamaya, oyun programlamadan uydu yapımına kadar pek çok konuda 50’den fazla atölye çalışmasında eğlenerek öğreniyorlar. Katılımcılar gün boyunca temel düzeyden ileri düzeye kadar hazırlanmış 3’er saat süren atölye çalışmalarına ücretsiz katılabiliyorlar. RCMakers’da öğrencilerin yönettiği atölyelerde robotlar yapılıyor, legolar bir araya getiriliyor, 3 boyutlu tasarımlar yapılıyor, dronelar, tanklar, sumorobotlar yarıştırılıyor ve heykeller yapılıyor. 7’den 70’e herkesin keyifle katıldığı etkinliklerde üretim yapılıyor. Bu etkinliğin en önemli yönü ise sahnede öğrencilerin olması. Öğrenciler pek çok etkinliği yönetiyorlar ve katılımcıları hünerleriyle etkiliyorlar.
Robert Koleji’nde düzenlenen bir başka etkinlik ise Remixopoüs inovasyon kampı. Farklı okullardan gelen 200’e yakın öğrenci 5 gün süren inovasyon kampında girişimcilik ve iş dünyası ile ilgili konularda uzman kişilerden eğitimler alıyor; sağlık, eğitim, üretim, teknoloji, bankacılık, gıda sektöründen firmaların temsilcileri tarafından verilen gerçek problemlere yaratıcı çözümler üretiyorlar. Ekip çalışmasıyla ortaklaşa koydukları çözümlerini çeşitli reklam kampanyaları ve ürettikleri prototiplerle destekliyorlar. Birinci olan gruplar firmalar tarafından stajyerlik imkanları ve başka ödüllerle ödüllendiriyorlar.
RCMakers ve Remixopoüs gibi etkinliklerin sayesinde pek çok öğrenci Tony Wagner’ın da sözünü ettiği “tutku”lannı bulma fırsatı yakalıyorlar. Bunlardan birisi hazırlık sınıfı öğrencisi olan Can. Can, 15 yaşından sonra kodlamaya ve robotlara olan ilgisinin farkına varıyor. Makers kulübüne üşenin ilk yıünda kayıt olduktan sonra ikinci ayında buz kalıbından arabasını, üçüncü ayında da kendi drone’unu tasarlıyor. Çan’a bunları nasıl yapıldığım öğreten yine Makers kulübü öğrencileri. Merakı ve ilgisi ona her gün yeni icatlarla okula gelmesini ve kendi gibi meraklı başka arkadaşlarını da ateşlemesini sağlıyor. Can kendi deneyimlerini Youtube kanalı aracılığıyla tüm dünyayla paylaşmanın heyecanını yaşıyor. RCMakers 2016’da ilk atölyesini yaparak maker hareketine ilgi duyan diğer çocuklara rol model oluyor.
Bir İnovasyon Ekosistemi Yaratmak
21. yüzyılın okulunda öğrenciler gerçek hayattan problemler üzerinde işbirliği içinde çalışmalı. Üreten ve tasarlayan bireyler olmalı, öğretmenler de onları yönlendiren mentorlar olacak hiç şüphesiz, işte böyle bir okulun bir çıktısı varsa eğer, bu da kesin inovasyondur. Steve Jobs liderleri onları takip edenlerden ayıranın inovasyon olduğunu söylemişti, inovasyon ise çok kullandığımız ama hepimizin tam olarak da tanımını yapamadığı bir kavram. Inovasyonu eğitimciler yenilikçilik, yaratıcılık, öncülük, orijinallik ve girişimcilik kelimeleri ile eşleştiriyorlar. Zorluk, problem çözme, güç verme, devrimsellik, farklı fikirleri birleştirme, idealleştirme, kaynaklar yaratma, dönüştürme, gelişim gibi kelimeler ise akıllarına gelen ilk kelimeler. Eğer bir okul bu kelimeleri bir senaryoda bir araya getirebiliyorsa okula inovasyonu da getirebilir. Bu çok büyük değişimler yapmak gerekliliğini akla getirmesin. Küçük dokunuşlar bile bazen büyük etkiler yaratabilir.
Robert Koleji öğrencileri teknoloji, inovasyon ve girişimcilikle ilgili 6 farklı kulübe katılabiliyor. Bu kulüpler IOS Programming, Android Studio Academy, RC Makers, Robotics, Media Design ve Junior Achievement olarak tasarlandı. Kodlamaya ilgi duyan öğrenciler IOS Programming ve Android Studio Academy kulüplerine, maker, 3 boyutlu tasarım ve robotics konularına ilgili duyan öğrenciler RCMakers ve Robotics kulüplerine, tasarıma ilgi duyan öğrenciler de Media Design kulübüne yönlendiriliyor. Bu kulüplerde yer alan öğrenciler Junior Achievement kulübü ile iş birliği yaparak ürünlerinin satışa hazırlanmasında, pazarlanmasında ve satışında birlikte çalışıyorlar. Oluşturulan bu ekosistem içinde öğrenciler fikir aşamasından, üretime ve sonrasında satış ve pazarlamaya kadar olan süreci deneyimliyorlar.
“Charger Aid” bu ekosistemin ortaya çıkardığı ürünlerden bir tanesi. Junior Achievement (Girişimcilik) öğrencileri sürekli yaşadıkları, kırılan şarj aletlerinden dolayı ortaya çıkan bu büyük soruna tasarım odaklı düşünmenin adımlarım kullanarak basit bir tasarımla çözüm buldular. 50 dolara yakın bir fiyatı olan bu şarj cihazları öğrenciler sürekli çantalarında taşıdıkları için bir süre sonra deforme oluyorlar. Şarj aletinin koruyucu kısmı soyulmaya ve kablolar ortaya çıkmaya başlıyor. Bu sorundan yola çıkan JA öğrencileri RCMakers öğrencileriyle bir araya geldiler. RCMakers’dan 3 boyutlu tasarım konusunda uzman öğrenciler ve JA öğrencileri bir araya gelerek kablonun kırılan yerine takılabilecek bir aparat geliştirdiler. Geliştirilen bu aparat 3 boyutlu yazıcıdan basılarak üretilmeye başlandı. Farklı renklerde ve boyutlarda tasarlanan bu aparat farklı temalar kullanılarak da üretildi. JA öğrencileri üçüncü prototipten sonra bu ürünü satışa çıkardı. Satışlar Junior Achievement Europe’un Belçika, Letonya ve Litvanya’da düzenlediği ticaret fuarlarında yapıldı. Büyük ilgi gören ChargerAid Litvanya’daki ticaret fuarında yaratıcılık ödülüne layık görüldü. Ürünün patent alma süreci devam ediyor.
Okula İnovasyon Getirmek İçin
Robert Koleji son iki senedir deneyimlediği teknolojik inovasyon sürecinin tüm okula yayılması için pek çok çalışma yapıyor. Bu deneyimden yola çıkarak diğer okullarda da inovasyonun ve yaratıcılığın teşvik edilmesi için yapılabilecekler şu şekilde sıralanabilir:
• Bir öğrenci teknoloji liderlik ekibi oluşturun. Bu öğrencilere akranlarına teknoloji kullanımı konusunda destek vermeleri için sorumluluk verin. Onları yetkilendirin.
• Teknoloji kulüpleri kurun ve bu kulüplerde öğrencilerinizin liderlik etmelerine izin verin.
• Okul çapında Hour of Code ve Maker fuarı benzeri teknoloji etkinlikleri ve yarışmalar düzenleyin.
• Öğrencilerinizin başka öğrencilere öğretmelerine ve böylece sosyal sorumluluk projelerine katılmalarına izin verin.
• Öğrencilerinizin meraklan ve ilgileri dahilinde Online içeriklere ulaşmalarını ve kursları takip etmelerini sağlayın.
• Teknoloji firmalarıyla iletişime geçin. Ücretsiz eğitimler talep edin.
• Öğrencileriniz için stajyerlik fırsatlarını takip edin ve onları yönlendirin.
• Uzmanlarla çalışabilecekleri projeler kurgulayın. Okulunuza uzmanları davet edin ya da bu kişilerle Skype/Hangout görüşmeleri ayarlayın.
• Ulusal ve uluslararası teknolojiyle ilgili yarışmalara (First Robotics Competition gibi) katılmalarını sağlayın.
• Öğrenme yolculuklarını anlatacakları blog, kişisel web siteleri, Youtube kanalları oluşturmaları için onları teşvik edin.
• Sertifikalar almaları konusunda onları cesaretlendirin.
İnovasyon, sınıfa ve okula kendiliğinden gelmez. Burada öğretmenlerin rolü elbette çok önemli. Öğrencilerle sürekli etkileşimde olmanın ve onlan yönlendirmenin değeri büyük. Ancak unutulmaması gereken, inovasyonda sürekliliği sağlamak için öğrencilerin onu sahiplenmesi gerekir. Öğrencilerimizin eylem odaklı, iletişim kuran, risk alan, ileri görüşlü, sorunların üstesinden gelen ve iyi fikirleri ortaya atan bir karaktere bürünmeleri gerek. Bunu yapabilmeleri için de önlerinde bir rol model olması lazım.
Öğretmenler bu özelliklere ne kadar sahip? Öğretmenler ne kadar inovatif ? Girişimci olmayan bir öğretmenin girişimci öğrencileri nasıl olabilir? Eğer öğrencilerin inovatif olmalarını istiyorsak bunu önce öğretmenlerin deneyimlemesi çok önemli, inovasyon deyince aklımıza en popüler yaklaşımlardan biri olan tasanm odaklı düşünme geliyor. Henry Ford, Learning Institute ve IDEO’yla birlikte hazırladıkları tasarım odaklı düşünme çalıştayında iki önemli soru soruyor eğitimcilere: “Tekrar hayal etseydiniz okul neye benzerdi?” “21. yüzyılda mezun olan bir öğrenci neyi bilmeli ve yapabilmeli?” Bu açık uçlu sorulardan yola çıkarak ve tasarım odaklı düşünmenin adımlarını uygulayarak öğretmenler de okullarında inovasyona giriş yapabilirler.
Eğer sınıflarımızda öğrencilerinizin tasarım odaklı düşünmeyi kullanarak inovasyon yapmalarını istiyorsak onların açık uçlu sorular üzerinde çalışmalarına fırsat vermemiz gerekir. Risk almalarına, problem çözmelerine ve birden fazla bakış açısına ve çözüme izin vermeliyiz, inovasyonun olduğu yer fiziksel olarak da önem arz eder. Öğrencilerimizin rahatlıkla çalışabilecekleri, dağıtabilecekleri, kaynaklara ulaşabilecekleri, diğerleriyle etkileşime geçebilecekleri ortak alanlar yaratmamız faydalı olacaktır. Makerspace’ler bu anlamda okullarda inovasyonu körükleyen alanlardır. Aynca sadece yer değil zaman olarak da onlara fırsatlar sunulmalıdır.