Ne demişler... “İnsan, ne oldum değil; ne olacağım demeli.,,
Ağabeyi Basil, trafik kazasında ölmese, belki de o şimdi İngiltere’de bir hastanede göz doktoru sıfatıyla çalışıyor olacaktı... Ağabeyi aniden hayatını kaybedince, babasının halefi oldu. Bunun için eğitildi. Suriye ordusuna girdi, silahlı kuvvetlerin başına getirildi. 34 yaşında Suriye Cumhurbaşkanı oldu. Lübnan, İsrail ve A.B.D.’nin, gergin ilişkileri nedeniyle “uluslararası teröre destek vermek” ile suçladığı Beşar Esad ve ailesinin ilginç ve farklı öyküsü...
Aslında, baba Hafiz’dan sonra ülkenin başına ağabeyi Basil geçecekti. Esad kardeşlerin en büyüğü olan Basil daha çocukluğundan itibaren babasının yerine hazırlanmıştı. Suriye’yi 29 yıl adeta demir yumrukla yönetmiş olan Hafız Esat, kendi yerine hep Basil’i düşünmüştü... Belki de bu yüzden en büyük oğlunun adım Arapça “kral” anlamına gelen ‘basil’ koymuştu. ‘El-As(s)ad’, Arapça’da Aslan’ demekti. Kısacası, Hafız El-Assad’a göre varisinin bir masal kahramanını andıran ismi hazırdı: Basil El-Assad; yani, ‘Kral Aslan’...
Suriyelilerim “Ölümsüz”, dedikleri Devlet Başkanlan Hafiz Esad’m karısı, ‘First Lady’; Anisa Makluf’un, 11 Eylül 1965 tarihinde doğurduğu ikinci çocuk da erkekti. Adım ‘Başşar’ koydular ki Arapça’da “haberci” demekti. ‘Haberci Aslan’dan sonra Anisa, Assad’ ailesine iki oğlan çocuk daha verdi: Mahir (Arapça’da yetenekli, akıllı anlamında) ve Macid (yine Arapça’da şan, şöhret sahibi anlamına gelir)... Yani, kısacası ‘Kral Aslan’dan sonra ‘Haberci Aslan’, ‘Yetenekli Aslan’ ve ‘Şöhretli Aslan’la anne Anisa, kocasına dört erkek evlat veriyordu...
Esad çiftinin beşinci çocuklarıysa kızdı: ‘Büşra’... Onun adıysa Arapça’da “mutlu haber, müjde”, anlamına geliyordu. Böylece, ‘Müjdeci Aslan’ ile, Assad’: yani, Aslan’ ailesi tamamlanıyordu...
Ağabey Basil, geleceğin ‘kral aslanı’ olarak yetiştirilirken Beşar’a pek dokunan yoktu. Şam’da Fransızca eğitim verilen Hürriyet Okulu’nda okudu. Daha 14 yaşındayken babasının başında olduğu Baas Partisi’nin Gençlik Kollan’na katıldı. Şam Üniversitesi’nden dereceyle mezun olduğundaysa ‘haberci aslan’ artık iddialı bir ‘ophthalmology’ uzmanı; yani bir ‘oftalmolog’ (göz doktoru) idi... Artık en büyük ideali iyi bir göz doktoru olmaktı. 1988’den 1992’ye kadar Şam’daki Tişrin Askeri Hastanesi’nde çalıştı. Pek çok vaka gördü; mesleğini ilerletmeye çalıştı. Ancak, Suriye onun içi yeterli değildi. Baba ‘Hafız’ olan; yani ‘Koruyucu Aslan’ın müsaadesini alarak oftalmoloji alanındaki bilgi ve tecrübesini geliştirmek üzere Londra’ya gitti...
Ancak, 1994 yılında gelen bir haber, aniden hem Beşar’ı hem de Suriye’nin geleceğim değiştirecekti. O yıl, büyük ağabey ‘kral aslan’, araba kullanırken bir kaza yapmış ve hayatını kaybetmişti. Baba Hafız Esad’ın en büyük oğlu üzerinde harcadığı onca emek; yapılan onca hazırlık ve yatırım bir anda boşa gitmişti. Derhal bir alternatif bulunmalıydı. Ve bulundu. Ailenin iki numaralı aslan oğlu ‘haberci’, Londra’dan apar topar Şam’a çağrıldı. Hafiz Esad’ın damgasını vurduğu Arapça telaffuzuyla “El-Cumhuriyyetü'l-Arabiyyetü's- Suriyya”nm; yani, “Suriye Arap Cumhuriyeti”nin yeni ‘varis’i artık Beşar’dı...
Derhal, merhum ağabeyi için yıllarca uygulanan hazırlık sürecinin ‘kısaltılmış’ bir versiyonuna tabi tutuldu. Önce, Şam’ın kuzeyinde bulunan Homs kentindeki Askeri Akademi’ye gönderildi. Beş yıl sonra ‘albay’ rütbesine yükselmişti bile. Bundan sonra yaşananlara kimse inanamadı. 1999’da, o güne kadar babasının göz açtırmadığı; adeta demir yumrukla yönettiği Suriye’de, modernizasyonun ve yeniliğin avukatlığını yapıyordu. Bu uğurda, özellikle internetten yararlandı. Suriye için çok yeni olan bu alana destek olmak üzere Suriye Bilgisayar Topluluğu’nu kurarak başına geçti. Artık, “Suriye’nin Batı’yla iyi ilişkiler kurmasından; dünyaya açılmasının gerekliliğinden” bahsedilmeye başlanmıştı.
‘Haberci Aslan’ bununla da yetinmedi...
“Yurt İçinde Yolsuzlukları Önleme Hareketi”nin de başına getirildi. Kısa zamanda, babasının kurduğu eski yönetimin önde gelen isimleri teker teker yargı önüne çıkmaya başladılar. Suriye’de inanılmaz gelişmeler yaşanıyordu. Halk yaşadıklarından memnundu. Suriye, geleceğe umutla bakıyordu...
Babasını 10 Haziran 2000’de kaybettiğinde Beşar, 34 yaşını yeni doldurmuştu. Anayasa’ya göre, Cumhurbaşkanı olmak için henüz daha yaşı gençti. Babasının adamları, mevkilerini ve otoritelerini korumak için ‘Haberci Aslan’ın önündeki engelleri birer birer kaldırmaya başladılar. Anayasa’ya eklenen bir maddeyle 34 yaşındaki bir adayın Suriye Cumhurbaşkanı seçilmesinin önü açıldı. Ardından, ‘mareşal’ rütbesine yükseltildi ve Silahlı Kuvvetlerim Başkomutanlığına atandı. Ayrıca, Baas Parti’nin de Genel Sekreteri oldu. Babasının kurduğu rejime sadık olanlar, Beşar’ı hızla Devlet Başkanlığına taşıyorlardı...
Nihayet, 2000 yılının Temmuz ayında yapılan referandumda oyların yüzde 97’sini alan Beşar Esad’ın, Suriye’nin yeni Devlet Başkam olması teyid ediliyordu...
Yemin töreninde konuşan ‘Haberci Aslan’, geniş çaplı reformlar yapacağına, yolsuzlukla mücadele edeceğine, ülkeyi ve ekonomiyi modernleştireceğine söz veriyordu. Ayrıca, her türlü ‘yapıcı eleştiri’ye de açık olacaktı. Zaten kısa bir süre önce yüzlerce siyasi tutuklu salıverilmişti. Ayrıca, 29 yıl süren; baba, ‘Koruyucu Aslan’ iktidarında baskı altında tutulan gazeteler serbest bırakıldı. Hatta, siyasi reformlar için uğraşan aydınların gösteri ve mitingler yapmalarına, bildiriler dağıtmalarına izin verildi. Dünyada daha “Arap Bahan”, diye bir şey yokken, 2000 yılında; 21. yüzyılın başlangıcında “Suriye Bahan’ndan bahsediyordu...
Ama Suriye’de bahar kısa sürdü.
2001’den itibaren her şey tersine dönmeye başladı ve olaylar bugünkü duruma geldi. Kim bilir, belki de bu geriye gidişte, baba Haliz Esad’a yakın eski tüfeklerin etkisi vardır. Reformcu, modemist ve insancıl bir göz doktorunun kendi halkının ölüm fermanım vermesinde ailesi de etkili olmuştur, kim bilir. Cumhuriyet Muhafızlarının başına geçme ‘mahareti’ni gösteren ‘Yetenekli Aslan’ veya kızkardeşi ‘Müjdeci Aslan’ın kocası, Genelkurmay Başkan Yardımcısı Asif Şevket de Beşar’ın bu son derece sert ve acımasız tavrım kışkırtanlar arasında olabilir. Ancak, kesin olan bir şey var ki, ‘Aslan’ ailesinin bu ‘haberci’ ferdi, pek hayırlı haberlerle anılmayacak!!!